Paylaş
Dün bir arkadaşım anlattı. Gözlerim yaşardı. Sizlerle de paylaşmak istedim.
Kız arkadaşının anne babası Değirmendere'de yaşıyorlarmış. Anne-baba İş Bankası'ndan 5 sene önce emekli olmuşlar. İş Bankası Değirmendere Şubesi'nden. Büyük deprem Değirmendere'yi de perişan etti biliyorsunuz. Depremden sonra İş Bankası emeklisi bu karı-kocanın iki çocuğu hemen Değirmendere'ye koşarlar. Kız İstanbul'da okumaktadır, oğlan Babaeski'de askerlik yapmaktadır. Evleri yıkılmış enrkaz altında kalan anne ve babalarını kurtarmaya çalışmaktadırlar. Depremin üçüncü günü enkaz başına bir bey gelir. Bu yıkılan evin filan kişiye mi ait olduğunu sorar. Evet yanıtını alınca ‘‘Yakınlarından birileri var mı?’’ diye sormaya devam eder. Çocuklar da ‘‘biz çocuklarıyız’’ derler. O kişi, ‘‘Ben İş Bankası'ndan geliyorum’’ der. Çocuklara her türlü ihtiyaçlarını İş Bankası'nın karşılayacağını söyler. Telefon ve adres verir. İlk etapta çocuklara 100 milyon lira verir. Enkaz başında kurtarma çalışmasındaki çocuklara yiyecek içecek alıp getirir.
İş Bankası emeklisi anne enkaz altından sağ kurtarılır ama baba maalesef ölmüştür. İş Bankası İstanbul Sosyal İşler Müdürlüğü'nden gelen kişi telefon ve adres vererek diğer yardımlar için uğramalarını ister. İş bankası bu çocukları arar. Depremzede ailenin çocuklarına ilk etapta 700 milyon lira faizsiz kredi açılır. Paranın geri ödemesi de vadeye bağlanmaz. Ne zaman öderlerse. Arkasından 1 milyar lira afet yardımı yapılır. 1 milyar 200 milyon lira da ‘‘miras yardımı’’ adı altında para verilir. Ayrıca iki çocuğa da baba-anne emekli maaşı bağlanır.Öğreniyorum ki İş Bankası deprem bölgelerinde çalışan ve emeklilerinin evlerine gitmiş. Yardımlarına bizzat enkaz başında başlamış.
Bravo İş Bankası, teşekkürler İş Bankası...
Bu bağlamda işçilerinin, çalışanlarının, tüm depremzelerin yardımına koşan kişi ve kuruluşlara tekrar teşekkür ediyoruz.
Ahh keşke hükümet de böyle olabilseydi.
Ömer Koç Osmanlıca çalışıyor
RAHMİ Koç'un oğullarından Ali ve Mustafa Koç'u tanırım. Fırsat buldukça Ali ile keyifli sohbetler yaparız. Ayrıca fanatik Fenerbahçeli olması dolayısıyla Ali Koç'a ayrı bir sempatim vardır.
Gelelim Ömer Koç'a. Pek ortalıkta olmuyor. Geride durmayı seviyor. 1996 yılından buyana Koç Holding'in Enerji Grubu Başkanı. Robert Kolej'den sonra Columbia ve George Town Üniversiteleri'nden mezun. İşletme eğitimli. 37 yaşındaki Ömer Koç'un Osmanlıca dersi aldığını duyunca merak ettim. Ömer Koç ABD'de olduğu için konuşamadım kendisiyle ama arkadaşlarından öğrendiğime göre Osmanlıca zaten biliyormuş. Ancak Osmanlıca el yazısı belgeleri daha rahat okuyabilmek, anlayabilmek için 6-7 aydır ders alıyormuş. Ders sanıyorum ofisinde veriliyor.
Ömer Koç'un entellektüelliği, arkadaşları arasında tartışma konusu bile yapılmıyor. Ömer Koç'un Osmanlı tarihine özel bir ilgisi varmış. Bu açıdan kitap ve belge kolleksiyonu dillere destan. Anadolu'yu dolaşan gezgincileri kitaplarını topluyormuş. İtalyan, Fransız, İngiliz. Şam'dan, Kahire'den kaynak kitaplar alıyormuş. Arkadaşları diyorlar ki, ‘‘O'nun yanında, ‘‘Ömer gerçek bir entellektüeldir. Onun yanında hata yapma şansınız yoktur. Yanlışı bilir...’’
Deprem fıkraları
Melekler heyecanla Allah'a koşarlar.
- Allahım, Japonya'da deprem olacak. Yardım edin lütfen...
Allah hiç istifini bozmaz;
- Heyecanlanmayın onlar depremin üstesinden gelir...
Bir zaman sonra melekler yine koşarlar Allah'ın yanına...
- Tanrım yardım edin ABD'de deprem oluyor!
Allah yine hiç oralı olmaz,
- Merak etmeyin canım onlar hallederler, bir şey olmaz
der.
Yine arardan zaman geçer bu kez melekler Allah'a Türkiye'de deprem olacağını söylerler.
Allah bunun üzerine
- Bu kez çok işim var anlaşılan. Onlar herşeyi bana havale ederler çünkü...
* * *
CENNET ve cehennemdekiler, iki tarafı birleştirebilmek için bir köprü yapmaya karar verirler. Plana göre herkes kendi tarafından köprüyü yapmaya başlayacak ve ortada buluşulacak. Cehennemdeki müteahhitler hemen kolları sıvar ve köprüyü inşaa etmeye başlarlar. Bir süre sonra, cennet ve cehennem arasında orta noktaya gelirler. Bir de bakarlar ki, cennet tarafında köprü için tek bir taş bile konmamış. Bunun üzerine cennetdekilere sorarlar:
- Biz köprünün üzerimize düşen bölümünü yaptık. Sizde neden hiç hareket yok?
Cennetdekiler cevap verir:
- Bu tarafta hiç müteahhit
yok ki...
Paylaş