Paylaş
Enerjimiz yetmiyor artık... Kurulu gücümüz 22 bin megavat dolayında. Enerji yatırımları öncelikli. Sektörde de özelleştirme rüzgârı esiyor. Enerjide, yap-işlet, yap-işlet-devret, işletme hakkı devri gibi yöntemlerle özelleştirme yapılıyor. Yap-işlet modeliyle, kurulu güçte 5 bin 200 megavatlık kapasite artışı hedefleniyor.
Önümüzdeki bir kaç yılda 8 milyar dolardan fazla yabancı yatırım olacağı bu tutarın 2010 yılında 30 milyar dolara varacağı söyleniyor.
Ancak hukuki bazı durumlar var. Enerji üretimi ve dağıtımının özel şirketlere verilmesi ‘‘imtiyaz’’ sayılıyor Türk hukukuna göre. Ve bu sözleşmeler Danıştay'dan geçmek durumunda. Danıştay da sözleşmeye taraf şirketlerle Türk devleti arasında çıkacak olası anlaşmazlıklar için yerel mahkemeler yerine ‘‘uluslararası hakemi’’ yetkili kılan sözleşmeleri tanımıyor...
Bu hafta Ankara ve İstanbul'da yoğun temaslar yapan, bazı enerji sözleşmelerine tanıklık eden ABD Ticaret Bakanı William Daley, enerji özelleştirmelerinde hukuk ve bürokrasi engellerini dile getirdi. Daley, ‘‘Biz uluslararası tahkim konusunda ısrarlıyız. Türkiye'nin bunu şimdiye kadar halletmesi gerekirdi’’ diyor özetle. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer de bu işin halledileceğini, Anayasa değişiklik önerisinin yakında TBMM'ye getirileceğini söylüyor.
Geçen pazar akşamı Ankara Hilton Oteli'nde bir tören vardı. Süzer Holding ile ABD'li PacifiCorp, Soma ve Orhaneli Termik Santralları'nın işletilmesine ilişkin işbirliği anlaşmasını imzaladılar.
Kokteylde, özelleştirmeleri mahkemelerde iptal ettirme rekortmeni, Dışişleri eski Bakanı DSP Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal da vardı. Soysal, ANAP İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ile sohbet ediyordu. Yanlarına ABD Ticaret Bakanı Daley ile ABD Büyükelçisi Marc Parris geldi. Parris, Soysal'ı Daley'e tanıştırırken, ‘‘Özelleştirme üzerine çok mesai harcar’’demeye getirdi. Soysal da yüzünden hiç eksik etmediği tebessümle, Daley'le el sıkışırken, ‘‘Sizin yapmak istediklerinize müsade etmemeye çalışıyorum’’dedi. Bu sözlere şaşıran Daley, ‘‘Ama neden? Yaptıklarımız gayet iyi şeyler’’ deyince Soysal, ‘‘Enerji santralları da yabancılara verilir mi?’’ diye sordu. Daley, ‘‘ Daha iyi ya. Serbest piyasa ekonomisi var. Ülkeniz için çok yararlı. Serbest piyasa ekenomisi yüksek değer’’ karşılığını verdi. Soysal, diyaloğa, ‘‘ Ama bizim toplumumuzun serbest piyasadan daha yüksek değerleri var’’ diyerek noktayı koydu...
Süzer enerjisini şiirden alıyor
SÜZER Holding, inşaat, finans, turizm ve medya endüstrisinden sonra enerjiye girdi. Soma ve Orhaneli Termik Santralları'nın işletme hakkını devraldı. Maliyeti 355 milyon dolar.
Süzer Grubu, adı geçen santralları, ABD'nin büyük enerji kuruluşu PacifiCorp ile işletecek. Süzer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Süzer ve PacifiCorp Yönetim Kurulu Başkanı Frederick W. Buckman, 2 milyar dolara varan yatırım için sözleşti. Türk Cumhuriyetleri ve Doğu Avrupa'da da işbirliği olacak.
Mustafa Süzer, törene tüm dostlarını davet etti. Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin, Devlet Bakanı Işın Çelebi, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'e günün anısına plaket de verildi... Işın Bey'in, bu ortaklıkta ayrıca payı vardı... Süzer ile PacifiCorp'un anlaşmasına büyük emek vermişti. Ayrıca Demirer Kablo'nun kurucusu, rahmetli Armağan Demirer de Süzer ile Buckman'ı tanıştıran kişi olarak törendeki konuşmalarda rahmetle ve şükranla anıldı...
İmza töreni sırasında yanımda oturan hanımla tanışınca Süzer'in enerjisinin kaynağı da ortaya çıktı... Yanımda oturan, Şair Faika Sarp'tı. Şiirden daha güzel enerji olabilir miydi?
Turizm Bakanlığı Başhukuk Müşaviri olan Şair Sarp'la sohbet ederken, Mustafa Süzer ve babası Hasan Süzer'in şiir merakı, sanata ve şairlere verdikleri önem hoşuma gitti.
İstanbul Otelcilik ve Turizm A.Ş. bir Süzer Holding kuruluşu. Bu şirket, İstanbul Pera Palas Oteli'ni işletiyor. İşin başında Hasan Süzer var.
İşte bu otelde ayda bir kere Türkiye'nin dört bir yanından gelen şairler toplanıyor. Gönül sohbetleri yapılıyor. Bu sohbetlere Süzer'ler ve sanat sever işadamları da katılıyor. Sanatın çeşitli dallarındaki sanatçılar da tabii. Süzer Grubu, şairleri, sanatçıları misafir ediyor. Gönül sohbetlerini Şair Faika Sarp ile Şair Feyzi Halıcı organize ediyorlar... Ankara'da da Fasıl Bar'da yapılıyor gönül sohbeti...
Faika Hanım'ın, Pera Palas'ta yazdığı Pera adlı şiirini Hasan Süzer de Mustafa Süzer de çok seviyorlar...
‘‘...Ve Pera'nın duvarlarından etek hışırtılarıyla kadınlar, pembeli, mavili, sevdalı kadınlar, dönüyorlar, dönüyorlar, en güzel dansıyla cumhuriyetin. Kemal Paşa, Gazi Paşa, yorulmaz, yılmaz, Şanlı Paşa...’’
Kadınların yanına tecavüzcü işçi!
belirli sayıda işçi çalıştıran iş yerlerinde, bu sayıyla orantılı olarak eski mahkûm ve sakat çalıştırmak zorunluluğu var. Buna, son yıllarda şehit yakınları da eklendi.
50’den fazla işçi çalıştıran kuruluşlar, eski mahkûmlara, sakatlara ve şehit yakınlarına kucak açmak zorunda.
Ancak, işyerlerinde zaman zaman sıkıntılar olabiliyor. Bu konuda iki ilginç olayı, tesisleri Anadolu'da olan iki tekstilciden dinledim.
Biri şehit yakınıyla ilgili:
‘‘Tesislerimizde şehit yakını kontenjanı boştu. Bir şehit yakını almak istedik. İl merkezinde kimseyi bulamadık. Köylere haber gönderdik. Fakat çoğu toprağa bağımlı olduğu için işçi olmak istemedi. Sonuçta bu
kontenjanımız boş kaldı.
Çalışma Müfettişleri rutin incelemelelerinde bu kontenjanımızın boş olduğunu görünce, bize 2 milyar lira ceza kesti. Biz derdimizi anlatmaya çalıştık. Ama dinletemedik. Şimdi biz ‘şehit yakını arıyoruz' diye ilan mı verelim?’’
İkinci tekstilci de yaşadığı garipliği şöyle anlattı:
‘‘Ben de eski mahkum kontenjanı için bölgemizdeki İşçi Bulma Kurumu’na başvurdum. Bilirsiniz, tekstil sektöründe genellikle bayan işçi ağırlıklıdır. Adamlar bana göndere göndere, eski bir tecavüz sanığını göndermezler mi? Tabii alamadım.’’
Aslında konulan böyle sosyal kurallara kimsenin itirazı yok.
Yeter ki uygulamalarda anlamsızlıklar yaşanmasın.
Devlet koyduğu kuralları ve uygulamaları ciddiye alsın.
Paylaş