Paylaş
Yok öyle değil... Bu liderlik arzusunun siyasi parti liderliğiyle hiç ilgisi yok. ‘Patronların Patronu’ Muharrem Kayhan'ın liderlik çabası, tekstille ilintili.
TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan, SÖKTAŞ firmasında babası Muzaffer Müfit Kayhan'ın vekili. Çok ortaklı, halka açık bu şirketinin çoğunluk hissesi Kayhan Ailesi'nin. 70 yaşını aşkın olan Muzaffer Bey, oğullarından önce işe geliyor, pamuk alım işini, ithalatı bizzat yapıyor.
Söke'de kurulu bu fabrika (Kuruluş 1971), iplikte entegre bir tesisten dokumaya geçip, gabardin, pamuklu spor giyim kumaşları üretiyor. Bilhassa gömleklik kumaşlar...
Tekstil mühendisi Muharrem Kayhan'ın liderlik arzusu, pamukluda yapılabilecek en komplike üretim olan ‘‘iplik boyalı’’ diye tabir edilen kumaş üretiminde. 1988 yılından bu yana fantezi gömleklik kumaş diye de nitelendirebileceğimiz bu tür kumaşı üreten SÖKTAŞ'ta, yüksek teknoloji yatırımı sürüyor. İki ay önce başlanan yatırımla yılda yaklaşık 6-7 milyon metre fantezi gömleklik kumaş üretiminden yıllık 12 milyon metre kumaş üretimine geçilecek. Tam kapasite çalışmaya önümüzdeki yılın yaz aylarında başlanacak. Kayhan, ‘‘Bütün Avrupa'nın en yüksek üretimi olacak’’ diyor.
72 adet yeni dokuma tezgâhı, terbiye makineleri ve bu makinelere iplik yetiştirecek makineler kurulmuş bile. Sadece makine teçhizatı için yapılan yatırım tutarı 15 milyon dolar. Bu ilave yatırım 290 kişiye de iş olanağı yaratacak.
Geçen yıl 22 milyon dolar tutarında ihracat yapan SÖKTAŞ, ağırlıklı olarak iç piyasadaki konfeksiyon ihracatı yapan firmalara mal satıyor. Dünya ve Türkiye'deki tüm tanınmış markalara SÖKTAŞ'tan kumaş gidiyor.
Muharrem Kayhan'ın en zorlu müşterisi ise kardeşi Eyüp Hilmi Kayhan. Lee, Wrangler markalarını iç piyasa için üreten Mavi Ege şirketinin başındaki Hilmi Kayhan'la olan zorlu alış veriş açısından Maherrem Bey, ‘‘Hiç kimse kendi köyünde peygamber olamaz’’ sözünü hatırlatıyor.
SÖKAŞ, kojenerasyon yatırımıyla ihtiyacı olan elektriğin yüzde 65'ini, buhar gereksiniminin de tamamını kendisi karşılıyor. ISO 9001 Kalite Belgesi sahibi kuruluş, ISO 14000'e hazırlanıyor.
Aman konsey canım konsey
Umarımbu kez başarılır. Eğer işlev kazandırılırsa, bunda bence en büyük pay, DSP Lideri Bülent Ecevit'in olacak. Bıkmadan, ısrarla Ekonomik ve Sosyal Konsey'in kurulması için çaba gösteren, siyasi iktidarları sıkıştıran Ecevit, şimdi iktidar ortağı olarak sanırım hedefe ulaşacak...
Sosyal ve ekonomi politikalarında toplumsal uzlaşma için gerekli bu oluşum, malesef yıllardır Türkiye'de realize edilememişti.
Şimdi kamu ve sivil toplum örgütleri bakımından dengeli bir dağılımla yeniden kuruldu.
Ekonomik istikrar programları, eğitim, sağlık, vergi reformları, işçi emekli sorunları gibi yapısal düzenlemeleri içeren konuların toplumsal uzlaşıyla realize edilmesi gerekiyor. Vakit kaybetmeden.
Batı'da, verimliliği, üretimi, dolayısıyla geliri artırmak ve adaletli paylaştırmak bu tip konseylerin ana hedefi. Başarıya da ulaşıyorlar. Bizde neden olmasın?
Dağlarında bal, ovalarında yağ
Öyle derler... Efeler diyarı Aydın için. Ballı incirleri, muhteşem zeytinleri dolayısıyla, dağlarından bal ovalarından yağ akar diye nitelerler...
Aydın'a yıllardır gitmemiştim. Söke'ye gelmişken ver elini Ortaklar, Milas, Selçuk, Kuşadası, Aydın merkez diyerek biraz dolaştım. Otoyol genişletme çalışmaları dolayısıyla, zaman zaman toz duman arasında biraz sıkıntılı bir gezi oldu.
Tabii Ege'de zirai gelirin, turizm gelirinin yarattığı bir refah var. Ama bu sanayi sermayesine o kadar kolay dönüşmedi. Özellikle de çiftçiliğin çok ağırlıkta olduğu Aydın'da. Şimdi yeni yeni kıpırtılar oluşuyor. GAP'ın sadece şu anda sulanabilir alanının Söke Ovası'nın 4 katı büyüklükte olduğu gözönüne alındığında yeni arayışlar doğal. ‘‘Allah verdi, ürünü topla, sat yan gel yat’’ değil artık. Aydınlı genç müteşebbisler sanayiciliğe yönelme aşamasında. Birinci planda da dondurulmuş gıda sanayii geliyor. Planlı sanayi kuşağı programı çerçevesinde 17 organize sanayi bölgesi Ege'de boy atacak.
Müzede çalışıyor
Aydın'ın kavurucu sıcağında, Muharrem Kayhan'ın ofisi bir vaha. Ondan da öte içinde koybolmayı arzuladığınız bir müze. O, bir müzede çalışıyor...
Üzerinde Lee marka pantolonu, beyaz gömleğiyle çok şık.
Evinde dahi muhafaza etmediği tarihi eserlerle ofisinde başbaşa...
Yaz döneminde, haftanın 3-4 gününü, Söke'deki fabrikada, müze gibi odasında geçiriyor Kayhan.
Antik sikkelerle birlikte 1500'ün üzerinde tarihi esere sahip. Ağırlıklı olarak da Roma dönemine ait.
ABD'de işletme master'ı da yapmış, ama öyle yönetim teknikleri gibi kitaplara merakı yok. Roman okuyor, tarih okuyor. Eski Roma ve Yunan medeniyeti ilgisini çekiyor. Niyeti, TÜSİAD Başkanlığı'ndan sonra rahat rahat tarihi eserlerle uğraşmak...
Gönlü Ege'de kaldı
Hüzünlü bir törendi. Ağlayanlar da vardı... İzmir Balçova Termal Tesisleri'ndeki resepsiyondaydık geçen salı akşamı. Gazeteci arkadaşlarım, Hürriyet'in İzmir'deki haber Müdürü Cemalettin Özdoğan, Macit Sefiloğlu, Nedim Bubik'le beraber gittik.
İstanbul'da dün resmen göreve başlayan Vali Kutlu Aktaş, yedi yıldır çalıştığı İzmir'e veda ediyordu. Gönlü Ege'de kalarak. ‘‘Dualarınızın benimle olacağını biliyorum. İstanbul'un huzuru, güvenliği, Türkiye'nin huzuru ve güvenliği için de çok önemli. Desteğinize layık olmaya çalışacağım’’diyordu.
‘‘Babamız, abimiz, rehberimiz’’ diye hitap edilen Aktaş'a plaket vermek için oluşan kuyruk görülmeye değerdi. Çok uzun süren plaket verme töreninde Aktaş, ‘‘Takı merasimine döndü’’ diye espri yapmadan edemedi. Ekonomide ürettiği kadar devlet yatırımlarından pay alamamaktan yakınan Egeli işadamlarına başkanlık ederek Ankara'ya yaptığı ‘‘dert anlatma çıkarmaları’’yla da tanınan Aktaş'a EBSO adına plaketi, Meclis Başkanı Selim Yaşar verdi. Yaşar, ‘‘Hür teşebbüsü destekleyen, önünü açan, organize sanayiye liderlik eden Aktaş bizden ayrılmamıştır. İstanbul'da bizim elçimizdir’’ dedi. Türk Cumhuriyetleri'nden gelen öğrenciler de Aktaş'a ‘Kutlu Atamız’ diye seslenerek plaket verdi.
O kalabalıkta görebildiğim kadarıyla işadamlarından Selçuk Yaşar, Şinasi Ertan, Dündar Soyer, Enis Özsaruhan, Mazhar Zorlu, Selami Gürgüç, Atıl Akkan da oradaydı...
Paylaş