Oya Berberoğlu: ‘Götürücü’ değilim beni diğerleriyle karıştırmayın

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

GEÇEN hafta bir vesileyle Cavit Çağlar aramıştı. Ben de hazır konuşuyorken el konulan bankalar konusunu açtım. Eski bakanlardan işadamı Cavit Çağlar'ın bankası Interbank'a da devlet el koymuştu.

Süleyman Demirel'in manevi oğlu Cavit Çağlar; Murat Demirel, siyaset, Süleyman Demirel'le ilgili sorularıma cevap vermek istemedi. ‘‘Ne geldiyse siyasetten başıma geldi’’ demekten gayrı.

Çağlar bir anlamda içini boşalttı. Bakın özetle neler diyor:

- Üçkáğıtçı, götürücü gibi tabirlerle Fon'daki 8 bankayla anılmak beni rahatsız ediyor. Benim şartarım ayrı. Ben bankadan bir şey almadım, banka benden aldı. El konulan bankalar bakımından beni diğerleriyle karıştırmayın. Bizim bankaya eski yasayla diğer 5 bankaya yeni yasayla el kondu. Ben Interbank'ta kefaletimden ötürü sorumluyum. Bakın 20 ay geçti Allaha şükür Interbank'ta kötü bir şey yaptığımız görülmedi. Rakamlar tıkır tıkır tutuyor. Bizim sıkıntımız likidide sıkıntısıydı. Interbank işinden şerefimle namusumla çıkacağım göreceksiniz. 400 milyon dolar civarında ana para borcumuz var. Ödeme planı hazırlıyoruz. Banka benden alınalı 20 ay olmuş. 7 ocak 1999'a kadarki zararı beni ilgilendiriyor. Tüm attığım imzaların da arkasındayım. Ben cezalık bir şey yapmadım. İnsan kendi bankasını fabrikasını yanlış bir şeye sevkeder mi? Mal benim niye dolandırayım. Soyguncu, dolandırıcı gibi başkalarıyla karıştırılmam beni kahretti. Ben bankaya 184 milyon dolar sermaye koymuşum. Ben Interbank'ı değil Onterbank beni götürdü...

- Malımızı mülkümüzü verip bu işi bitireceğim. Fon’da ilk anlaşan adam ben olacağım. Bu sene işi bitiririz. Bütün herşeyi satacağım.

Şu anda bizim 4-5 milyar dolarlık mal varlığımız var. Borcum servetimin yüzde 10'u. Mühim olan ben moralimi kaybetmedim fabrikaları çalıştırıyorum. 22 aydır bir lira kredi kullanmadım. Bir tek işçi çıkarmadım. Gaz, elektrik, sigorta pirimi bir kenara her ay 4 trilyon işçilik ödüyoruz. Yangındasın öyle dayak atıyorlar ki. Ne yapcağımızı şaşırdık.

Benim suçum 15 bin kişiye iş vermek, yatırım yapmak mı? Ben malı nereye götürdüm. Devlete bir kuruş borcum yok.

- Ben de insanım. Kırılan onurumu gururu mu, müteşebbis ruhumu kim geri verecek. Nerede artık. Eskiden uykusuz gecelerimiz oluyordu, yeni yatırım diye düşünüyorduk. Ben bu fabrikalarımı batırmadım. İşçimizle ayaktayız.

-Beni küstürerek ne kazandın.. Bir gün devlet hatırımızı sormadı sen ne yapıyorsun nasıl bu insanlara bakıyorsun diye. Yabancılara bedava arazi veriyorlar öyle değil mi?

Artık kimseye kırgın bile değilim. 50 tane daha Cavit Çağlar gibi adam yetiştirebiliyor musun. Böyle müteşebbis bul bakalım!...

Enflasyon Haftası

MERKEZ Bankası'nın, IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin verdiği kitapçığı Türkçe'ye çevirterek ilköğretim çağındaki çocuklara dağıtacağını duyurmuştuk.

Enflasyonla mücadele bilincinin çocuklara aşılanması, enflasyondan korunmak için neler yapılması gerektiğini anlatıyordu. Enflasyon ülke ve toplum üzerindeki tahribatı, enflasyonsuz bir ülkede yaşamanın güzelliğine yer veriliyordu. Enflasyonla mücadelenin bir seferberlik ruhuyla olmasına inandığımız için kitapçığı aylar önce detaylı yazdık. Geçenlerde de okullar açıldı hálá kitapçık niye dağıtılmadı diye sormuştuk.

Merkez Bankası Genel Sekreter Yardımcısı Feridun Uğurlu aradı. Enflasyon Canavarı Evine Dönüyor adlı kitapçığı geçen temmuz ayında vallilikler kanalıyla gönderdiklerini söyledi. 5 milyon adet bastırmışlar.

Okulların açılma telaşı, bazı okullarda öğretmen yokluğundan derslerin henüz başlayamaması gibi nedenlerle kitapçık öğrencilere dağıtılamadı herhalde. Üç beş okulda dağıtılmış olabilir. Neyse valiliklerin ve okul müdürlüklerinin hassasiyet gösterip bu işi tamamına erdirmesi lazım.

Bir de önerim var. Enflasyon Haftası ilan edilsin diyorum. Anlamlı konularda çeşitli haftalar oluyor ülkemizde. En önemli sorun için de hafta ilan edilmeli. Ben enflasyonla mücade için ne yaptım sorusunu öncelikle ülkeyi yönetenler kendilerine daha ciddi sorarlar umarız.

Senin yeğen benim yeğen

DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in nedir bu yeğenlerinden çektiği!

Dedikten sonra bir anektod anlatayım. Gündem yeğen olunca aklıma geldi de...

Süleyman Demirel henüz Cumhurbaşkanı. Köşk'teki son yılı. Bitlis'e gidiyorlar. Uçakta yanında ANAP'lı Devlet Bakanı Bitlisli Edip Safder Gaydalı ile ANAP'lı eski bakanlardan Kamran İnan var. İnan, Gaydalı'nın amcası.

Dikkatinizi çekmiştir soyadları farklı. Aile içindeki anlaşmazlıklar nedeniyle farklı soyadı alınmış. İnan ve Gaydalı’nın araları çok bozuktu. Hatta Gaydalı, amcasının yüzünden ANAP'tan ayrılıp DYP'den aday olmuş seçilmiş, sonra tekrar ANAP'a geçmişti. Son seçimde de Gaydalı, İnan'ı Bitlis'ten aday yaptırmadı, Kamran Bey Van'dan mellitvekili seçildi. Edip Safder Gaydalı, bu Hükümet'te bakan olduktan sonra gitti amcası Kamran İnan'ın elini öptü, aile yemekleri yendi, barıştılar..

Kısa hatırlatmadan sonra tekrar uçak yolculuğuna dönelim. Bitlis'e giderken Demirel, İnan ve Gaydalı sohbet ediyorlar. Edip Bey köyleri Gaydalı'da ev yaptırıyor. Yapım işi uzun sürüyor. Ama ev çok güzel.

Kamran Bey, Demirel'e, Gaydalı'nın yaptırdığı evden, güzelliğinden söz ediyor. Ve diyor ki ; ‘‘Bizim yeğen bazen iyi işler de yapıyor.’’

Demirel de şunu söylüyor: ‘‘Benim yeğenler hiçbir zaman iyi bir şey yapmıyorlar...’’

Demirel burada üzelerek bu sözleri söylemiştir sanırım. İroni yapacak değil ya.

Yeğenleri 1. Yahya ve 2. Yahya'nın kötü işler yaptığı malum. Biri yani Yahya Demirel hayali ihracattan yargılandı. Diğeri Yahya Murat Demirel ise ‘çete oluşturarak banka soymaktan’ yargılanacak.

Yeğenlerinin iyi işler yapmadığını bilen amca niye engel olmamış? Bazı işlerde yardım etmemiş mi? Yoksa yeğenler sadece nüfuz suistimliyle mi bu kadar becerikli (!), fütursuz, yüzsüz, cesur olabilmişler. Ne dersiniz? Birçok vesileyle yazdığımız gibi ne ‘‘Balık baştan kokar’’ ne de ‘‘Kendi düşen ağlamaz’’ atasözlerini artık anımsatmıyor, yorumu sizlere bırakıyorum...

İşte bakış bu

GEÇEN hafta Kurtköy Sabiha Gökçen Havalanı yatırımını ele almıştık. İki yılda bitirildi. Şimdiye kadar devlet 400 milyon dolar harcadı.29 Ekim'de açılıyor.

Biz bu yatırımın plansızlığından, harcanan paranın geri dönüşünün zorluğundan söz etmiş, daha hiçbir uçak şirketiyle bağlantı kuralamadığını yazmış, ‘‘Bu havaalanında sinekler mi uçacak’’ demiştik.

Kurköy Havaalanı yatırımı için çok çaba gösteren ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, iddiaya göre ‘‘kandırıldım’’ diyormuş. Şimdi bunun memlekete bir faydası var mı?

İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali yapımı özel sektöre verildi. Tamamlandı, işletmeye açıldı. 2005 yılına kadar işletecekler. İşte bu terminalin yapımına başlandığı sırlarda Kurtköy Havalimanı'nın ihalesi yapıldı temeli atıldı. O sırada İstanbul Atatürk Havalimanı ihalesini kazanan firmaların sahipleri o dönemde Başbakan olan Mesut Yılmaz'a diyorlar ki: ‘‘Efendim Kurköy'de de bir havaalanı yaptırıyorsunuz. Biz de biliyorsunuz Atatürk Havalimanı Dış Hatlar terminali'ni yapıyoruz. İki havaalanı. Bizim durumumuz sakata düşmez mi? ’’

Yılmaz'ın yanıtına bakarmısınız: ‘‘Siz işinize bakın, canınızı sıkmayın. Sizin işletme süreniz dolana kadar Kurtköy Havaalanı bitmez!’

İşte mantalite bu...

Gemisini kurtaran kaptan... Benden sonra tufan..

Yazıklar olsun...

Yazarın Tüm Yazıları