Paylaş
Türk ekonomisinde her türlü teşvik taviz olarak algılandığı için amacından uzaklaşıyor.Örneğin, işçi çıkarmayacak kuruluşlara ucuz Eximbank kredisi açılması yönündeki anlamlı ve doğru karar, hükümet boşluğundan da yararlanılarak delinmek isteniyor...
Ekonomiden Sorumlu Bakan Işın Çelebi, Eximbank'a geçen hafta bir talimat göndererek, kredilerden, işçi çıkarmamayı taahhüt eden firmaların yararlandırılmasını istedi. Kutlanacak bir tavır sergiledi.
Uygulamada, takipte zorlukları olsa bile bu kararın arkasında durulmalı, gelecek hükümette bunu devam ettirmeli. Bu uyarıya ne gerek var derseniz... Hemen karşı lobi kuruldu ve kararın sulandırılması için baskılar başladı da ondan...
Eximbank'ın kredi için kapısına giden bazı büyük firmaların yöneticileri, ‘‘İşçi çıkarmayacağınızı taahhüt edin’’ talebine karşı direnişe geçti. Kapalı kapılar ardında, ‘‘Biz şu kadar işçi çıkarmak zorundayız. Kredi de kullanmak istiyoruz, buna bir çözüm bulun’’ türü ricalar gündeme geldi. Hatta büyük bir şirket, çıkaracağı işçi sayısının 1000'i bulacağını açık açık söyledi. Sadece banka ile temasla yetinmeyip en yüksek tepelere kadar çıkıldı. Talimatın geri alınması lobisi içinde TOBB da var...
Hem Eximbank hem Çalışma Bakanlığı bu işi sıkı tutmalı. Hatta kredi almak için krediyi aldıktan sonra işçi çıkarmayacağını taahhüt etmek yeterli olmamalı. Zaman önemli. Geriye dönük, örneğin geçen eylül-ekim ayından itibaren işçi çıkarmamış ve çıkarmayacağını taahhüt etmek gibi bir kriter getirilmeli. Yanı sıra işçiler, sendikalar duyarlı olmalı, Eximbank'ı uyarmalı... Eximbank'ta şu anda bekleyen kredi başvurusu 400 milyon doları aştı. Geçenlerde 8 trilyonluk bir kaynak aktarıldı bu bankaya. Bu Ocak ayında 35 trilyon lirayı bulacak. Ucuz kredi kullandırma önümüzdeki hafta başlayacak.Umarız doğru karardan, baskılar yüzünden geri adım atılmaz. Yeni oluşacak siyasi irade de bu kararı uygular.
Bu dedikodu nereden çıktı?
Ekonomik durgunluk yüzünden önce şirketler zora düştü. Ardından bankalar için rivayetler türedi... Mali sektörde tansiyon yükseldi. Artık, her istihbaratın para edeceği düşüncesiyle kulaklar büyüdü...
İşte bu gergin ortamda, orta boy bir bankanının yöneticisiyle ilgili çok çarpıcı bir iddia gündeme geldi. Rivayete göre bankacı ABD'ye kaçmıştı!
Tabi ki çoğu dedikodunun olduğu gibi bu balonun da aslı esası yoktu. Nitekim genç bankacı, planlandığı tarihte işinin başına döndü. Dedikodulara güldü, geçti.
Dedikodunun kaynağını araştırınca, perde arkasından çok ilginç bir öykü çıktı. Anlatılana göre, genç bankacı ABD'ye gitmeden önce bir TV kanalındaki reklamların son bölümünü iptal etti. Ardından yeni işe alınmış bir yöneticiyi kovdu... Sonra ABD'ye tedaviye gitti. Reklamı kesilen kanal yetkilisi ile işten çıkarılan yönetici, soluğu yine bankacılık sektörünün tanınmış bir isminin ofisinde aldılar...
Anlaşılan kıdemli bankacıyı, genç bankacının zaten kaçmak üzere olduğu konusunda ikna ettiler. Çünkü kıdemli bankacı, önemli bir futbol maçında, tribünde, herkesin duyacağı biçimde dedikodu yapmaktan kaçınmadı: ‘‘Banka batıyor, bankacı kaçıyor’’ iddiasını ortaya attı.
Bu dedikodu yıldırım hızıyla yayıldı. Hatta bazı yabancı bankacılar bile ilgili bankayı arayıp meselenin aslını öğrenmek zorunda kaldı.
Bu dedikoduyu özellikle isimsiz aktardık. Çünkü isimler değil kurumlar önemli.
Ve her bankacı, geleceğinin kamuoyunda yarattığı güvene bağlı olduğunu unutmamalı.
Koleksiyoncu değil meraklı
O kendini öyle tanımlıyor. Dün bir sergi açtı. Adı ‘‘Harf İnkılabı Sergisi.’’ Gazeteci-yazar bir büyüğümüz, Delta Ajans'ın sahibi Cüneyt E. Koryürek'in sergisi bu.
Harf devrimi üzerine bir kitap yazarken topladığı belgelerin bir kısmını, İstanbul'da Pimapen Kültürevi'nde sergiliyor. Sergi 10 Ocak'a kadar açık kalacak. 30 belge var. Eski gazeteler, alfabeler. Bir de yeni yazı ile antika bir daktilo makinesi.
Cüneyt Koryürek, olimpiyatlar ve atletizim üzerine gazetelere yazı yazıyor. Reklamcılık ve basın müşavirliği yapıyor. Olimpiyatları takip eden bir gazeteci olarak klasik ve modern olimpiyatların tarihçesini de kitaplaştırmıştı. Bu kitap Arçelik firması tarafından yayınlanmıştı. Aynı firma, Koryürek'in ‘‘Lider ve Liderlik’’ ile ‘‘Harf İnkilabı’’ kitaplarının da yayınını üstlendi.
Harf İnkilabı Sergisi'nden söz edince kitaptan bir anektodu aktarayım sizlere.
Latin harfleriyle hazırlanan Türk Alfabesi konusunda çalışan komisyon üyelerinden bir grup, 1 Ağustos 1928 günü Dolmabahçe Sarayı'nda Mustafa Kemal'in huzuruna çıkarlar. Ve çalışmalarını bitirdiklerini söylerler. Mustafa Kemal, komisyon üyesi Falih Rıfkı'ya sorar: ‘‘Yeni yazıyı uygulamak için ne düşündünüz?’’. Falih Rıfkı da biri 5 diğeri de 15 yıllık bir teklif olduğunu, iki yazıyı birarada öğretebileceklerini anlatır. Gazetelerde yeni yazıyı yarım sütundan başlayarak yavaş yavaş artırabileceklerini söyler. Atatürk de gazetelerde yarım sütun eski yarım sütun yeni yazı olursa herkesin eski yazıyı okuyacağını, arada bir savaş, buhran olduğunda bu işin yarım kalacağını anlatır. Yani Atatürk yeni yazının öğretilmesini öyle 15 yıl gibi bir süreye yaymaz, komisyon önerisini benimsemez ve arkadaşlarıyla Anadolu'yu karış karış gezerek yeni yazıyı tanıtır, öğretir.
Eğer Atatürk etrafındakileri dinleseydi biz hálá Arapça yazıyor olacaktık...
Sigaraya vız gelir!
Son zamanlarda pek çok sektörde kendini hissettiren ekonomik darboğaz, sigara üreticilerine uğramıyor bile... Philip Morris geçen akşam Koleksiyon Restorant'ta parti verdi. Ben gidemedim. Finans editörümüz Hayri Çetinkaya oradaydı. Hayri, Philip Morris Türkiye Genel Müdürü Kürşad Koçdağ ile sohbetini aktardı. Koçdağ, ekonomik durgunluğun kendi sektörlerini etkilemediğini belirtmiş. İki yıl süreyle Rusya Philip Morris'in Genel Müdürlüğü'nü yaptıktan sonra geçen eylül ayında Türkiye'ye gelen Koçdağ, Philip Morris'in Rusya'daki satışlarının da iyi gittiğini, fakat bu ülkede krizden sonra lüks filitreli sigaralar yerine daha ucuz sigaraları piyasaya sürdüklerini anlatmış. Türkiye'ye ilişkin darboğaz açısından özel bir sigara üretim planları yokmuş.
Şensoy erken emekli oldu
Melih Şensoy, sıkıldı, erken emekli oldu.
Belki de bu ortamda çok haklı... Eğer olanağın varsa golf oynamak, bahçeyle uğraşmak güzel olur. Hayatın iş dışındaki tadlarını doyasıya yaşamak... Yapı Kredi Menkul Yatırım A.Ş. Genel Müdürlüğü'nden ayrılan Melih Şensoy ile konuşamadım. ABD'ye tatile gitmiş. Antalya'ya yerleşmeyi düşünüyormuş. Daha önce Yapı Kredi Bankası'nda menkul kıymetlerden sorumlu olarak Genel Müdür Yardımcılığı yapan Şensoy, Yapı Kredi Menkul Yatırım A.Ş. kurulunca bu şirketin Genel Müdürlüğü'ne atanmıştı. Aynı zamanda murahhas azaydı.Şensoy'un kendi isteğiyle işten ayrılmasından sonra yerine kimler atandı diye merak ettim. Osman Berkmen'e sordum. Osman Bey, Yapı Kredi Menkul Yatırım A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Alkan'ın Genel Müdürlüğe atandığını, boşalan murahhas azalığa da Ali İhsan Karacan'ın getirildiğini söyledi.
Paylaş