Paylaş
Herkes denizin bittiğini görüyordu... Ama buna karşı önlemler ve siyasi irade, kararlılık gerekiyordu.
Nihayet oldu.
Denizin bittiği yerde, zorunluluktan da olsa yeni başlangıç için adım atıldı. Bu kez enflasyonu yenmede topyekün seferberlik başladı.
Geçen yazımızda psikolojik enflasyona-beklenti enflasyonuna değinmiş ürün fiyatlarının da hedeflenen yüzde 20-25'lik enflasyonu aşmaması zorunluluğundan söz etmiştik.
Merkez Bankası'nın para programını açıklamasından sonra ilk kez bu kadar yaygın bir biçimde özel sektör bütçe ve programını revize etmeye başladı.
Koç ve Sabancı gibi yüzlerce mal üreten iki büyük holding, önümüzdeki yıl enflasyonunu yüzde 35-45 aralığında öngörmüşken, hedefi değiştiriyor. Üürün fiyatlarını yüzde 20-25 aralığını aşmayacak biçimde ayarlayacağını deklare ediyor.
Onlar da üzerlerine düşeni yapmaya başlıyorlar. Bu müthiş, çok sevindirici bir gelişme. Toplumun belirleyici kesimlerinin (kamu-özel sektör) kararlılığı kurtuluşumuzun başlangıcıdır. Bu kez enflasyonu altedeceğiz gibi geliyor bana.
Pazartesi günü Koç Holding merkezinde bir toplantı yapılıyor. Herkes umutlu, duygular ayakta, bazılarının gözleri yaşlı...
Holding'in Grup Başkanları Temel Atay, Mustafa Koç, Cengiz Solakoğlu, Hasan Bengü, Kurtsan Çelebican, Nevzat Tüfekçioğlu tarihi bir karara imza atıyorlar. Ömer Koç ve Hasan Subaşı yurtdışında oldukları için bu toplantıda yoklar ama kararı paylaşıyorlar. Toplantının ana mesajı ne? Kamunun programına, enflasyon hedefine inanmak, ürünlerin fiyatlarını bu hedefi bozmayacak biçimde ayarlamak.
O toplantıdan sonra grup başkanlarının bazılarıyla konuşmuştum. Özeti şuydu:
Para programı inandırıcı, güven verici. Özel sektör bu programın arkasında olmalı. Programımızı, bütçemizi revize ettik. Yıllar varki ilk kez bu kadar net bir biçimde önümüzü görerek program yapmamıştık. Hepimize düşen bir fedekarlık var. İşçisinden memuruna hepimiz için deniz bitmişti. İşte şimdi bu programla yeniden denizi dolduruyoruz. Herkesin katkıda bulunma zamanı. Kamuoyunu bu kadar arkasına alan bir program yoktu. Başarı şansı çok yüksek.
Tabii kamu tarafı riayet emez ise bozulur, yürümez. kamu harcamalarının da disiplin altına alınması çok önemli. Ama hükümetin uyumlu, kararlı inançlı tutumu enflasyonun üstesinden geleceğimize dair bizde de inanç oluşturdu. Hükümetin taviz vereceği inancında değiliz. Bülent Ecevit'in, Devlet Bahçeli'nin oluşu güvence oluşturuyor gerçekten. Bir Türk olarak gözlerimiz yaşardı. Herkesin aynı hedefe kilitlenmesi büyüsünün bozulmayacağına inanıyoruz. Büyümenin 2000'in ikinci yarısından itibaren ivme kazanacağını asgari yüzde 4 civarında olacağını tahmin ediyoruz. Yabancı sermayenin artacağını bekliyoruz. Özelleştirme konusunda altyapısı yapılmadan bozulacak ihalelerden kaçınılacağını umuyoruz. 15 gün önce karamsardık. Velhasıl acıklı bir durumdayken birden bire kaderimiz değişti...
İşte bu kaderin zorunlu değişimine çelme takılmamalı!İzin vermeyelim...
Osmanlı'da kat kat ‘tek yol devrim’
GEÇEN gece Osmanlı Bankası yöneticileriyle sohbet ediyorduk. Yeni Bankalar Yasa tasarısı, finans sektöründen para programına, AB adaylığına kadar. Mekanımız, son zamanların gözdesi Hammam'dı...
Genel Müdür Aclan Acar, tanıdığım, sohbeti keyifli, çok espritüel bankacılardandır. Merkez Bankası kökenlidir. Sülün Gürtin'i biliyorum da diğer üst düzey mesai arkadaşlarını o gece tanıdım. Tanju Oğuz, Ömer Konuk, Fikret Tümen, Yasemin Akad, Emre Ertem vardı. Neredeyse tam kadro...
Teknik konulara girmeyip tek yol devrimi anlatayım.
Aslında çekici olsun diye bu başlığı attım.
Bankalarda bir temizlik harekatıdır sürüyor uzun zamandır. Temizlikten kastım banka binalarının dış yüzlerinin temizlenmesi. Genel merkez cve şubelerin tefrişi filan.
Osmanlı Bankası, 80 şubesinin de temizliği ve tefrişi anlamında 22 milyon dolarlık bir harcama yapmış.
Bankanın Ankara Opera Meydanı'nda tarihi bir binası vardır. O da temizlenmiş. Bu bina gerçekten muhteşemdir. 1925 yılında yapılmış. Taş bir yapı. İşte dış yüz temizlenirken 1960'lı yıllardan bu yana siyasi tarihimizden kesitler ortaya çıkmış. Duvar yazıları malumunuz. İşte bu yazılar yazıldıkça duvarlar boyanmış, yazılmış yine boyanmış. Temizlik yapılırken de taşlar silindikçe ‘‘Dev-Yol’’, 'Dev-Sol'', ‘‘Tek yol devrim’’, ‘‘Komünistler Moskova'ya’’ gibi aşina olduğumuz sloganlar çıkmış. Sonuçta temizleye temizleye asıl hali ortaya çıkarılmış.
‘‘Tek yol devrim’’, yazılar kazındı...
Ama canlıların mutluluğu, refahı ve gelişimine yönelik devrimler kesintiye uğrayamaz, değilmi?
Paranın gözünü çıkardık
UFUKTA banka birleşmeleri, kapanmalar var. Belki hemen değil ama bir iki yıl içinde sektörde yabancı bankaların rekabetinin olacağı tahminleri yapılıyor. Deutsche Bank görüşmelere başladı bile...
Osmanlı Bankası Genel Müdürü Aclan Acar'la konuşurken, tüketici kredilerinindeki kampanyalardan da söz açtık. Aclan Bey, Türkiye'deki gelir dağılımı bozukluğundan söz ederek ‘‘Bugün bireysel kredi günü değil, akılcı olmak lazım’’ demişti.
Ve arkasından şu fıkrayı anlatmıştı:
İdris'le Temel iş umuduyla ABD'ye giderler. Barda karşılaştıkları bir Amerikalı'yla konuşurken iş aradıklarını söylerler. Amerikalı getirecekleri her Kızılderili başı için kendilerine 10 dolar vereceğini söyler. Bir iki üç derken azıcık para kazanmaya başlarlar. Daha fazla kazanmak isterler ve sorarlar: Haçan bu Kızılderililer en çok nerede bulunur da.
Neyse Colorado civarında çokça Kızılderili olduğu söylenir.
İdris ve Temel bir gece yarısı bölgeye varırlar, kam kurup uyurlar. Sabah gözlerini açkıtlarında etraflarında mızraklarını onlara doğru çevirmiş yüzlerce Kızılderili görürler.
İdris: Ula Temel paranın gözünü çıkardık. Baksana yüzlercesi var diye haykırır...
Acar, kıssadan hisse diyor ki size çevrilmiş okları dikkate almazsanız fırsat çok. Bizde ki de o hesap...
Paylaş