AKP’nin lejyonerleri gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda ve özel toplantılarda Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesinin "beş para" etmediğini ileri sürüyorlar.
"Beş para" etseydi AKP için daha iyi mi olurdu? "Beş para" etmez bir iddia karşısında savunma çok daha kolay yapılmaz mı?
Yapılmaz olur mu, elbette yapılır! Ama aklı evvel lejyonerler, saf AKP’nin bir kez daha tongaya düşmesine yol açtılar: "Bu beş para etmez metin karşısında savunma yapmak gerekmez; tarihe not düşmek için onu çürütmek gerekir!"
Sanki intihal yaptığı ileri sürülen romancı kendini eleştirmenlere karşı savunacak ya da iki eleştirmen kendi aralarında polemik yapacaklar. İddianameye karşı polemik yapılmaz! İddianame karşısında savunma yapılır! Kılavuzu 12 Mart artıkları olanlar her zaman hesap öderler!
KARŞI İDDİANAME
Ceza Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Vahit Bıçak, Radikal’in 14 Mayıs 2008 tarihli sayısında yayınlanan makalesinde, "AKP savunmasında, ortaya atılan iddialara cevap verilmesinin amaçlanması yerine, iddianameye ve başsavcıya saldırı ekseni üzerine odaklanılmış. Hukuki olmaktan ziyade, siyasi bir söylem metni olarak kaleme alınan savunmanın hukuk literatürümüze katkı sağlayabileceği umudu ıskalanmış görünüyor" diyor.
Prof. Dr. Bıçak’ın yazısının yüzde 80’i AKP savunmasından (!) yapılan alıntıyla oluşmuş.
AKP’nin polemik metninde yer alan şu cümleyi okuyalım: "Çok sayıda kendi içerisinde çelişkili, gerçeklikten uzak, mesnetsiz ve hukuken yanlış ifadeler bulunduran / çok sayıda tahrifat, çarpıtma ve fahiş hatalar bulunan" iddianame!
İşte ne güzel, sen de savunmanda çelişkileri, mesnetsizlikleri, hukuk yanlışlıklarını, tahrifatları, çarpıtmaları, fahiş hataları göstererek kendini savun. Bu bir Názım Hikmet/Peyami Safa polemiği değil, hukuki iddianameye edebi savunma yapamazsınız.
Hukuk söylemiyle yazılmış metne hukuk söylemiyle cevap verilir; yazınsal söylemle yapılan eleştiriye yazınsal söylemle cevap verilir. Bir romancı romanını eleştiren eleştirmene, "Karın seni boynuzluyor, bu nedenle sen beni eleştiremezsin!" diyemez. AKP iddia metnine karşı bir savunma metni değil de karşı iddia kaleme alarak gülünç bir iş yapmıştır.
ANLAYIŞ FARKI
AKP, "Laiklik anlayışlarımız farklı!" diyerek Başsavcı Yalçınkaya’ya karşı saldırıya geçiyor.
Başsavcı, Cumhuriyet’in en yüksek "Cumhuriyet Savcısı" sıfatıyla Anayasa’nın ve yasaların içerdiği laiklik anlayışını savunmak zorundadır. İddianamedeki laiklikle ilgili cümlelerin Bassavcı’nın özel görüşü olduğunu sanmak ne yanlış! AKP’nin laiklik anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın laiklik anlayışından farklı. Sorun, hastalık zaten bu farktan kaynaklanıyor.
Bakın bir kez daha yazıyorum: AKP’nin polemik metninde yazdığı gibi, "Modern laiklik anlayışı, farklı din ve inançları sosyolojik bir gerçeklik olarak kabul ederek, onların bir arada barışçıl beraberliğini sağlamayı hedefleyen bir siyasal ilkedir". İyi de, bireyi, toplumu ve devleti dinlerin saldırısına karşı korumadan nasıl yapacak bu işi?!
İşin püf noktası bu! AKP ilham alacaksa gazete yazıcılarından değil dil bilincine sahip hukukçulardan ve edebiyatçılardan ilham almalı!