Paylaş
Bazı bankalara devletçe el konulması, yine bazı emekli komutanların itibarlarını da zedelemişti. Bankaların o durumlara gelmesinde rolleri olmasa bile yönetim kurullarında üye olarak bulunmaları kendilerini yıprattı kuşkusuz.
Emeklilerin köşelerine çekilmesi gerekmiyor. Tabii çalışacaklar, onlardan yararlanılacak. Ama bu iş yerleri en azından emekli paşalar için bankalar mı olmalı, tartışılır. Tabii silahlı kuvvetler toplumda en güvenilir kurum olunca, emekli paşaların bazı bankalarca yönetim kurullarına davet edilmesi ne kadar güvenli olduklarını gösterme çabasından kaynaklanıyor gibime geliyor. Daha da kuşkucu olursak onların isimlerinden yararlanma Ankara'da bazı kapıları açmaya çalışmaya kadar gidebilir beklentiler.
İnterbank olayından başlayıp son dönemdeki banka operasyonlarıyla birlikte emekli paşaların yönetim kurulu üyelikleri sıcak tartışma konusu oldu. Bu durum karşısında Genelkurmay, emekli komutanlarına oda sekreter telefon tahsis ettiğini duyurdu. Yani başka yerlerde çalışmayın gelin kendi yuvanızda isterseniz hatıralarınızı yazın demeye getirdi.
Emekliliğin, hele paşaların emekliliği sonrasının iş yaşamı açısından zorluklarını tartışmamıza bile gerek yok.
Lafı çok fazla uzatmadan esas aktarmak istediğim konuya geleyim.
Sümerbank Yönetim Kurulu Üyeliği yapan Emekli Orgeneral Muhittin Fisunoğlu, Sümerbank'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesinden sonra iyiniyetini, üzüntüsünü, pişmanlığını içeren demeçler verdi. Ayrıca, Genelkurmay'ın oda-sekreter-telefon tahsisine özel çalışmaları için devletin olanaklarını kullanmama ilkesinden haklı olarak karşı çıktı.
Fisunoğlu aynı zamanda fanatik taraftarı olduğu Trabzonspor Kulübü'nün ikinci başkanı. Kulüp Başkanı Mehmet Ali Yılmaz'ın ısrarıyla Trabzonspor'a gönüllü hizmet veriyor yıllardır. Sümerbank reklamlaranı Trabzonspor'a taşıma işini halletmek üzere olduğunu duyuyordum. Ancak Banka'ya devlet el koyunca bu iş yattı. Realize olsaydı Trabzonspor futbolcuları Sümerbank yazılı formalarla top koşturacaklardı. Tabii bu durumda Trabzonspor Kulübü para kazanacaktı.
Trabzonspor Kulübü Başkanı Mehmet Ali Yılmaz'la konuştum. Epey zamandır göğüs reklamı alamadıklarını, istediği parayı verenin çıkmadığını söylüyor. Birçok teklifin geldiğini söylüyor ancak, ‘‘Bir marka satıyorsunuz, bu markanın değeri verilmeyince ben de reklam almıyorum’’ diyor. Hyundai ile Vestel'le de anlaşamadılar.
Orgeneral Fisunoğlu konusunu açtığımda Yılmaz, ‘‘Kendisini yıllardır tanır ve çok saygı duyarım. İnsanlar görevdeyken, etkili yerlerdeyken yağ çekenler olur, emekli olunca da arkalarını döner giderler. Biz bu tip insanlardan değiliz. Fisunoğlu Paşa'ya haksızca yükleniliyor. Parayla pulla işi olan bir kişi değildir’’ diyor.
Lider'in konut kredisi aceleciliği
BİR sabah kalktık ki uzun vadeli konut kredisi verilecekmiş! Çok sevindik...
Bu işin hiç kokusu çıkmadı. Haberi atladık! Öyle ya ne beliyem en azından hazırlık sürecinde duyardık, tüm detayları öğrenemesek bile meslektaşlarımızı alabildiğimiz bilgi kırıntılarıyla da olsa atlatmaya çalışırdık?
Biraz şüphelendim. Olay biraz siyasi reklam kokuyor gibi geldi bana.
Vakıfbank'ın 20 yıl vadeli konut kredisi hikayesinin perde arkasını biraz aralamaya çalışınca kuşkularımda haksız olmadığımı anladım.
Herşey bir gecede olmuş bitmiş!
Aman yanlış anlamayın uzun vadeli konut kredisine hiç karşı çıkar mıyım? Sadece kira öder gibi kredi geri ödemesi abartısına katılmıyorum o kadar. Hem faiziyüksek, hem taksitleri çoğumuzun kirasısının iki üç katı...
Neyse gelelim bir gecede olup bitmesine.
Alternatifbank'ın konut için uzun vadeli kredi vereceği haberinin duyulması üzerine, iddialar o ki ANAP Lideri Mesut Yılmaz, Bakanı Yüksel Yalova'ya ve ona bağlı olan Vakıfbank Genel Müdür Altan Koçer'e talimat veriyor. Hemen siz de başlayın. Ne bankada bir çalışma yapılmış. Ne bankanın diğer yöneticilerinin, ne şube müdürlerinin kimsenin haberi yok. En önemlisi ortada fon da yok. Apar topar, Vakıfbank'ın uzun vadeli konut kredisi vereceği kısa bir yazılı açıklamayla kamuoyuna duyuruluyor.
Uzun vadeli kaynak bulmadan uzun vadeli konut kredisi çok tehlikeli değil mi? Topladığınız bir ay, üç ay vadeli mevduatla mı kaynak yaratacaksınız? Veya ne kadar kaynağınız var? Fonu nereden buldunuz? gibi sorulara hálá yanıt yok. Çünkü bu iş için fon henüz bulunmuş değil. Hazırlıksız, apar topar uzun vadeli konut kredisi işini açıklamaları, başvuruları karşılayamamalarından da belliydi. Şubeler daha ne yapacaklarını bile bilmiyor.
Ciddi bir işe kalkışırken tam hazırlıklı olunması gerek miyor mu?
Umuyorum ki sağlam kaynak bulurlar, açıklarlar. Dileğimiz banka ve vatandaşların perişanlık yaşamaması.
Unutmadan şu notu da vereyim. Uzun vadeli konut kredisine soyunan Alternatifbank IFC'den fon almış. 15 yıllık bir kredi sanıyorum. 500 kişinin kredilendirilebileceği söyleniyor. Emlakbank da bir süredir Japonya ve Dünya Bankası'ndan uzun vadeli konut kredisi peşinde.
Özelleştirme ve özerkleştirme edebiyatı
SİYASİLERİN özelleştirme ve özerkleştirme edebiyatı artık bıkkınlık verdi. Edebiyat diyorum, çünkü daha öteye adım atmayı istemiyorlar. Özellikle kamu bankalarında.
Vakıfbank'ın bir kısım hissesinin özelleştirileceği konusu tekrar pişiriliyor. 2 yıl önce B Grubu hisselerinin yüzde 25'in özelleştirilmesine ilişkin tasarı Meclis'e getirilmişti. Yine Banka ANAP'a bağlıydı. ANAP, bugün yine aynı yemeği önümüze koyuyor. ANAP'lı Bakan Yüksel Yalova, Banka'yı özerkleştireceklerini, siyasi etkilerden arındıracaklarını, yasa değişikliğini yaptıklarını anlatıyor son günlerde. Yanı sıra yüzde 20 hisseyi halka açacaklarını. Bunun neresi özerkleştirme diye sormazlar mı adama? Neymiş Banka Genel Müdürü'nü Başbakan atayacakmış, görev süresi 6 yıl olacakmış. Böylece de banka özerkleşecek, siyasilerin elinde oyuncak olmayacakmış. Mevcut uygulama zaten atama konusunda farklı değil ki. Yani tercihler hep siyasi oluyor. Canınız istediği işinize gelmediği zaman görevden alma hakkınız var genel müdürü. Getirilmek istenen tek yenilik genel müdürün görev süresinin belli olması o kadar. Bu da kılıf gibi geliyor bana.
Özerkleştirme, güzelleştirme edebiyatını bırakıp kendinize güveniyorsanız özelleştirin bakalım. SPK denetimine yol açın da görelim.
Bay Vitali’ye müzelik
armağan kimden geldi?
KÜÇÜK bir paket geliyor. İçinden bir eşarp çıkıyor. Kısa da bir not var. Ama anlamı büyük...
Vitali Hakko, Vakko'nun sahibi, markanın yaratıcısı.
Yazıişleri Müdürümüz Fikret Ercan'la sohbet ediyorduk. Gazetede yeniyıl muhabbeti yapıyorduk. Hediyeler filan. O zaman aklına geldi ve anlattığı anektodu çok beğendiğim için sizlerle paylaşmak istedim. Fikret Bey, birkaç gün önce dostu Vitali Hakko ile beraberken, Amerikalı gelininin Vakko eşarplarını çok beğendiğini söylemiş. Bunun üzerine Hakko, ‘‘Eşarp dedin de aklıma geldi. Geçenlerde müthiş bir güzellik yaşadım. Fikir de aldım, çok duygulandım’’ diyerek bir işadamının mutluluk anını anlatmış. Hakko'ya bir eşarpla gelen not demiştik ya...
Kocası tarafından hediye edilen bu Vakko eşarbı 35 senedir kullandığını, Vitali Bey'e hediye etmeyi daha anlamlı bulduğunu, belki müzede değerlendirilebileceği yazıyormuş notta.. Altındaki imza ise Olcay Kıvrıkoğlu'na aitmiş. Yani Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun eşi.
Bir işadamı için, ilk ürettiği ürünlerden birini yıllar sonra müşteriden aynı güzellikte hediye olarak almak herhalde en güzel yeni yıl armağanı olsa gerek.
Hakko şimdi, bayan Kıvrıkoğlu'ndan aldığı müze fikrini realize etmeye hazırlanıyor.
Beyoğlu'ndaki Vakko binasının üst katı Vakko Müzesi olacak. Bunun bir anlamı daha olur kuşkusuz.
Dünya markası sayılabilecek bir Türk markasının tarihi...
Paylaş