YAŞAR Kemal’in konuşmasının başına aldığı İzmit Basın Toplantısı’nda Gazi Paşa, "Dolayısıyla başlı başına Kürtlük tasavvur etmekten ise, bizim Teşkilatı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir" diyor.
Demek ki Gazi Paşa, 1921 Anayasası’nın 11. maddesine gönderme yapıyor. Yaşar Kemal’in benim yaptığımı yapıp bu maddelere bakması gerekmez miydi?
* * *
Günümüz Türkçesi ile 11. madde: "Vilayet" denen idari birim, manevi şahsiyet ve muhtariyete (özerklik) sahiptir. BMM’nin koyacağı yasalar çerçevesinde, evkaf, medreseler, maarif, sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım(laşma) işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesi "vilayet şûraları"nın yetkisi içindedir. Ancak iç ve dış siyaset, şer’iye, adliye ve askeriye ile ilgili konular, uluslararası ekonomik ilişkiler ve birçok vilayeti ilgilendiren hususlar, merkezi yönetimin yetki alanındadır. (Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, YKY, S.263)
23 maddeden oluşan 1921 Anayasası, ulusal devletin kuruluşunu haber veren metindir ama Osmanlı Kanuni Esasi de yürürlüktedir. Gazi Paşa’nın gönderme yaptığı 11. madde, Musul’u kapsayan Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan vilayetlerin tümünü işaret etmektedir. Yani bütün illerin yerel yönetim biçimini saptamaktadır; Diyarbakır’ın özerkliği kadar Adana’nın ve Muğla’nın da özerk yerel yönetimi söz konusudur. Kısacası, 1921 Anayasası özel olarak Kürtlere muhtariyet (özerklik) tanımış değil.
* * *
1921 Anayasası’nın 11, 12 ve 13. maddeleri 1924 Anayasası’nda yer almaz. Artık iller günümüzde olduğu gibi valilikler ve belediyeler tarafından yönetilmektedir. Bülent Tanör’e göre, 1921 Anayasası’nın vilayet memurlarının bile seçimle gelmesi yolundaki düşünceleri Büyük Millet Meclisi’nde destek bulmamıştır. Komün örgütlenmesinden ve yerel özerkliklerden tedirgin olan milletvekillerinin bu türden merkezkaç eğilimlere karşı çıktıkları görülmektedir (S.265). Bunlar olurken, Meclis’te Kürt milletvekilleri bulunduğu da unutulmamalı.
Özetleyecek olursak, 1921 Anayasası’nın muhtariyeti Yaşar Kemal’in "özerklik"i ile eş anlamlı değildir ve bu özerkliğin 1924 Anayasası’nda herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır.
* * *
Doğu Perinçek, bu düşüncemi destekliyor: "Şeyh Sait isyanı ve Musul’un kaybedilmesi de, yine iç ve dış etkenler üzerinden bu yönelişi etkilemiştir. Şeyh Sait hareketi, ortaçağlı yerel otoritenin gücünü ve tehlikesini göstermiştir. Musul’un İngilizlerin elinde kalması ise Türkiye bünyesinde düşünülen Kürt ağırlığını ve bu ağırlığı hesaba katan programı zayıflatmıştır." ("Kurtuluş Savaşı’nda Kürt Politikası", Kaynak Yayınları, S.286)
Doğu Perinçek’in kitabı, bu konuda serinkanlı düşünmek isteyenlere önemli bir katkıda bulunabilir. Ülkenin dirlik ve düzenini ilgilendiren konularda, nesnel ve doğrulanmış belgelere dayanmayan kulaktan dolma saptırıcı bilgiler son derece tehlikelidir. (Devam edecek)