Paylaş
Büyük şantaj çetesine nihayet neşter vuruldu... İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'ı tebrik etmek gerekiyor.
Son zamanlarda Adnan Hocacılar’ın kendi içlerinde, Mehmet Ağar-Celal Adan ikilisi üzerinde dönen çekişmelerinin uzantıları da neşterin atılmasında etkili olmuş mudur acaba?
Adnan Oktar, kamuoyunda bilinen adıyla Adnan Hoca, lüks bir yaşam sürüyor. Ne iş yaptığı meçhûl. Genel geçer bir işi mesleği yok. Nasıl şaşalı bir yaşam sürdüğünü gazetelerde çıkan fotoğraflardan görüyorsunuz. Adam kendine taht bile yaptırmış. Krallar gibi yaşıyor. Müridleri var. Yakışıklı genç erkekler, alımlı genç kızlar... Biliyorsunuz önceki gece bazı müridleriyle ve vakıf yöneticileriyle, üyeleriyle beraber gözaltına alındı Adnan Oktar.
Adnan Oktar, Bilim Araştırma Vakfı adlı kuruluşun fahri başkanı olarak lanse ediliyor. Vakfın amacı, ‘‘Türk halkını bölücü, komünist akımlara karşı güçlendirmek’’ olarak açıklanıyor.
Bu lüks yaşam için paraları hangi işleri yaparak kazanıyorlar?
Adnan Hoca ve vakfın üyelerine, müridlerine nereden buldun diye sorulmayacak mı?
Şimdi biliyorsunuz vakıfların vergi mükellefiyeti yok. Eğer bir iktisadi işletmesi varsa kurumlar vergisi mükellefiyeti doğuyor. Acaba Maliye Bakanlığı bu Bilim Araştırma Vakfı'nın iktisadi işletmesi var mı diye bir araştırmayı ne zaman başlatmayı düşünüyor? Ayrıca kişisel olarak Adnan Oktar başta olmak üzere vakıf yönetici ve üyelerinin servetleri, kısaca bunlarla ilgili vergi incelemesi olmayacak mı?
Mali Milat'ı yaratan Maliye'nin Adnan Oktar ve diğerlerinin de lüks hayatlarının peşine düşmesi gerekmez miydi?
Eğer Maliye vergi incelemesi başlatırsa, bankalardan da bu kişilerin hesaplarına ilişkin bilgileri isteyebiliyor. O zaman ak mı kara mı belli olacak. Bu kişilerin karanlık para işlerini vakıf altından mı yürüttüklerini anlayabileceğiz. ‘‘Bizim üyelerimiz zengin, hepsi fabrika sahibi’’ demekle sıyrılamazlar. Üyelerinin zenginliklerinin kaynağını da bulmak, vergi incelemesi başlatmak devcletin görevi.
Maliye Bakanlığı'nın, önümüzdeki hafta yukarıda söz ettiğimiz türde bir çalışmayı başlatacağını umuyorum...
G-20 toplantısında temsil sorunu
GELİŞMİŞ ülkelerin yeni oluşturduğu G-20 içinde Türkiye'nin de yer almasını sevinçle karşıladık. Geçtiğimiz eylül ayında kurulan G-20 topluluğu içinde olmak ülkemiz açısından müthiş bir fırsat tabii.
Önümüzdeki pazartesi günü G-20 toplantısı var. Kanada'da yapılacak, üç gün sürecek.
İşte bu toplantıda Türkiye'yi hangi kurumun temsil edeceği tartışma yarattı.
Başbakanlık söz konusu toplantı için Maliye Bakanlığı'nı görevlendirdi.
Bürokraside de sesler yükseldi. ‘‘Türkiye'yi Hazine Müsteşarı'nın temsil etmesi lazım. IMF, Dünya Bankası görüşmelerini, uluslararası ekonomik ilişkileri hep Hazine yürütür bunda da böyle olmalıydı. Hazine'nin eski adını hatırlayın Hazine ve Milletlerarası İlişkiler Genel Sekreterliği'dir. Bu son durum Hazine'nin Maliye'ye iltihakı anlamına gelir. Hazine'den sorumlu Bakan ve Hazine Müsteşarı buna nasıl izin verir. Hazine'nin kuruluş yasasına da aykırı bir durum. Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp istifa etmeli’’ye kadar uzanan görüşler savunuluyor.
Bu görüşleri ortaya atanlar daha ziyade eski bürokratlar ve Hazine eski Müsteşarları. Mesela Mağfi Eğilmez, Radikal Gazetesi'ndeki köşesinde oldukça ağır bir yazı da yazdı. Bu arada, ANAP tarafının ‘Uluslararası toplantılarda biraz da bizim bakanlarımız boy göstersin’ diyerek G-20 toplantısı için Maliye Bakanlığı'nın görevlendirildiği dedikoduları bile yapıldı.
Bu toplantıda Türk heyetinde kimler var?
Heyet Başkanı Maliye Müsteşarı Erdoğan Öner. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürü Fikret Sevinç. Hazine Müsteşar Yardımcısı Teoman Kerman ve Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Şükrü Binay.
Dün Maliye Müsteşarı Erdoğan Öner'i aradım. Kanada'ya gitmek için havaalanına doğru yol alıyordu.
Tartışmalardan üzüntü duyduğunu gizlemedi. ‘‘Hazine, Merkez Bankası ve Maliye olarak hep beraber gidiyoruz. Devlet görevidir. IMF toplantılarında Maliye temsil edilmiyor mu sanki. Niçin bu tür tartışmalar çıktı anlamak mümkün değil’’ diyor.
Öğreniyorum ki G-20 toplantısı Maliye Bakanları toplantısı. Müsteşarın Kanada'da katılacağı toplantı bakanlar buluşması öncesinde hazırlık toplantısını içeriyor. G-20'nin Maliye Bakanları, 15-16 Aralık'ta Berlin'de biraraya gelecekler. Ana konu ekonomi yönetiminde nasıl daha etkin olunabilir ve nasıl işbirliği yapılabilir?
Hal böyle olunca yani G-20 toplantısı Maliye Bakanları toplantısı olunca Türkiye'yi de Maliye Bakanlığı'nın temsil etmesinin yadırganacak tarafı olmamalı. Heyet sadece Maliye bürokratlarından da oluşmuyor üstelik. Aşırı hassasiyete gerek yok...
Bu arada son not. G-20 toplantılarını iki yıl boyunca Kanada organize edecek. Sonra başka üye ülkeye geçecek organizatörlük...
Işıkara'nın sevindiği gelişme
TEKRAR geçmiş olsun. Ölenlere Allah'tan rahmet, tüm ulusumuza sabır diliyorum.Ama ülkemizin topraklarının yüzde 96'sının tehlikeli derecede deprem kuşağında olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.
Işıkara'nın sevindiği gelişme bizi de çok mutlu ediyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, geçen akşam Deprem Okulu'nun açılışında ilk dersi verdi. Okulu, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) kurdu. Herkesin yaşadığı mekanları sorgulaması gerektiğini vurguluyordu Işıkara.
Hocamız, ‘‘Beni sevindiren bir gelişme var. Emlakçılar ve müteahhitler ev satamıyorlarmış. Çünkü artık vatandaş ev alırken her şeyi sorgulamaya başlamış’’ diyerek tanık olmaya başladığımız müjdeli gelişmeyi kaydediyordu.
Aman haaa siz de sorgulayın, güzel gelişmenin parçası olun. Lütfen...
Paylaş