Paylaş
Sosyal güvenlikle ilgili pazarlık sürüyor, işçiler ‘‘mezarda emeklilik istemeyiz’’ diye direniyor. Ama emeklilik yaşı aynı kalsa da yeterli sağlık hizmeti alamadıkları için mezara gitme tehlikesi pek tartışılmıyor...
Evet, sözü SSK hastanelerine getirmek istiyoruz.
Allah şifa versin ama bakıyoruz SSK hastanelerinde kanser, böbrek, by-pass gibi pahalı tedavi gerektiren hastalıklar nedeniyle hizmet alanların pek çoğu eski ve yıllarca prim ödeyen SSK'lı değil.
SSK hastanelerinin tedavi ettiği kanser hastalarının yüzde 90'ı, böbrek hastalarının yüzde 86'sı, kalp hastalarının yüzde 80'i hastanelere başvurmadan çok kısa süre önce SSK'lı olmuşlar.
Oysa SSK'ya yıllarca prim ödediği halde torpil bulamadığı, usulsüzlüklere başvurmadığı için tedavi göremeyen binlerce hasta da var. Milyarları bulan tedavi masrafını ödeyemeyenler var. Siyasiler, beceriksiz bürokratlar, heba edilen milyarlarca dolar SSK'yı bugünkü batağa sürükledi.
O yüzden kestirmeden soruyoruz: SSK hastaneleri ne olacak?
SSK'nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmalar çerçevesinde bu sağlık birimlerinin özerkleştirilmesi düşünülüyor. Tasarı yılbaşına kadar tamamlanmış olacak.
SSK'ya bağlı (120 tanesi hastane olmak üzere) 527 sağlık ünitesi var. Bu sağlık birimlerine kısa süre önce Sağlık Bakanlığı talip oldu, ‘‘Bize devredin biz işletelim’’ diye. Ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı teklifi kabul etmedi. Çalışma Bakanlığı'nın şu anki görüşü SSK sağlık ünitelerini ayrı bir şirket çatısı altında toplamak. Yönetimlerini profesyonellere vermek.
ÜRETMEK YERİNE ALMAK
Anladığım kadarıyla bakanlık, sağlık hizmeti üretmek yerine hizmeti hem kamudan hem özel sektörden satın alma yanlısı.
Bakan Yaşar Okuyan'a sorduk, şu yanıtı aldık:
‘‘Çeşitli alternatifler üzerinde çalışıyoruz. Henüz netleşmedi. Dünyanın hiçbir yerinde sigorta hizmetleri sağlıkla iç içe değil. Hastanelerimizi özelleştirmeyi kesinlikle düşünmüyoruz. Ama ayrı bir işletme olarak düzenlemek olabilir. Sağlık hizmetini devlet hastaneleri ve özel hastanelerden satın alacağız. SSK kurumlarını tek çatı altında toplayarak da sağlık hizmeti fiyatını tek standarta getireceğiz. Hizmetin fiyatı Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SSK'lılar için aynı olacak ki SSK'lılar horlanmaktan kurtulsun’’.
Tabii SSK hastanelerinde müthiş bir kadro ve yatırım sorunu da var. Örneğin İstanbul'da son 20 yılda yatak sayısı yüzde 2 artabilmiş. Buna mukabil SSK'ya muhatap olan nüfustaki artış yüzde 70'leri aşmış...
SSK hastanelerinin özerkleştirilmesi, ayrı bir şirket çatısı altında toplanmasının faydası büyük olur mu bilemiyorum.
TÜGİAD:
Kayıtsız
ekonominin
zaferi
MALİ Milad'ın ertelenmesi, vergi reformunda geri adımlar atılması alkışlarla karşılandı. Ama hatırlıyorsunuz ‘Mali Milad’ konusu ilk gündeme getirildiğinde, vergi reformu taslağı kamuoyuna sunulduğunda da aynı türden destek alkışları duyulmuştu.
Yani iş dünyası ekonominin kayıt altına alınmasına da sevindi...
Kayıttan kurtulduğuna da bayram etti...
Demek ki başına geleni arada bir yerde anladı.
‘‘Kayıt dışı ekonomi’’ konusunda tavrını değiştirmeyen sayılı işadamlarından birisi TÜGİAD Başkanı Hamdi Akın oldu.
Akfen'in patronu Hamdi Akın net konuştu: ‘‘ Kararların düzeltilmek zorunda kalınması şüphesiz kayıtsız ekonominin zaferidir’’
Hem de ne zafer...
Akın'a göre, ‘‘Kayıt içersindeki sivil toplum örgütlerinin en büyüğünden en küçüğüne ve işadamları derneklerinin tamamına havlu attıran bu müthiş mali gücü Türkiye artık görmemezlikten gelemez.’’
Tamamen katılıyoruz: Kayıt dışı ekonomi hükmen galiptir.
Ne kadar çok danışman varmış
GEÇEN haftaki yazılarımızdan birinde kamudaki danışman kodrolardan söz etmiştik. Bakan danışmanlarından...
Danışman enflasyonu var demekle hata etmemişiz. Her bir bakanlıkta ortalama 25-30 danışman kadrosu varmış. Başbakanlık'taki müşavir kadrosu ise bir bürokrata göre 230, bir başka bürokratın verdiği bilgiye göre ise 280. Enflasyon ne kelime hiperenflasyon var da haberimiz yok...
Kamuda görevden alınanlar eşdeğer başka bir göreve atanmadılarsa genelde müşavir kadrosuna alınırlar. Yanı sıra siyasiler tanıdıklarını müşavir adı altında bu kadrolara doldururlar. Genelde bakanlar da işe başladıklarında kendi kadroları doluysa ya sözleşmeli personel olarak veya başka bir kamu kurumunda boş bir kadroya yerleştirerek kendilerine danışman alırlar. Bunun kamudaki terimi de ‘‘görevlendirmedir.’’
Bu danışmanlar genellikle tanıdıklar olur. Kadrolar da şiştikçe şişer. Kendi getirdikleri, çalıştıkları danışmanlar dışında, bakanlar, bünyelerindeki müşavirlerin yüzünü dahi görmemiş olurlar çoğunlukla.
Söz konusu ilk yazımızda Bakan Yaşar Okuyan'ın da ayağının tozuyla hemen 10 danışman istihdam ettiğini duyurmuştuk. Okuyan, bakanlığında 30 danışman kadrosunu dolu bulduğunu söylüyor. 6 danışmanla çalıştığını, sadece özel kalem müdürünü değiştirdiğini anlatıyor.
Biliyorsunuz müşavir kodroları açısından sınır yok. Bakan istediği kadar danışman alabiliyor. Artık bir sınır getirilsin diyoruz. Hizmeti olanlara sözümüz yok. İtirazımız sadece maaş almak için bankaya uğrayanlara ve onlara bu olanakları tanıyanlara...
Paylaş