Paylaş
Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel açıkladı.
Liradan 6 sıfır atılacak...
1 milyon lira 1 lira olacak.
Banknotlar hazırlanmış bile.
Önümüzdeki yılın ikinci yarısından itibaren kuruş devrine geçiyoruz.
İyi de zamanlaması doğru mu? Önümüzdeki yılın enflasyon hedefi de çift haneli belirlenmişken sıfır atmanın ne gibi yararı olacak?
Henüz enflasyonu düşürme programı, desteğin, inandırıcılığın ötesine geçememişken.
Belki psikolojik etkisi olacak o kadar.
Başka ülkelerdeki uygulamalar, iktisat teorileri ülkemizde bu koşullarda liradan sıfır atılmasının yararlı olmayacağını gösteriyor.
Önemli iktisatçılarla da konuştum. Bir kere zamanlamayı ‘‘erken, yanlış’’ buluyorlar.
Enflasyonun düştüğünün kalıcı olduğu görülmeden sıfır atmanın tehlikelerine işaret ediyorlar.
Görüşleri şöyle özetlemek mümkün:
Sıfır atma operasyonuna parasal illüzyon adı veriliyor. Aslında 6 sıfır attıktan sonra bizlerin durumunda bir değişiklik olmuyor. Milyonlarla ölçerken bir iki lirayla ölçüyorsun. Bir an için kendinizi kandırıyorsunuz. Aslında tabii gelirlerinizden de altı sıfır atılmış oluyor. Bir ürünün fiyatı bir liradan iki liraya çıktı diyelim. Bir iki lirayı önemsemiyorsunuz ama fiyat artışı yüzde 100 olmuş oluyor o üründe.
Yüksek enflasyon ortamlarında birden bire altı sıfır atıp parasal illüzyon yaratmak doğru değil. Kalıcı olarak enflasyonu düşürmeden ve düşük enflasyonla birkaç yıl yaşamadan sıfır atma operasyonu olumsuz etki yapıyor. Enflasyonun yukarı çıkması gibi. İki üç sene sonra yine sıfır atma noktasına geliniyor. (Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi.)
Uzmanlar ülkemiz için bu operasyon açısından 3-4 yıl beklemek gerektiğini savunuyorlar. ‘‘Enflasyonun yüzde 2'lere 3'lere düştüğünü birkaç sene bu oranlarda seyrettiğini gördükten sonra sıfır atılmalı. Halk kanaat getirsin ondan sonra’’ diyorlar.
Örneğin Bulgaristan para kurulu kurdu. Uygulanan programla enflasyonu sıfıra indirdiler. Bir yıl sıfır enflasyonla yaşadılar ve geçen temmuz ayında paralarından üç sıfır attılar. Bir Leva bir Marka eşit. Halen de sıfır enflasyonu koruyorlar.
İktisatçılar, bizde önümüzdeki yılın ikinci yarısında yapılacağı açıklanan liradan altı sıfır atılması planı için, ‘‘Biraz tribüne oynamak gibi geliyor. Bu haliyle ekonomi programı başarıya ulaşıyormuş gibi gösterme çabası. Tabii iyi niyetli çabalar bunlar. Umarız ters tepmez’’ yorumunu yapıyorlar.
Uygulamadaki ekonomi programının, siyasiler sekte vurmazsa başarıya ulaşacağına inanlardanım. Enflasyon belasından kurtulmamız için önce bu canavarı yeneceğimize inanmamız gerekiyor. Psikolojik-beklenti enflasyonunu yenmekle işa başlamak şart. Liradan sıfır atılması planını da bu açıdan önemsiyorum. En azından moralimiz düzeliyor, umudumuz artıyor...
Aday gösterileceğini biliyordu
DÜN bazı işadamlarıyla da konuştum. Meclis’te oylama henüz başlamamıştı. Ortak kanaatleri birinci turda değil ama liderlerin uzlaşı adayı Ahmet Necdet Sezer'in seçileceği yönündeydi.
Büyük bir holdingin sahibi işadamıyla uzun sohbet ettim. Ankara kulislerine hakimdir. Adını izninizle yazmak istemiyorum. Sohbetimiz sırasında Ahmet Necdet Sezer'i tanıdığını öğrendim. Bakın başka neler öğrendim.
Heyecanla bekliyoruz bakalım ilk tur neyi işaret edecek..
- Heyecanlanacak bir şey yok bence. Sezer seçilir.
Meclis dışından adayı doğru buluyorsunuz.
- Kesinlikle Meclis dışından olması çok sevindirici. O makam tanımlanmış, tarafsız bir makam. Tarafsız makama takiye yaparak içerden taraflı birini tarafsız gibi gösterip yukarı çıkartmaktansa, dışarıdan seçmek daha doğru. Siyasi bir makam değil ki temsil ağırlı olan bir yer. Aslında vekiller için de dışarıdan aday gösterilecekler için de tek kural olmalı. Mesela 25 milletvekilinin aday göstermesiyle olabilmeli.
Sayın Sezer'i tanıyor musunuz?
- Evet. Öyle bazılarının söylediği gibi ‘‘silik bir adam’’ kesinlikle değil. Düşündüklerini pat pat söylemez. Gözlemler, düşünür. Çok konuşmaz ama icratını yapar. Dedikoduyu sevmez. Tavırlı, kararlı, köşeleri olan bir adamdır. Asla renk vermeyenlerdendir. Keşke Ahmet Necdet Sezer bir de dil biliyor olsaydı süper olurdu.
AB'ye giriş sürecinde cumhurbaşkanlığı iyi bir isme emanet ediliyor. Bir kere demokratikleşme konusu en yüksek makam tarafından sıkça gündeme getirilmiş olacak.
Sayın Sezer ile üç ay evvelki konuşmamızdan edindiğim izlenimlerle Sezer'in aday gösterileceğini anlamıştım.
Nasıl yani? Hazırlanıyor muydu? konuşulmuş görüşülmüş bir şey mi varmış?
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresinin uzatılmayacağını, Meclis'ten Anayasa'nın değiştirilmesine ilişkin düzenlemelerin geçmeyeceğine kesinlikle inanıyordu. Kendisinin aday gösterileceğini de tahmin ediyordu kanımca. Fazilet'in kapatılması sürecinde fazla acele etmedi. Ameliyatı sürprizdir, dinlendi... Tarih tekerrürden ibarettir. Anayasa Mahkemesi Başkanı herzaman teveccüh görürür bunu biliyordu. Meclis içinden uzlaşma olmadığı zaman protokole göre müracaat edilecek kişilerin başında geldiğini biliyordu. (Hazırlanıyordu bence. Son bir yılda laikliği vurgulayan sözleri bunu kanıtlıyor.)
Seçileceğine inanıyorsunuz.
- İnanıyorum ve çok isabetli olacağını düşünüyorum. Meclis'te dışarıdan adaya tepki olması normal. Meclis siyaset yapmayan birini orada istemez. Can damarı sıkıldıkça o makama başvururlar çünkü. O makamdakiler de Özal-Demirel hep siyaset yapmışlardır. Bak gör ‘Baba’ siyasete devam edecek. Ekim ayına kadar bekle. ‘Baba’ hergün aynı şeyi söyleyecek, ‘‘Merkez sağda yeni bir parti lazım’’ diyecek. Kendisi yine bir bilen olacak, köşede kalacak, böyle bir parti oluşacak göreceksin. Ama ‘Baba’ yepyeni bir adam bulursa işte o zaman cennete gider...
Kumcuoğlu: Önünü kesmeyin
Daha Ecevit ve Bahçeli'nin kafasındaki aday isimleri bile ortaya sürülmemişken, Meclis içinden bir aday üzerinde uzlaşılamayacağını, dışarıdan aday gösterileceği tahmininde bulunmuş, yazmıştım.
Aday enflasyonun yaşandığı günlerde, liderlerin adaylarının henüz açıklanmadığı dönemlerde DSP Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu'nun adı da cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmişti. Kanımca Meclis içinde üzerinde uzlaşılabilecek aday da oydu. Kumcuoğlu'nu tanıyorum. Nitelikleriyle o makamı dolduracak bir kişiydi. Ama olmadı. Aklıma bir söz geldi. ‘‘Bütün küçük çocuklar doktorlardan, büyük çocuklar da maliyecilerden korkar!’’
Espri bir yana dün Meclis'te oylama başlayana kadar çok sayıda milletvekili ve işadamıyla konuştum.
Ertuğrul Kumcuoğlu'nu da aradım. Tahminini merak ediyordum. Ahmet Necdet Sezer'in son tahlilde seçileceğine kesin gözüyle bakanlardan. Kumcuoğlu diyor ki; ‘‘Türkiye 70. yılında 10. cumhurbaşkanının bir hukukçu olmasını tercih etmekle çok önemli bir aşamayı gerçekleştirme mücadelesi vermektedir. Çağdaş uygarlık düzeyini yakalamanını bugünkü somut tanımı AB tam üyeliğidir. Bunun iki kriteri de Maastricht ve Kopenhag kriterleridir. Böylesi bir hukukçuyu cumhurbaşkanı yapmayı istemek Kopenhag kriterlerini yakalama konusunda ciddi kararlılık göstermek demektir. Bu fırsatın iyi algılanması, özümsenmesi ve doğru yorumlanması gerekir. Türkiye'nin önünün kesilmeyeceğine inanıyorum.’’
Paylaş