Paylaş
2000 Vizyonu'na tesettür
Göz hekimleri, en mükemmel vizyon için ‘‘20-20’’ tanımlamasını yaparlar. Bu sağ ve sol gözün, 20'de 20 yani tam gördüğü anlamını gelir. Emlak Bankası'nın da bir vizyonu var. Sinan Solok ve ekibinin hazırladığı ‘‘Vision 2000 Projesi’’. Bankacılıkta artık bireysel bankacılık işlemleri ön planda. Otomasyon faliyetleri giderek artıyor. Bankanın 2000 yılına ilişkin ana hedefleri arasında, kredili mevduat uygulaması, ATM ağının genişletilmesi, ATM'lerden yatırım fonu alımı satımı, telefon bankacılıgı, Internet hizmetleri de var. Emlak Bankası'nın yeni vizyonu çerçevesinde İstanbul, Ankara ve İzmir'in çeşitli semtlerine yerleştirilen elektronik panoları da bazılarınız görmüşsünüzdür. Hepsi 2000 yılına kaç gün, saat, dakika va saniye kaldığını gösteriyor. Buraya kadar tamam....
VİZYONA GÖLGE DÜŞTÜ
Ama Banka'nın 2000 yılı vizyonuna gölge düştü ne yazık ki... Göz hekimlerinin deyimiyle bu vizyonda ‘‘20-20’’ durumu oluştu. Yani bir göz mükemmel vizyona sahip, diğeri kör... Gören göz, iç barışa ulaşmış, Avrupa ile bütünleşmiş, çağdaş Türkiye'yi hedefliyor. Kör göz, Başbakan Mesut Yılmaz'ın deyimiyle ‘‘yarasalar’’ gibi ışıktan kaçıyor. Kendisi ve toplumu, karanlığa mahkum etmek istiyor. Nasıl mı? Geçen gün postadan bir zarf çıkana kadar Emlak Banka'sının projesini uzaktan izliyordum. Ama zarftaki dosya kapağı, müfettiş yardımcılığı sınav broşürü ve bankanın yayınladığı bir dergi beni oldukça şaşırttı. Bunlara iliştirilen bir notta, ‘‘Vizyon 2000 logosundaki atlete dikkat edin’’ diye yazıyordu. Dosya kapağında, 2000 yılı için kıran kırana süren yarışı stilize eden bir atlet resmi vardı. Vizyon 2000 yazısını tamamlayan. Yani bankanın reklam logosu. Doğal olarak derginin ve broşürün kapağında da öyle. Ufak ama çok önemli bir farkla...
TESETTÜRLÜ BROŞÜR
Tek tip kampanya logosu taşıyan dosya kapağındaki atlek çıplaktı... Fakat yarasa kafalar, bu sözde müstehcen görüntüyü buroşürde tesettüre sokmuşlar. Atlete şort giydirmişler. Dergi kapağında da başlığı tam atletin poposunun üstünden geçirerek ayıp örtmüşler! Bankanın Teftiş kurulu tarafından açılan sınav için basılan 10 bin kadar tesettürlü broşür, şubeler aracılığıyla adaylara dağıtılmış. Biraz soruşturdum, bu sansür kararına Refahyol Hükümeti'nin RP kanadına yaranmaya çalışan yarasa kafalar yol açmış. Tesettürlü atlet logosuyla terbiye edilen sınav da ANASOL-D Hükümeti dönemine denk gelmiş. 10 bin kişinin katıldığı sınav da 45 kişi başarılı olmuş... Çevresinde Atatürk'e hayranlığı ile tanınan, yakasından Atatür rozetinin eksik etmeyen Sinan Solok'un bu tesettürlü broşürden sanırım haberi olmadı. Türkiye*nin 21'inci yüzyıla, 2000 projesine gönül vermiş kadrolar mı taşıyacak, logodaki atletle şort giydiren müstehcen kafalar mı? Seçim bizim...
Bayar ateşten gömleği giydi
Özelleştirmede ateşten gömleği Uğur Bayar giydi... Başbakan Mesut Yılmaz, özelleştirme için siyasi kararlılığını yineledi, destek sözü verdi, Bayar da görevi kabul etti.
Uğur Bayar, bu genç yaşında, ekonominin en kritik birimine, Özelleştirme İdaresi'ne başkan oldu. Gerçi özelleştirmenin de, kurumun da yabancısı değil, ama işinin çok zor olduğu kesin. Başbakan Yılmaz'ın, "Biz arkandayız sen hızlı git" sözü, O'nu hem rahatlattı hem de cesaretlendirdi...
Bayar, özelleştirme uygulamalarının yıllardır istenilen ivmeyi kazanamamasının hangi yanlışlardan kaynaklandığını doğru tesbit ediyor: Özelleştirme, cari açıkları kapatacak bir araç değil. Siyasi iktidarların günü kurtarma mantığının bozduğu ekonomik dengeleri kuramaz.
Daha açıkçası Uğur Bayar kamu giderlerini artıran delikler kapatılmadıkça, kamu malı satmanın bir işe yaramadığının farkında. Üstelik elde satacak kamu malı kalmadığında ne yapılacak?
Oysa özelleştirme, ancak devletin bürokratik işletmeci mantığıyla zarar eden, politik nedenlerle arpalık haline gelen KİT'ler, gerçek sahibine yani halka geri verildiği zaman işe yarar.
Tabii bu süreçte, tekel yaratmamak, rekabeti korumak, sosyal güvenliği sağlamak, kaliteyi yükseltirken fiyatları düşürmek esastır. Özelleştirmenin ekonomik ve sosyal hayata getireceği faydaların halka anlatılabilmesi lazımdır...
BAŞLANANLAR BİTECEK
Uğur Bayar bu sene öncelikle ihalesi açılmış özelleştirmeleri tamamlamayı planlıyor. İhalesi iptal edilen Etibank için yeniden ihaleye çıkılacak. Petkim, Tüpraş, Petrol Ofisi gibi büyük özelleştirmeler ihale aşamasına gelecek. Telekom'un yüzde 5-10 gibi bir bölümünün satışı ise önümüzdeki yıla kalıyor. Burada zamanlama çok önemli. Başka ülkelerdeki Telekom'ların özelleştirme startlarıyla aynı döneme rastlamaması gerekiyor.
Bayar, özelleştirmelerde teminatları da yüksek tutma kararında. Vakit kaybetmemek ve gerçek alıcılara satış yapmak açısından.
Bu arada her sektörün SPK'sı veya Rekabet Kurulu diye adlandırabileceğimiz bir teknik kurul (Regulatory Body) oluşturulacak. Bayar'a göre böyle bir kurul özellikle stratejik sektörler olan petrol, enerji, telekominikasyon için gerekiyor. Bu anlamda ilk örnek Telekom'la verilecek. Amaç halkın korunması, fiyat mekanizmasının düzgün işlemesi.
GÖZÜ KARA
Ekonominin diğer tepe noktalarındaki bürokratlar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı için hep "yarı deli, gözü kara biri lazım" derler.
33 yaşındaki Uğur Bayar, dürüst, cesur, kararlı ve en önemlisi idealist. Zaten her babayiğidin harcı değil özelleştirmenin patronluğunu kabul etmek...
Umarım bu ateşten gömlek içinde diğer bazı bürokratlar gibi kavrulmaz...
Paylaş