Paylaş
Fırtınalar kopuyor! Koalisyon Hükümeti kazanı aylardır fokurduyordu taşmaya başladı...
DSP ve ANAP'ın diğer ortak MHP'ye yönelik olarak ekonomi ve kamu kurumları üzerindeki baskı ve çekişmelerine bu sütunda örnekleriyle yer vermiştik. En son afetler için dışarıdan gelen kredi ve yardımların toplandığı MHP'nin uhdesindeki TOKİ bünyesinde bulunan bir birimin Başbakanlığa bağlanmasının yarattığı krizi gündeme getirmiştik.
Şimdi esas savaşın ayak sesleri de duyulmaya başlandı... ANAP ile MHP arasında Emlakbank üzerinde kılıçlar çekildi...
Kısa bir hatırlatma yapalım. ANAP çok caba göstermiş, ‘‘Ehil biziz!’’ feryadlarıyla ekonomi yönetiminde etkin olmak istemişti. Ancak Hazine'nin bağlı olduğu Devlet Bakanlığı'nı alamamış (DSP'de), Maliye Bakanlığı'nı kapmıştı. Kamu bankası olarak da Vakıfbank'ı ANAP'lı Bakan Yüksel Yalova'ya bağlayabilmişlerdi. Gerek kadrolaşmalarıyla gerek ekonomi bürokrasisi üzerindeki etkileriyle resmen olmasa da ekonomi yönetiminde etkinliklerini sürdürmeyi başarmışlardı.
Gelelim kılıçların çekildiği Emlakbank üzerinde şumdilerde alevlenmeye başlayan ANAP-MHP savaşına.
Emlakbank MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu'na bağlı.
Sık sık bu sütunda kamu bankalarının özelleştirilmesinin kaçınılmazlığını vurguladık bizde. Her hükümet protokolünde de özelleştirme yer aldı ama lafta kaldı hatırlayacaksınız. Siyasiler hiç el çekmek istemedi.
Şimdi birden bire Emlakbank'ın özelleştirme kapsamına alınması için ANAP tarafı kulislere ve çalışmalara başladı. Özelleştirme İdaresi, Devlet Bakanı ANAP'lı Yüksel Yalova'ya bağlı. Belirttiğim gibi Emlakbank ise MHP'de. Banka özelleştirme kapsamına alınırsa otomotikman ÖİB'na devredilecek, dolayısıyla ANAP'ın sorumluluğunda olacak. İşte kavga benim olacak senin olacaktan ziyade Banka'da yeni başlatılan operasyonlardan çıkıyor anlayacağınız. Ne operasyonu mu, birazdan söz edeceğim.
Önce bu bankanın özelleştirme kapsamına alınacağına ilişkin duyumlar geldiğinde sevinmiştim açıkçası. Ani çalışmanın gerisine baktığımda ise bir kez daha karamsarlığa kapıldım. Hedef özelleştirme değil başka şeyler. Operasyon demiştim ya esas mesele o. Birkaç ay önce Emlakbank'ın başındaki yeni yönetim hızlı bir operasyona girişti. Geri dönmeyen kredilerin tahsili için bir yandan ödeme protokolleri yaptırırken bir yandan da davalar açmaya başladı. İşte bu bankaya olan kredi borcunu ödeyemeyen bazı büyük firmalar da yakın oldukları ANAP'a koştu. Yardım istedi! ANAP tarafı da çözümü ‘‘Aldığınız kredileri geri ödemeye çalışın’’ demek yerine Banka'yı ‘‘özelleştirme kapsamına alalım’’ gibi şirin laflarla kendi bünyelerine çekme çabasına girdi.
Emlakbank'ın geri dönmeyen kredi tutarı 83 trilyon lira civarında. Bu tutarın önemli bir kısmı de bir devlet kurumuna ait. Şu ana kadar Banka, geri dönmeyen kredilerin tahsili bakımından ancak 23 firma ile ödeme protokolü imzaladı. Bu firmalardan 17'sinin protokole uyayarak boçlarını geri ödemeye başladıklarını öğrendim. İlk etapta 5 trilyon lira tahsil edilmiş. Ama esas büyük bazı gruplarla henüz borç ödeme protokolü yapılabilmiş değil. İsimleri ödeme protokolü imzalayarak veya davalarla komuoyuna yansıyacak gruplar çok ünlü...
Önümüzdeki günlerde bu merkezde neler olacağını çok merak ediyorum. Öncelikle geri dönmeyen kredilerin tahsilatına sekte vurulmamasını diliyorum.
Ekonomide ‘ayın adamı’ geyiği
H ANİ McDonalds'larda da görürsünüz. Ayın elemanı seçilir, müşterilerin görebileceği şekilde ilan edilir. Güzel bir yöneticilik tekniğidir, çalışanları motive eder, verimi artırır, kalite için yol alınır... Başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi birimlerinde Hazine'sinden DPT'ye kadar koridorlarda, ‘‘Ekomomide ayın adamı... Başkan'la en uyumlu çalışan’’ gibi seçimler üzerine espriler yapılıyor. Üç kere ayın adamı seçilenin o birime büstünün dikileceği, 6 kere seçilenin heykelinin yapılacağı gibi espriler gırla gidiyor.
Bir kısım bürokrat ekonomide ayın adamı olarak Maliye Bakanı Sümer Oral'ı, bir kısmı Devlet Bakanı Recep Önal'ı seçiyor. İsimler Başkan veya Müsteşar ile bunların yardımcılarına, genel müdürlerine, daire başkanlarına kadar gidiyor. Ekonomi bürokrasisinde bir bıkkınlık, bezginlik, sıkıntı ki sormayın gitsin. İşte ayın adamı, büstünü, heykelini dikmek gibi imalı esprilerle stres atmaya çalışıyorlar anlayacağınız.
Gerçi yeni vergiler konusunda uygulamanın ‘‘doğru ve zorunlu olduğu’’ noktasında en azından tepe noktadakiler hemfikir de gelecek neler getirip götürecek kaygısı içindeler...
Ekonomide ben ise bizim bürokratların kinayeli seçimleri gibi değil samimi ve olumlu anlamda İbrahim Eriş'i seçiyorum. Brezilya Merkez Bankası'nın eski Başkanı, hiper enflasyonu düşüren adam. Bizde bürokrat değil, uygulamada yok ama en azından söyledikleri ruhumu ferahlattı. Onu bizde istihdam etseler de istikrarlı enflasyonumuzu düşürse diyorum... Tabii ülkemizde gerçek anlamda bir ayın değil yılların adamının, heykeli dikilesicenin büyük çoğunluk olduğunu kaydetmeye gerek var mı?
Paylaş