Oya Berberoğlu: Satın alan birleştirsin

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

EN hayırlısı bir an önce elden çıkarılmaları. Durdukça devlete olan maliyetleri büyüyor.

Devletin el koyduğu, Merkez Bankası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamına alınan 8 banka için çabuk karar verilmesi, daha fazla zaman kaybedilmemesi noktasında ilgililer de hemfikir artık.

Kendim ettim kendim buldum misali bir süreç yaşandı.

Murakıpların raporlarına, bankaların içinin boşaltıldığına, batak duruma geldiklerine ilişkin uyarılara rağmen, bunları sumenaltı eden, görmezden gelen, zamanında operasyonu yapmayan, yapamayan siyasiler belayı büyüttüler.

Murakıp raporları deyince aklıma bir laz fıkrası geldi. Fon'daki bankaları konuştuğumuz bir bankacı dostumuz anlatmıştı. Temel hasta ama kimse inanmıyor! Son tahlilde Temel mezar taşına şunu yazdırıyor: ‘‘Hastayım, hastayım tetum inanmadinuz. Pakın ne oldi?’’

Demek istediğimiz bu duruma bağıra çağıra gelindi.

Fon'daki bankaların, (Interbank, Türk Ticaret Bankası, Bankekspres, Egebank, Yurtbank, Esbank, Yaşarbank ve Sümerbank) satışı için danışmanlık görevi Mc Kinsey'e verilmişti. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, danışman firmanın taslak raporu verdiğini kesin raporun ay sonu ağustos başı alınacağını söylüyor. Erçel, tüm satış olasılıklarını tartıştıklarını anlatıyor.

Seslendirilen çözüm formüllerini birkaç kez yazmıştık. Mc Kinsey'in önerileri de aşağı yukarı aynı. Ya bu bankalar tek çatı altında birleştirilmeli veya iki-üç gruba ayrılmalı ya da alıcısı olanlar tek tek satılmalı gibi. Tabii bir tek büyük banka olarak satılması birleştirmeden doğacak maliyetin fiyata yansıtılması dolayısıyla satışı zorlaştırabilir. Yeni logo yaratmak, işten çıkarılmalar dolayısıyla kıdem tazminatı yükü gibi birçok maliyet unsuru doğuyor.

1 Eylül'de resmen göreve başlayacak olan Bankacılık Üst Kurulu'nun bünyesine Mevduat Sigorta Fonu da katılacak. Bu bankalarla ilgili operasyon büyük olasılıkla Üst Kurul'a kalacak. Hemen satışına karar verilse bile teklif alma, inceleme üç beş ayı bulabilir.

Şimdi seslendirilmeye başlanan yeni bir öneriye yer vermek istiyorum. Mantıklı duruyor. Bu bankaların ikişer üçer tanesini aynı kişi veya kuruma satmak. Bunları birleştirerek tek banka haline getirme işini de alıcının yapması.

Bankacılık sektörü yerli yabancı evliliklere yelken açmak zorunda. Önemli bir finansçı diyor ki: ‘‘Ülkemizde 7-8 tane büyük ölçekli banka, bir o kadar orta ölçekli banka, üç beş tane de yatırım bankası gibi özel bankacılık hizmeti yapacak banka olacak ileride. Bu zorunlu. Kamu da banka birleşmelerini teşvik edecek.’’

Borsadan konuşan iki koruma tutar

ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'in son yıllarda bu ülkenin mali piyasalarını ve özellikle borsasını nasıl diken üstünde tuttuğu malum...

Geçen akşam, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'le sohbet ediyorduk. İstanbul Borsası'nın halini de sormak istedik. Ama Erçel, makamı itibariyle bu tür bir tartışmaya girmek istemediğini yeterince net ortaya koydu.

Ardından da biraz esprili şu örneği verdi:

‘‘Bakın bu borsa işi tehlikeli. Geçenlerde Avrupa ülkelerinden birinin merkez bankası başkanıyla konuşuyorduk. Yakınlarda, borsa ile ilgili bir açıklama yapmış. Korunmak için de iki bodyguard ile dolaşıyormuş.’’

Gülerek, ‘‘Benim de öyle mi olmamı istiyorsunuz’’ diyen Erçel, body guard'larla dolaşmamak için Borsa hakkında konuşmuyor vesselam!

Taner'in hediyesi boğa

GÜNEŞ Taner çok cömerttir. Hediye vermeyi sever... Bakanlık yaptığı dönemlerde, gittikleri yurt dışı toplantılar vesilesiyle bulundukları ülkelerde, o toplantılara katılan bürokratlarına ünlü marka saatler, kravatlar, ayakkabılar hediye ederdi.

Geçenlerde New York'a gitmiştik. Turkcell'in New York Borsası'na kotasyon töreni için. O yazıların birinde Taner'in, armatör Selahattin Beyazıt'a 1200 dolara dijital bir fotoğraf makinesi aldırdığını, Beyazıt'ın bu durumdan hiç hoşnut kalmadığını yazmıştık. İş aleminde tutumlu, hadi kibarlığı bırakalım, ‘‘cimriliğiyle’’ tanınan Selahattin Bey, o kadar para vererek Taner'e fotoğraf makinesi almak zorunda bırakılmıştı! Beyazıt'ın cimriliği bu kafilede de espri konusu yapıldı hep. Özellikle eski Bakan Necdet Menzir, ‘‘Sen havyarı çok seversin Selahattin Abi, buradan havyar da alsana. Bize de al’’ gibi takılmıştı. Selahattin Beyazıt da ‘‘Ben devlet memuruyum, havyar benim neyime’’ diyerek geçiştiriyordu.

Gelelim Taner'in hediyesine. Sonradan öğrendim. Güneş Bey, 1200 dolarlık dijital fotoğraf makinesi hediyesinin altında kalmamak, Selahattin Bey'in yüreğini de ferahlatmak için olsa gerek, hemen ertesi gün Beyazıt'a 1400 dolarlık bir hediye vermiş. New York Borsası'nın simgesi olan bir boğa bu. 30 santimetre büyüklüğünde kristal bir boğa heykeliymiş. Dünyanın en büyük kristal markalarından Bacarrat'dan.

Muhtar istedi adı değişti

ENERJİ açığını kapatabilmek için her yıl 3 milyar dolarlık yatırım gerektiği hesap ediliyor. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, ‘‘Programlı elektrik kesintilerine gitmeden bu enerji darboğazını aşma kavgası içindeyiz’’ diyor.

Bel fıtığından mustarip Ersümer, hasta hasta Muğla'ya geldi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Şevket Demirel'in Göltaş Enerji firmasının yapacağı hidroelektrik santralının temelini atmak için. Fethiye'nin Kemer Bucağı'nın Ören Köyü'ndeydik geçen salı günü. Şevket Demirel, ülkenin enerji açığı dolayısıyla, devlet yatırımlarıyla karşılanamayacağı gerçeğinden hareketle ‘‘mecburen’’ hidroelektrik santral yatırımına girdiklerini söylüyordu.

Göltaş firması kuracağı iki hidroelektrik santralıyla grubun fabrikalarının enerjisini kendisi üretmiş olacak. Otoprodüktör sisteme göre ihtiyacı dışındaki enerjiyi ise TEAŞ'a satacak.

Ören'deki törende Ören Köyü Muhtarı Enver Ekinci de konuşma yaptı. Yatırımdan duyduğu mutluluğu dile getirdikten sonra bu santralın ismine karşı çıktı. Sitemi yerinde bulundu ve santralın adının değiştirilmesine karar verildi. Hatta Ersümer ve Demirel hemen konuşmalarında santralın adını Eşen yerine Ören olarak değiştirdiler, jest yaptılar.

Çayın adı Eşen Çayı olarak lanse ediliyor. Oysa muhtar diyor ki ‘‘Bu çaya biz ‘Koca Çay' deriz. Eşen bizden 60 kilometre uzakta. Bu çaya ad verilecekse Ören Çayı olmalı. Santralların adı da Ören olarak değişmeli.’’

Muhtar sitem edince santralın adı da oracıkta değiştiriliverdi. Sıra geldi valiliğin yapacağı resmi değişikliğe...

Yazarın Tüm Yazıları