Paylaş
Hükümet iş başına geldiğinden beri birtakım yasaları Meclis'ten geçirme konusunda hızlı çıktı...
Ama özelleştirmede, takvim açıklama, THY'ye danışman belirleme gibi bildik, daha önce yapıla gelmiş şeyler yineleniyor.
Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, özelleştirmeyle ilgili iddialı, bir o kadar da hamasi açıklamalar yapıyor...
Bakıyorum Yüksel Bey, canhıraş uğraşıyor...İstanbul'a gelip, işadamlarına, ‘‘Özelleştirmeye gönüllü danışman olun’’ çağrısı yapıyor. Onlara, ‘‘Emrinizdeyim, özelleştirme zihniyetinin emrindeyim’’ diyor. Bir başka gün seçim bölgesinden benzeri mesajlar veriyor...
Bu mesajlardan biri çok ilginç. Yüksel Yalova, ‘‘Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, yatak odasında çalışıyor’’ diyor...
Tabi, Yüksel Bey'in cümlesi tam böyle değil... Ama, böyle kısa verince daha çarpıcı oluyor.
Yüksel Bey, ‘yatak odası’ meselesini şu sözlerle açıyor:
‘‘Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, eski bir bakanın boşalttığı lojmanın yatak odasında çalışıyor...’’
Yalova, konuşmalarında, görevden alınacağı iddia edilen Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar başta olmak üzere, yardımcılarına da sahip çıkmayı ihmal etmiyor... Uğur Bayar'ı işaret ederek, ‘‘Bu çocuk 480 milyon lira maaş alıyor. Başkan Yardımcısı'nın maaşı da 300 milyon lira... Bu çocukların namuslarından en ufak bir şüphem yok’’ diyor. Doğru söylüyor.
Dedim ya, hukukçu Yüksel Bey hep iddialı konuşuyor...
Şimdi kendisinden özelleştirme iddiasını gerçekleştirmesini, kelleyi koltuğa alıp büyük özelleştirmeleri yapmasını bekliyoruz...
Bakalım hukukçu Yalova'nın döneminde, özelleştirme ihalelerine siyaset, yakın işadamlarını kayırma, fesat karışacak mı?
Malum atamalardaki gibi siyasi tavır özelleştirme de sürmez inşallah...
Danışmanınız olayım
BU hükümetin şu kısa döneminde yaptığı atamalarla tartışmalara, DSP'nin oklarına ilk hedef olan Devlet Bakanı Yüksel Yalova'ydı. Yağmur gibi siyasi atama yaptı. 15 günde tam 46 kişiyi çeşitli KİT'lerin başına veya yönetim kuruluna getirdi.
Yüksel Bey, doğal olarak, konudan anlasınlar anlamasınlar yaptığı atamaları savunuyor. ‘‘92 milyon lira maaş veriyoruz. Bu paralara kimseyi bulamıyoruz, eski arkadaşlarımıza teklif ediyoruz...Ne arpalığı’’ diyor. Bu görevlerin paradan öte itibar ve çıkar yerleri olduğunu Yüksel Bey bilmiyor mu sanki...
Eski bakanlardan ANAP'lı Oltan Sungurlu, ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın, Petkim Yönetim Kurulu Başkanlığı teklifini, ‘‘Özelleştirmeden anlamam’’ diyerek geri çeviriyor. Böyleleri de var, ne hoş...
Bir de seçimlere katılmak için kamu görevinden ayrılmış kişilerin onlara tanıdığı hakla kamuya tekrar dönmelerine olanak sağlandığı söyleniyor. Yapılan atamalar içinde kamu görevinde olup da seçimler için aday olmuş, kaybetmiş kişi sayısı çok az. Kamuya malolmuş isim olarak Kutlu Aktaş var. Yılmaz'ın istemiyle Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanan Nevzat Saygılıoğlu ilk aklıma gelen... Dolayısıyla bu savunmanın da hiç mantığı yok...
Danışmanlar furyasına ne demeli. Her nedense böylesi atamalar, danışman enflasyonu ANAP cephesinde oluyor... Örneğin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın 10'a yakın danışman istihdam ettiği konuşuluyor. Diğer bazı ANAP'lı bakanlar da ondan aşağı kalmıyormuş. Bakanlar kaçar yakın danışman almışlardır acaba? Öğreneceğiz... Aslında tüm bakanların danışman kodrolarını açıklamaları gerekiyor...
Karşı çıktığımız danışman istihdamı değil tabii ki. Bunun nitelikler, uzmanlık alanları dahil kurullara bağlanması, sayı sınırı olması gerektiğini savunuyoruz. Ona buna şirin görünmeye, ulufe dağıtmaya karşıyız. Yoksa sayın bakanlar, tanıdıklarınıza, akrabalarınıza yine danışın, kim karışır... Kamuda istihdam etmeniz şart değil öyle değil mi?
Uçmasını bilmiyorsan
Bir fıkra anlatacağım. Bilenen bir fıkra ama şu günlere çok uygun.Nereye çekerseniz oraya gider...
Kartal ile domuz uçağa binerler. Yan yana oturuyorlardır.
Uçak havalandıktan sonra kartal hostes düğmesine basar. Hostes gelir..İsteğini sorar. Kartal ‘‘Yok bir şey’’ der. Hostes gider. Bu birkaç kez tekrarlanır. Eğlenceli bir hal alır. Bunun üzerine domuz da hostes düğmesine basar. Hostes gelir domuz ‘‘yok bir şey’’ karşılığını verir. Tekra tekrar bu manzaralar yaşanır. Hostes sinir küpü olmuştur. Durumu pilotlara anlatır. Pilotlar da kartal ve domuzun uçaktan atılmasını ister. Hastes büyük bir keyifle ikisini uçaktan atar. Kartal süzüle süzüle aşağılara doğru inmektedir. Domuzun durumu fenadır. Yere çakılmasına ramak kalmıştır. Domuz, kartala, ‘‘Ne biçim arkadaşsın. Sana uydum. Bak perişanım şimdi ne yapacağım ben?’’ diye dert yanar. Bir çare diler. Kartal gülerek şu karşılığı verir: ‘‘Uçmasını bilmiyorsan, p.ş.luk yapmayacaksın...’’
Paylaş