Paylaş
* * *
Paris’teki mahallem Montparnasse’ın Edgar Quinet Meydanı’ndaki kahveleri anlattığım yazımdan (Özgür Edebiyat Dergisi, Ocak-Şubat 2010 sayısı) küçük bir bölümü aktarıyorum:
[Birkaç yıl önce köpek gibi siyerek Montparnasse’ta alan işaretlerimi yeniden koydum. Ama bir süre sonra fark ettim ki egemenlik alanımın tamamını kullanmıyorum. Dôme ve Coupole kahvelerine adım atmıyorum. Ama kahvenin yanındaki, (1965’ten bu yana müşterisi olduğum) Dôme tütüncüsüne günde en az bir kez uğruyor, pipolara, pipo tütünlerine, purolara bakıyorum. Kokuyu içime çekiyorum. Dükkânın yeni patronu Vietnamlı ile mahallenin eski günlerini konuşuyorum. Dükkânın eski sahibi ile çok eski dost idik. Ben içeri girdiğim zaman “İşte zenginlerin en fakiri, fakirlerin en zengini” derdi. Çünkü bir şey satın alırken iyisini ve en ucuzunu arardım. Bir pipo için asla 500 Euro ver(e)mem. Ama dün satın aldığım, el yapımı Korsika piposuna 110 Euro tosladım.
Dışarı çıkar çıkmaz üzerinde “20 Cigars Mehari’s Brazil” ve “Fumer tue” (Sigara öldürür) yazan paketi açıp bir sigar yakıyorum, on-on beş adımdan sonra Delambre Sokağı’da dönüyorum. Uçmayı, ötmeyi ve havlamayı öğrendiğim sokak. Yüz metre sonra Edgar Quinet Meydanı. Meydandaki bütün kahveler (Café de la Place, Café Odésa, La Liberté) teraslarının önüne ve yanına naylon tente germişler (eskiden cam olurdu) sigaracılar burada oturuyor. Sigara içilmeyen ana mekânda neredeyse kimseler yok.] (“Ne Var Ne Yok I”).
TEMEL ATILIYOR
Paris’e de, İstanbul’a da, tütün düşmanı her yere de tıpkı Brüksel’deki “A la mort subite” benzeri sigara içmeye izinli kahveler gerekiyor. Özgürlük bireysel bir kavramdır. Özgürlükte eşitlik yoktur. Herkes kapsayabileceği kadar özgürdür. İnsani olmayan katı eşitlik ise özgürlüğü ortadan kaldırır.
Sigara içmeyenler sigara içenlerle bir arada olmak istemiyorlarsa, bunu anlarım. Onların bulundukları yerde sigara içmem. Ancak sigara içme yasağı bütün kahve, lokanta gibi seçimlik mekânların hepsine uygulanırsa, işte buna katlanamam. Amsterdam havaalanındaki Cafe Amsterdam’daki “Sigara içilir” mahzenini de kabul edemem. Onur kırıcı bulurum.
Sigara içmeyenler bu seçimlerinde ne kadar özgür iseler, içenler de tek tek özgürdürler. Şu anda Türkiye’de uygulanan yasak, Anadolu’da giderek yaygınlaşan içki yasağıyla birleşince, geleceğin İslamcı faşizm projesinin uygulamalarına hazır bir kitlenin temellerini atıyor.
BENİM ÖZGÜRLÜĞÜM
Sigara içilen lokantalara, meyhanelere, barlara mutlaka izin verilmeli. Buralara gidenler birbirlerini ve kendilerini zehirleyerek(!) tütün içebilmeli. Tıpkı Brüksel’de, Rue Montagne-aux-Herbes Potagère 7 numaradaki “Café-Brasserie A la Mort Subite”te olduğu gibi. Monsieur Théophile Vossen’in 1910 yılında ilkin “La Cour Royale” adıyla açtığı “Ani Ölüm Kahvehane ve Birahanesi”. İçeri girer, herkesi selamlar, biramı içerken pipomu tüttürürüm. Bu benim özgürlüğümdür. Özgürlüğümü kullandığım için hiç kimse beni horlayamaz.
Mustafa Cingöz’ün Rotterdam’daki “de Olijventuin” (Nieuwe Binnenweg 575) lokantasında sigara içilen özel bir bölüm var. Ama biraz daha konforlu olması gerekiyor.
Paylaş