Paylaş
Haftalardır bu köşede milletvekillerinin maaşlarını konu ediyorum. Milyarlarca lira maaş alıyorlar. Üstüne üstlük çoğu usulsüzce milletvekilliğinden de emekli olarak duble maaş alıyor. Meclis'in tamamı emekli! Bu köşeyi okuyanlar hatırlar. Şimdilik sadace 70 milletvekili tek maaş alıyor. Onlar da ya yaşı yetmediği veya da usulsuz evrak tanzimine zaman bulamadığı için...
Sonra görevini yapmayan milletvekillerinin maaşlarının verilmemesi gerektiği üzerine yazdık. Bazı milletvekilleri basın toplantıları düzenleyerek, maaşı haketmediklmerini, Meclis'in çalıştırılmadığı dönemlerde maaş verilmemesi gerektiğini açıkladılar. Meclis İçtüzüğü'nün uygulanmasını istediler. Kubilay Uygun gibi vekiller de ‘‘Biz 5 yıllığına seçildik, 2000 yılına kadar maaş verilmeli’’ dediler!
Yasa çıkaran onlar. Kendilerine yontmayı çok iyi biliyorlar. Seçim tatiline girerken üç gün için üç aylık maaş alıyorlar. Yasayı böyle yapmışlar. Ama seçilemeyen milletvekilinin parayı iade etmesini ise yasa ile düzenlememişler! Para almaya gelince yasa var. İade için yasa yok. Para kesilmesine gelince de içtüzük uygulanmaz!
Üç gün önce, Radikal Gazetesi radikalliğini yaptı ve şahane bir manşet attı. Üç gün için milletvekillerine peşin ödenecek üç aylık maaşı (Emekli maaşı hariç 3.5 milyar lira) gündeme getirerek. Manşet ‘‘Ohhh suyundan da koy!’’ idi. TBMM Başkanı Hikmet Çetin, ‘‘Yapılacak birşey yok, yasa böyle’’ diyerek işin içinden çıktı. En vahimi de Başbakan Bülent Ecevit'in sözleriydi. ‘‘Konu hakkında haberiniz üzerine bilgim oldu. Uyarılarınıza teşekkürler, ilgileneceğim.’’ Yılların milletvekili Ecevit'in yasalardan haberi olmaması mümkün mü? O para işleriyle ilgilenmediği için bilmiyor herhalde! Neyse.
Çalışmayan milletvekillerinin maaşları konusunda toplumsal tepkinin yükselmesi üzerine bazı milletvekilleri ‘‘Parayı almayacağız, seçilemezsek iade edeceğiz’’ türünden şirin açıklamalar yaptılar. Bu bireysel tavırlarla, şovlarla biryere varılmaz. Yasaları ona göre düzenlersiniz, iç tüzüğü uygularsınız, işinizi yaparsınız olur biter. Biz de helali hoş olsun deriz...
Vatandaşlardan da ilginç email'ler geliyor. ‘‘Üç gün için üç aylık maaşı milletvekillerini işten atma tazminatı sayalım. Ne de olsa onlardan erken erken kurtuluyoruz. Bu da bizim onlara tazminatımız olsun!’’ diye. Ama kurtulamıyoruz ki. Çünkü, lider sultası sürdüğü için 18 Nisan sonrasında da Meclis'teki görüntü pek değişmeyecek gibi görünüyor...
Tevfik Fikret'in Hanı-ı Yağma adlı bir şiiri vardır bilirsiniz. Milletvekillerine (Bazı istisnai milletvekilleri hariç) ithaf ediyorum. Vatandaşlarında bu ithafa yürekten katıldığına eminim. Yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin....
Essen'deki gökdelende Konyalı Hasan Bey imzası
RWE, Almanya'nın en büyük firmalarından. Yıllık cirosu 80 milyar Alman Markı. Enerji, maden, petro-kimya, çevre hizmetleri, telekomünikasyon ve inşaata kadar yatırımları olan bu grubun Hochtief inşaat firmasının yöneticisi ise bir Türk.
Adı Hasan Yüksel. Konya Lisesi'ni bitirdikten sonra 1957 yılında Almanya'ya gitmiş. Karayolları'ndan burslu okumuş, mühendis olmuş. Hochtief'te stajını bitirdikten sonra Türkiye'ye döneceğini söylemiş. ‘‘Gidemezsin’’ demişler. O da, ‘‘Benim burs borcum var. Türkiye'de hizmetimle ödeyeceğim’’ karşılığını vermiş. Ama, firma yetkilileri bırakmamışlar, burs bedelini Karayolları'na göndermişler.
Bugüne gelirsek...
Hasan Yüksel, 42 yıldır bu büyük Alman firmasında tepe yöneticisi olarak çalışıyor.
En büyük projesi, Almanya'nın altıncı büyük kenti Essen'de 1.5 yıl önce bitirdiği 30 katlı gökdelen... Teknoloji harikası bir bina. Isı ve havalandırma sisteminde, rüzgâr ve güneşin fonksiyonları en verimli şekilde kullanılıyor. Cam kaplı dış cephesinde, içerdeki ısı ayarına göre, perdeler otomatik
olarak inip çıkıyor. 30 kata 17 kişilik dört asansörle çıkarken sanki uçuyorsunuz... Almanya'nın en ünlü inşaat mühendislerinden Hasan Yüksel'in Türkiye ile ilişkisi var mı?
Maalesef yok.
‘‘Almanlar o kadar çalıştırıyor ki, Türkiye'yi göremez haldeyim’’ diye itiraf ediyor. Bizim gökdelenleri bilmiyor. Sabancılar'ın ikiz kulesini, İş Bankası'nın İstanbul'daki gökdelenini görmemiş.
‘‘Kaç yıldanberi Alman vatandaşı sınız?’’ diyenlere şu yanıtı veriyor:
‘‘Alman vatandaşlığına geçmiyorum. Türküm, Türk olarak kalacağım.’’
Almanya'da, Hessen seçimlerinden sonra büyük rahatsızlık yaşanıyor. Hristiyan Demokratlar, çifte vatandaşlıkla ilgili bu yasa tasarısına karşı çıkıyor. Sosyal Demokratlar ve Yeşiller ise savunuyor.
Ama Hasan Bey için bu yasanın çıkıp çıkmaması o kadar önemli değil.
Çünkü o Almanlar'a kendini kabul ettirmiş bir Türk...
DSP işçi atmanın yolunu açtı
Çok yazık!
Bülent Ecevit Hükümeti, doğru bir kararı hiçe saydı.
Bir nebze de olsa kapatılmaya çalışılan işçi atmanın yolunu bir güzel açtı. Adında sol sözcüğü de var! Yazık çok yazık!
Neydi bu karar?
Ekonomik darboğaz dolayısıyla ihracatçı sektörlere Eximbank'tan ucuz kredi açılmıştı. Ancak kredi kullanacak firmalardan kredi karşılığında işçi çıkarmamayı taahhüt etmeleri isteniyordu. Anasol-D Hükümeti'nin Bakanı Işın Çelebi, işçi çıkarmama garantisini içeren talimatını geçen aralık ayında Eximbank'a göndermişti. Tabii firmalar bu uygulamadan hoşnut olmamışlardı.
Baskı yapmaya başlamışlardı. Kararın uygulamaya başlandığı günden bu yana 100 trilyon liraya yakın ucuz kredi kullandırılmıştı. Sonra DSP azınlık hü
kümeti kuruldu. O arada işçi çıkarmamayı taahhüt etme uygulaması kesintiye uğradı. Gözler DSP Hükümeti'ne çevrildi. Nihai karar için.
Bu konuya ilişkin soruyu yanıtlayan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin, Eximbank kredilerini tehdit(!) unsuru olarak kullanmayı doğru bulmadıklarını vurguladı. Açık söyleyişle, ucuz kredi karşılığında işçi çıkarmamayı taahhüt etme kararını uygulamayacaklarını belirtti.
Oysa, ucuz kredi karşılığı işçi çıkarmama kararı alındığında, mantalite değişikliği için umut ışığı doğdu diye çok sevinmiştim. Çünkü ülkemizde teşvikler taviz olarak algılanır, böyle uygulanır. Bunun değişeceğini ummuştum...
İşte ne yazık ki kendini solda gören bir partinin, DSP'nin iktidarında, böylesi önemli bir karardan çark edildi.
Bankacının yurt gezisi yasağı
Bankaların üst düzey yöneticileri, yurt dışı gezileri bir yana sık sık yurt içinde şube turuna çıkarlar... Kimi zaman bölge toplantısı, kimi zaman yeni şube açılışı, mevcut şubelerin denetimi derken, Türkiye'yi karış karış dolaşırlar...
Bugünlerde Garanti Bankası'nda ilginç bir karar alınmış. Bölge toplantıları için yöneticilerinin yurt gezisine çıkmaları yasaklanmış!
Ama yüksek teknolojinin olanaklarından yararlanıp, daha iyi bir formül bulmuşlar. Zamandan, paradan tasarruf...
Şimdilik İstanbul, Ankara ve İzmir'i birbirine canlı bağlayan bir video konferans sistemi kurmuşlar. Toplantılarını bu vasıtayla yapıyorlar.
Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, zaman içinde bu sistemi diğer bölge müdürlüklerine de kuracaklarını söylüyor.
Toplantı odalarında iki ekran bir de kamera var. Ekranın birinde Genel Müdürlük yetkilileri, diğerinde bölge müdürlüklerinin yetkilileri görülüyor.
Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, ‘‘ Sistem çok güzel işliyor. Canlı bağlantı kurup, toplantılar yapıyoruz. Bu sistemi oturtabilmek için yurt gezilerine şekli de olsa bir sınırlama getirdim. Arkadaşlarıma, ‘Akın Öngör'ün izni dışında yurt gezilerine çıkmak yok' dedim. Aslında bizde yetkiler dağılmıştır. Ama, amacım sistemi oturtmak olduğu için görüntüde böyle bir sınırlama getirdim’’ diyor.
Paylaş