SAĞ ve İslamcı cenah türlü çeşitli yollarla referandumda “Evet” demenin ne kadar vacip ve sevap olduğunu kanıtlamak için elinden geleni yapıyor. İslamcı basın derin hocalardan olumlu görüş (fetva) almak için birbiriyle adeta yarışmakta.
18 Ağustos 2010 tarihli Zaman Gazetesi’nde de Abdullah Büyük Hocaefendi “12 Eylül günü, umre için bile olsa sandık başına gitmemek, evet dememek büyük vebaldir” diye buyurmuş. Pek yakında “Evet” demenin Kuran’daki yerini bile gösterirler.
NURİ ALAN DİYOR Kİ?
Biz işimize bakalım: Emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan bu konuda neler yazıyor (Cumhuriyet, 18.08.10) ona dikkat edelim: “Milli Güvenlik Konseyi, üç yılı aşan yönetimi döneminde (12 Eylül 1980-6 Aralık 1983) anayasal kuruluş ve işleyişleri, temel hak ve özgürlükler gibi çok önemli ve değişik alanlarda çok sayıda düzenleme yapmıştır” dedikten sonra saymaya başlıyor:
“Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, TRT, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (mülga), Yüksek Öğretim, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili yasalar ve Siyasi Partiler Kanunu, Sendikalar Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Milletvekili Seçim Kanunu, Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurulu Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu, Kamulaştırma Kanunu bunlar arasında yer almaktadır.
Sayısal olarak ifade edilirse bu dönemde 669 Yasa, 139 Kanun hükmünde kararname olmak üzere 808 yasama tasarrufu yürürlüğe konulmuştur. Denilebilir ki, önce Devletin kuruluşu ve yapısı, kişinin temel hak ve özgürlükleri belirlenmiş, bu yasaların çoğunun yürürlüğe girmesinden sonra bu Anayasa yürürlüğe konulmuştur.
Çok önemli konuları düzenleyen söz konusu yasalar yürürlüğe girmeden önce kamuya sunulmamış ve tartışılmamış; dar bir çevrenin görüş ve önerileri doğrultusunda hazırlanıp kabul edilmiştir.”
UMREYE GİTME EVET VER!
İlke açısından Abdullah Büyük Hocaefendi’nin görüşü ne kadar “muhterem” ise emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan’ın görüşü de o kadar muhteremdir. Abdullah Büyük Hocaefendi, umreye gitmeyin ama referandum sandığına gidip “Evet” oyu verin, diyor. Gerektiğinde “Hacca gitmeyin ama referandumda ‘Evet’ oyu verin, sevaptır!” diyebilir. Ama bunun nedenini açıklamıyor. Bu “AKP ne eylerse güzel eyler, dinen uygundur!” demeye getiriyor.
Buna karşın emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan, 12 Eylül generallerinin, kimseye danışmadan, keyiflerine göre 808 yasama tasarrufunda bulunduklarını açıklıyor. Ve 12 Eylül ile hesaplaşmak isteyen kimsenin, bu 808 yasama tasarrufuna karşı girişimde bulunması gerektiğini anlamayı bize bırakıyor. AKP’nin referanduma değişikliklerin göz boyasından başka bir şey olmadığını gösteriyor. Değişen bir virgül için “Evet” diyen gafiller, aslında cumhuriyetsiz demokrasiye, demokrasisiz demokrasiye “Evet” demektedir.
12 Eylül’le hesaplaşmak isteyen ilkin AKP ile hesaplaşır.