Paylaş
BİR yandan Meclis'teki Süleyman Demirel oylamasını izliyor, bir yandan da kitap karıştırıyorum...
Gazeteci Hulûsi Turgut'un, ‘‘Demirel'in Dünyası’’ isimli kitabı.
Bir liderin doğuşunu, yükselişini anlatıyor... Gidişinin hikayesi de başka kitaplara konu olur.
‘‘Demirel'in Dünyası’’
Bu kitap, Namı-diğer Baba, Ispartalı Süleyman Sami Demirel'e geçmeden önce Ispartalı sadrazamlarla başlıyor.
Osmanlı-Türk tarihinde Isparta'dan tam 5 başbakan çıkmış.
Dördü Osmanlı İmparatorluğu döneminde ‘‘sadrazam’’ diye isimlendirilen başbakanlar. Kemankeş Ali Paşa, Halil Hamid Paşa, Seyid Ali Paşa ve Hüseyin Avni Paşa. İşte Ispartalı sadrazamlar bunlar. Ancak sonları kötü olmuş. Sadece birisi normal koşullarda vefat etmiş. Biri idam edilmiş, diğer ikisi ise katledilmiş.
Ispartalı ilk sadrazam Kemankeş Ali Paşa, Padişah IV. Murat zamanında bu göreve getiriliyor. İran Şahı'nın harekátını , Padişah'tan sakladığı gerekçesiyle 1624 yılında İstanbul'da öldürülüyor.
Halil Hamid Paşa, tıpkı Süleyman Demirel gibi hayata bürokrat olarak atılıyor. I. Abdülhamid döneminde 2 yıl sadrazamlık yapıyor. Çok önemli sorunlarla muhatap oluyor. Vilayetlerimiz için yabancıların beslediği emeller, yeniçeri ocağının bozulması, devletin mali durumunun zayıflığı Hamid Paşa'nın görevini güçleştiriyor. Hamid Paşa ciddi tasarrufa girişiyor Tarihe ‘‘çilekeş ve cesur’’ olarak geçen Hamid Paşa'nın icraatını ‘‘fazla’’ bulan Padişah I. Abdülhamid sadrazamı azlediyor, sürgüne gönderiyor. Bu arada rüşvet aldığı dedikoduları yayılıyor, ayrıca saltanata darbe yapacağı iddiaları ortaya atılıyor. Ve Bozcaada'da idam ediliyor...
Ispartalı sadrazamlar arasında hayatını kazasız belasız tamamlayan tek kişi ise Seyid Ali Paşa'nın düzenli bir iş hayatı olmuyor. Ordan oraya ordan oraya gönderiliyor, azlediliyor. Ömrünün son dönemini Maltepe'de geçiriyor. 1826 yılında vefat ediyor.
Isparta'nın Gelendost'undan olan Hüseyin Avni Paşa ise sarayda öldürülüyor. Harbiyeli Avni Paşa sadrazamlık makamından azledilince dördüncü kez serasker oluyor. Padişah Abdülaziz'in tahtan indirilip yerine V. Murat'ın geçirilmesini sağlıyor. 1876 yılında Abdülaziz taraftarı ‘‘Çerkez Hasan’’ isimli bir saldırgan Mithat Paşa'nın sarayına baskın düzenliyor. Şahsi meseleden dolayı Avni Paşa'yı öldürüyor.
Tarihimizdeki Ispartalı 5. başbakan ise Demirel'di. Cumhurbaşkanı olmak da kısmet oldu. Ama siyaset sahnesinin en ustası,kurnazı sayılan Demirel, bu son süreçte ustalığını gösteremedi! Öngöremedi... Bir babalık yapmak, paşa paşa oradan inmek varken, şansını kullanamadı. İşte anlamadığım siyaset sanatı. Başka kurtlar intikam aldı...
İşte şimdi bir Ispartalı yeni politikacı da, daha yüksek tepeleri gönlünden geçiriyor. Henüz zamanı var, çalışıyor. Ispartalıları izlemeye devam ediyoruz...
Ekonomi gençleşiyor, siyasi endeksten çıkıyor
ÜLKEMİZDE çok güzel gelişmeler oluyor. Bunları görmek, yaşamak insanı mutlandırıyor...
Ekonomi artık siyasete endeksli olmaktan çıkıyor. Hatta çıkmıştır diyebiliriz. Hep de böyle olmasını dileriz.
En son suni olarak yaşatılmaya çalışılan siyasi med cezire ekonomi pas vermedi... Eskiden böyle mi olurdu, hemen nem kapılırdı. (Bizim Borsa zaten 10-15 spekülatörün elinde olduğu için Borsa'yı zaten dikkate almıyorum.)
Görüştüğümüz işadamları, bankacılar bir süredir seslendiriyorlardı. Türkiye'deki ekonomik gelişmelerin artık daha az siyasete endeksli olmaya başladığını. Ekonomik programa inandıklarını, desteklediklerini. Böyle olduğu da görüldü. Kararlı bir ekonomi programı uygulanıyor. Hükümet modeli ne olursa olsun bu programın devam edeceğine inanıyor piyasalar. Velhasıl siyasetteki olumsuzluklar piyasalar üzerinde etkili olamamaya başlıyor.
Sadece ülkeyi yönetenlerce ve ekonomiye yön verenlerce artık denizin bittiğinin görülmesi etkisinden olmuyor bu. Ben önde gelen sektörlerde şirket yönetimlerinin gençleşmesinin de bu akılcı tavırda, yaklaşımda büyük payı olduğunu düşünüyorum.
Örneğin finans kesimi. İş Bankası, Yapı Kredi gibi büyük bankalar başta olmak üzere bankacılıkta yönetime gençler geliyor. En son Demirbank'ın 37 yaşındaki Genel Müdürü Hasan Akçakayalıoğlu ile uzun uzun sohbet ettik. İktisat Bankası'nda da öyle olmuştu. Bir genç ve işini iyi bilen, iyi yetişmiş genel müdür gidiyor o vasıflarda başka genç müdür geliyor. Giden tamamen ayrılmıyor yönetim kurulunda hizmete devam ediyor. Yönetim kurulları da gençleşiyor. Finans sektöründe yaş ortalaması neredeyse 30'a düşüyor.
ODTÜ mezunu bilgisayar mühendisi olan Hasan Akçakayalıoğlu Demirbank'ta yaş ortalamasının 29 olduğunu söylüyor. Tabii ki artıları sadece genç olmaları değil. Türkiye için vizyonları var. Bankacılıkta aktif kaliteye öncelik vermeleri var. Mevduata devlet garantisinin kalkması için, sistemde reform için çabaları var.
Meclis'te oylamanın yapıldığı saatlerde işadamlarıyla da konuşmuştum. Rutin işleriyle, yönetim kurulu toplantıları, randevularıyla meşguldüler.
Ez cümle iş dünyasını cumhurbaşkanının kim olacağı, hükümetin ne olacağı fazla ilgilendirmiyor. Siyasetteki gelişmelerin ekonomik programı değiştiremeyeceğine inanılıyor. Göstergeler de teyid ediyor...
Böyle taraftarlık olmaz
BENİM gibi çok taraftar var bu ülkede. Yani uluslararası başarılarda kendi takımı olsun olmasın, ezeli rakip takım da olsa onu canı gönülden destekleyen. Gerçekten mutlu olan, gururlanan.
Bazı Cimbom'lular geçen pazar günkü yazıma alınganlık gösterdiler. Haklılar. Cimbom tribününde Fenerli olmak diye yazmış bazı tatsız şeylerden söz etmiştim. Ama o yazının son paragrafı ilanların kurbanı olarak sayfada yer alamamış! Yazı şöyle bitiyordu: Cimbom’lular alınmasın, bizim Fenerliler de Beşiktaşlılar da diğer takımların bazı taraftarları da kendi tirübünlerindeki rakip taraftara böyle yapardı herhalde...Ne yapayım futbol takımı taraftarlığının bu boyutunu anlamakta güçlüğüm var.Taraftarlık bu olmamalı...
Önceki gece İngiliz Leeds United'in fanatik taraftarlarının tahrikiyle Taksim kan gölüne döndü. İki İngiliz pisi pisine öldü. Bu nasıl futbolseverlik, taraftarlıktır, akılım almıyor!
Fenerli olarak, Galatasaray'ın İstanbul'daki Avrupa kupası maçlarının çoğunu stadyumda Cimbom destekçisi olarak izledim. Cimbom deyince akla Fatih Terim geliyor. Niçin başka Fatih Terim'ler de çıkmasın. Fenerbahçe yaban ellerde teknik direktör arayacağına Turhan Sofuoğlu'na fırsat verse keşke...
Ahh bir de kalecimiz Rüşdü. Hep uzun top atmaktan vazgeçse. İnisiyatifini daha akıllıca kullansa. Onun uzun topları yüzünden oyun kurmak zorlaşıyor, bizde olacak top rakip oyuncuya geçiyor. Rüşdü bunu hep yapıyor...
Paylaş