Oya Berberoğlu: Gaz yapmayan süt nasıl uçtu

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Rekabetin tatlı ve acı yanları vardır...

Bir proje hazırlarsınız, ama siz daha ürünü piyasaya sunmadan, rakip veya değil başka bir firma sizden önce benzer bir proje ve ürünle piyasaya giriverir... Kahrolursunuz.. Veya formülünüz, fikriniz çalınabilir...

İş dünyasında bu açıdan yaratıcılık, zamanlama ve kalite üçgeninde yararlı bir çekişme vardır...

Yenilerde yaşanan bir süt hikayesi anlatacağım sizlere.

Yaşar Grubu, yeni ürünü Pınar Biodenge Ailesi'ni kısa süre önce piyasaya sundu.

Biodenge Ailesi'nde, daha çok kalsiyum içeren süt, prebiyotik yoğurt ve gaz yapmayan laktozsuz süt var...

Türkiye'nin önde gelen bisküvi markası Ülker de süt sektörüne girmişti. İçim markalı sütleri piyasaya verdi. İçim Süt serisi içinde de gaz yapmayan laktozsuz süt bulunuyor.

Yaşar Grubu'na ait Pınar'ın, acaba Ülker'in projesinden mi yola çıkarak bu ürünü piyasaya sunduğu merak konusu olmuş.

Oysa Pınar, 1986 yılında Türkiye'de ilk gaz yapmayan süt projesini hazırlamış ve Sağlık Bakanlığı'ndan izin almış. Ama pazarda ilgi görmez düşüncesiyle o gün için projeyi rafa kaldırmış...

Fakat ilginç bir ayrıntı varmış. O dönemde Pınar'ın genel müdür yardımcısı olan kişi, bugün Ülker'de ve İçim Süt projesinin başındaymış. Pınar'dan sonra Nestle'ye oradan da Ülker'e transfer olan yönetici, Pınar'ın projesini böylece Pınar'dan önce Ülker adına hayata geçirmiş...

İşte rekabetin cilveleri... Zamanlama becerisinin, öngörüsünün tartışmasız önemi...

CHP fıkrası

BAŞKENT kulisleri kaynıyor...

Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel'in adı, Başbakan Başdanışmanlığı için geçiyor.

Eski bürokrat yeni milletvekili DSP'li Ertuğrul Kumcuoğlu'nun da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı olacağı söyleniyor.

Gelelim kulislerde CHP için anlatılan fıkraya:

Temel, hemşerisini ziyaret için Teksas'a gidiyor.

Havaalanının büyüklüğü karşısında şaşıran Temel'e arkadaşı;

- Oğlum burası Teksas, burada her şey büyüktür,

diyor.

Taksi istiyorlar...

Limuzin geliyor...

Temel Limuzin ile arkadaşının çiftliğine gidiyor. Çiftlik sınırları içinden eve gitmek de bayağı yol alıyor. Şaşkınlığı süren Temel'e arkadaşı;

- Burası Teksas, burada her şey büyük,

demeye devam ediyor. Yemeğe oturuyorlar keza yemek masası da öyle. Temel tuvalete gitmek istiyor. Arkadaşı sağdan üçüncü kapı diyor. Temel yanlışlıkla sola gidiyor, üçüncü kapıyı açıyor ve havuza düşüyor. Temel haykırıyor:

- Sakın kimse sifonu çekmesin!

Van Canavarı'nın mucidi ve turizm

SON günlerde turizm sektörünün temsilcileri sık sık biraraya gelerek sıkıntıdaki sektöre çözüm arıyorlar.

Turizmciler, Türkiye'nin insan hakları ve demokrasisinin sorgulanmasından bıktıklarını vurgulayıp, gerekli açılımların bir an önce yapılmasını istiyorlar. Geçenlerde bir turizm toplantısına katılan ekonomi servisimizden Faruk Eskioğlu anlatınca sizlere aktarmadan edemedim.

Bir gerçek daha ortaya çıktı!

Turizm Bakanlığı eski Müsteşarı Doç. Dr. Korel Göymen itiraf etmiş... Göymen, ‘Van Gölü Canavarı’ buluşunun kendisi ve Van Valisi'nin işi olduğunu açıklamış. Turist çekmek için böyle buluşlara gidilebileceğini vurgulamış.

Bu tür buluşları yadsımıyorum. Katkısı olduğu muhakkak. Van Gölü Canavarı örneğinde gördük... Yöreye turist geldi...

Turizm çok yönlü bir iş. Ülkenin tanıtım stratejisini belirlemeden, bunda bütünlük sağlamadan, yelpazeyi genişletmeden çözümler hep yüzeysel kalmaya mahkum... Bir şey daha, zora düşülünce kurtar bizi devlet baba mantığını turizm yatırımcıları da terketsin artık...

Korel Bey bunları çok iyi bilir. Kendisinden derde deva başka buluşlar bekliyoruz...

Durum raporu

HER yeni hükümet öncesi olduğu gibi ekonomi bürokratları Türkiye'nin durumunu rapor ettiler. Yeni hükümete sunacaklar...

Bu raporlar Devlet Planlama Teşkilatı (DTP) tarafından hazırlanır. Hazine, Maliye, Merkez Bankası gibi diğer ekonomi birimlerinin katkılarıyla. DPT toparlamayı yapar. Son sözü söyler. Yıllardır da hep yapısal reformlar olmadan kritik durumdan çıkılamayacağı anlatılır.

Durum raporunu hazırlayan bürokratlardan bazılarıyla konuştum. Merkez, sağ ve sol partilerden oluşan koalisyon hükümetinin kurulmuş olmasından memnunlar. Güçlü icraat yapılabileceği umudunu taşıyorlar. Ekonomide kritik noktadan tek çıkış yolunun; bir an önce gerekli ekonomik reformların gerçekleştirilip, IMF ile iyi bir mali desteği içeren stand-by anlaşmasının yapılabilmesinde görüyorlar.

Bu arada söz konusu rapora atıfta bulunularak, vergi artışları olacağına ilişkin haberler yayılmıştı.

Maliye Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkiliyle de görüştüm.Yetkili, ‘‘ Şu anda ekonomide durgunluk varken KDV oran artışı uygun olmaz. Vergi önlemlerini düşünmeden, oran artışına gitmeden önce, harcama reformunun yapılması gerekir’’ diyor.

Kim kimi fırçalıyor

ESKİ yıllarda kamunun önemli birimlerinden birinde bir genel müdür, bir de genel müdür yardımcısı vardı. Her sabah evlerinden Renault marka siyah bir araba ikisini alır, işyerlerine getirirdi.

İki üst düzey bürokrat arkadaşın yol boyunca aralarındaki diyalog, makam şoförünün dikkatini çekerdi. Çünkü genel müdür yardımcısı konumunda olan kişi, hep genel müdürü tatlı tatlı fırçalıyordu... ‘‘Başbakandan, bizim bakandan ne çekiniyorsun canım. Açık açık söyle, olmaz de, doğru değil de. Ben nasıl söylüyorsam sen de söyle...’’ gibi.

O sessiz, kibar genel müdür, DSP Hükümeti'nde, ondan önceki ANASOL-D Hükümeti'nde de çok önemli bir bakan oldu sonra. Bürokraside yardımcılığını yapmış olan ve onu hep tatlı tatlı fırçalayan arkadaşı da çok önemli bir ekonomik birimin başına getirilmişti. Kısa süre öncesi de istifa ederek ayrıldı. Genel müdürlükten bakanlığa gelen kişi, şimdiki DSP-MHP-ANAP Hükümeti'nin de bakanı. Kamudaki görevinden istifa eden arkadaşı ise büyük bir özel sektör kuruluşunda...

Acaba diyorum bu iki dost, Bakan ve üst düzey bürokrat olarak çalıştıkları dönemde kim kimi fırçalıyordu?



Yazarın Tüm Yazıları