Paylaş
Bankalar Yasası'nın Meclis'teki görüşmelerinin bittiği cuma günüydü. Meclis'te, Ankara'nın bu çok sıcak ve nemli havasında siyasilerden gelen esintiler hoşluklarla dolu.
Mesala Bakan Sadi Somuncuoğlu. Bakanlığının ilk günleri...
Bir gazeteci Somuncuoğlu'na, ‘‘TOKİ ve Emlakbank size bağlı’’ diye söze başlayınca, Somuncuoğlu defterine bakıyor, ‘‘Bana TOKİ değil, Toplu Konut İdaresi ve Emlakbank bağlı’’ diyor. Gazeteci Toplu Konut İdaresi'nin kısaltılmış biçimiyle yazılışını teleffuz ediyor. Somuncuoğlu anlamıyor...
DYP'li Kamer Genç sürekli Meclis kürsüsünde biliyorsunuz. Her konuşmasını da memleketi Tunceli'nin sorunlarına bağlamakla ünlü. Genç, Bankalar Yasası üzerine kürsüde konuşurken, ANAP'lı eski bakan İbrahim Gürdal laf atıyor. Genç, ‘‘Tamam tamam seni yine bakan yaparız’’ diyor. Bunun üzerine sataşma gerekçesiyle Gürdal söz istiyor. Önündeki elektronik mikrofonun açık olduğunun farkında değil Gürdal. Yanındaki ANAP'lı Cavit Kavak, ‘‘Bırak boşver konuşma’’ diyor Gürdal'a. Gürdal, ‘‘Mahsus yapıyorum, merak etme’’ karşılığını veriyor. Tüm bu lakaytlık Meclis TV'den canlı yayında!
Kulislerde bunlar anlatılıp gülünüyor.
Neyse bizim Meclis Büro'dan Saffet Korkmaz ile birlikteydik. Kamer Genç ile karşılaştık. Saffet, Kamer Bey'in, Fettullah Gülen kaseti üzerine görüşlerini sordu. Bu sohbetten sonra konu İngiliz Büyükelçiliği'ndeki resepsiyona geldi. O resepsiyonda, yanında FP Lideri Recai Kutan ve FP'li İsmail Kahraman varmış Genç'in. İçki içmesini eleştiren FP'lilere, Genç'in, ‘‘Bu İngilizler bizden zamanında çok avanta aldı. Siz de biraz için canım. Hem bedava. Biz de onların avantalarından yararlanalım’’ dediği bizim gazetede yer almıştı.
Kamer Genç gülerek anlatıyor. İngiliz Büyükelçisi bu haberi görünce Kamer Bey'e bir şişe viski göndermiş. Üzerinde de ‘‘Haraç’’ yazıyormuş. Güzel espri.
Keşke Kamer Bey, yine Tunceli'nin sorunlarından söz etseydi. Belki İngiliz Büyükelçisi daha büyük bir haraç gönderirdi!
Bürokraside süper üyelik kuyruğu
BANKALARIN gözetim ve denetiminden bir kurul sorumlu olacak biliyorsunuz. Peki bu kurul üyeliklerine kimler getirilecek? ‘Süper Kurul-Süper Üye’ diye nitelendirilen birime talep çok yüksek...
Kurul, bir başkan, bir ikinci başkan olmak üzere 7 üyeden oluşacak. Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, Türkiye Bankalar Birliği, DPT ve SPK tarafından önerilecek adaylar.
Bankalarla ilgili her türlü gözetime, denetime, zor durumdaki bankaların faaliyetlerini kısıtlamaya, Fon'a devretmeye yetkili olan kurulu yeni bir RTÜK olarak algılayanlar çoğunlukta.
TÜSİAD'ın Ankara'daki kokteylinde de konuşulan konulardan biri buydu. Bazı bürokrat ve siyasiler, ‘‘Türkiye'de mali sektör gibi riskli bir konuda her türlü etkiden arınmış 7 süper üye nerede?’’ diye dalga geçiyorlar. Bazı teknokratlar, ‘‘Yasayı istediğiniz gibi yazabilirsiniz. Önemli olan uygulama. Sanıyor musunuz ki, üyeler, hem siyasilerin, hem özel sektörün etkisinden sıyrılıp karar alabilecekler?’’ diye kuşkularını dile getiriyorlar.
Öncelikle kurula aday gösterecek ekonomi kurumlarının bağlı oldukları bakanlıklara sahip olan siyasi partilere şöyle bir bakış atılıyor. ANAP adaylarının ismi ortalıkta dolaşıyor bile. Eski bürokrat ve milletvekili Biltekin Özdemir mesala. Yanı sıra bu seçimlerde ANAP'tan aday olan ancak kazanamayan Maliye Bakanlığı eski Gelirler Genel Müdürü Nevzat Saygılıoğlu.
Ahalinin hali iyidir!
PADİŞAH, veziriyle sohbet ediyormuş. Bir yandan da muz yiyorlarmış. Parişahın aklına takılmış, vezire sormuş.
- Ahalinin hali nicedir, muz yiyebiliyorlar mıdır acaba? diye.
Vezir, ‘‘Ahalinin hali gayet iyidir sultanım’’ cevabını vermiş.
Padişah, ‘‘O halde muzu tanıyorlardır’’ demiş.
Vezir de ‘‘Tabii padişahım’’ diyerek muzunu yemeye devam etmiş.
Padiş, ‘‘Gel seninle 50 altınına iddiaya girelim. Sokaktan bir adam getir. Bakalım muzu tanıyacak mı’’ demiş.
Vezir, sokaktan bir adamı getirmiş. Erik, kiraz, elma derken muzu uzatmış. Adam yemiş. Padişah sormuş, ‘‘Bu yediğin neydi, bildin mi?’’ diye.
Adam, ‘‘Bilmezmiyim padişahım, şalgam’’ karşılığını vermiş.
Padişah, vezire seslenmiş;
‘‘50 değil 100 altın vereceksin. Bırak muzu, bunlar yer elmasını bile bilmiyor...’’
Şimdi zam dönemi. Kamu çalışanları da merakla bekliyor zam oranlarını. Bir politikacının anlattığı bu fıkradan sizleri mahrum etmek istemedim...
Masis ateş püskürüyor
KÜLTÜR Bakanlığı, koleksiyonculara eski eser toplama hakkını tekar verdi biliyorsunuz. Ama büyük tartışma yarattı.
Arkeologlar Derneği başta olmak üzere bazı kesimler, eski yönetmeliğin tekrar uygulamaya sokulmasına karşı çıkıyor. Kaçak kazı ve tarihi eser kaçakçılığının artacağını savunuyorlar. Koleksiyoncular da tersini.
Eskidji Müzayede Evi'nin sahibi Dikran Masis de aradı. Yönetmeliğe karşı çıkanlara ateş püskürüyor... Kültür Bakanı İstemihan Talay'a övgüler diziyor. Yönetmeliğe karşı çıkan arkeologları asli görevlerini yapmamakla, ‘‘ucuz amaçlı siyasi manevra yapmakla’’ suçluyor. ‘‘O hırsız gözüyle baktığınız koleksiyonerler olmasaydı birçok eseri denizlerden toplardınız. Eserlerin yurtdışına kaçırılmasına neden olan koleksiyonerler midir, yoksa sizlerin yasaklayıcı olan görüşleriniz sayesinde cirit atan kaçakçılar mı? Amerikan sigarasının ithalatının serbest bırakılmasından sonra sigara kaçakçısı kaldı mı?’’ diyor.
Dikran Bey, tarihi eser kaçakçılığı anlamında büyük göçün koleksiyonerliğin serbest bırakılmasından önce yaşandığını savunuyor.
Masis devam ediyor: ‘‘Koleksiyonerliğin yurtiçinde serbest bırakılmasıyla dış talebe bir de iç talep ekleniyor. Kazıyı yapan dışa satmaktansa önce iç piyasayı yokluyor. Ve mantıken tercih ediyor. Yurt içinde eseri satın alan kolleksiyoner eserin tescilini yaptırınca o eser artık Türkiye dışına çıkarılamaz. Çıkarılsa bile beynelmilel anlaşmalar gereği Türkiye'ye iade edilir.’’
Gama'dan ayrıldı
Sümerbank Genel Müdürlüğü'nü 1988-91 yılları arasında yürüten Ahmet Özerdim'i o dönemlerde tanımıştım. Özerdim, son olarak Gama Endüstri Şirketi Dış İlişkiler Koordinatörlüğünü yürütüyordu. Duyduğuma göre kısa süre önce görevinden ayrılmış.
Baraj, enerji, taahhüt işleri ağırlıklı çalışan Gama, sanayii sektörüne geçmeyi planlamıştı. Özerdim, Gama'nın sanayii projeleriyle ilgileniyordu. Gama firmasının káğıt fabrikası kurma projesi vardı.
Ancak Türkiye'deki ekonomik durgunluk-sıkıntı dolayısıyla Gama, sanayii projelerini ertelemiş. Birçok firma, kriz döneminde risk almaktan kaçınıyor, sağlam basmak istiyor.
Özerdim de herhalde, aktif olamayacağını düşünerek Gama'dan ayrıldı. Reel ekonomiye inanan Özerdim, bakılım şimdi hangi grupta çalışacak...
Paylaş