Oya Berberoğlu: Evcil'i yakalatan 250 bin dolar ödül

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Bursalı Zeytin Kralı işadamı Erol Evcil'in hapse düşmesiyle sonuçlanan süreç geçen yıl 250 bin dolarlık bir ödül teklifiyle başlamış.

Anlatılanlara göre, geçen ekim ayında ortaya çıkan esrarengiz bir muhbir, ‘‘Nesim Malki cinayetini aydınlatabileceği’’ vaadinde bulunuyor. Ancak, karşılığında can güvenliği ve 250 bin dolar ödül istiyor.

İlk kez bu tür bir pazarlıkla karşı karşıya kalan resmi makamlar şaşırıp kalıyor. Çünkü isteseler de bu parayı verebilecekleri resmi bir kaynak yok. Ne oluyorsa oluyor işte tam o sırada tanınmış bir işadamı devreye giriyor. Bu çok ünlü işadamı, ‘‘Parayı ben öderim, yeter ki muhbir konuşsun, cinayet aydınlatılsın’’ önerisinde bulunuyor...

İşadamının teklifi Ankara'ya bildiriliyor.

Başbakanlık değerlendirmesinde paranın ödenmesinde herhangi bir sakınca görülmüyor.

Muhbirle temasa geçiliyor, paranın ödeneceği bildiriliyor.

Muhbir, bildiklerini anlatıyor, sonra da sürpriz bir jestte bulunuyor:

- Ben devlete güveniyorum. Parayı söylediklerim doğru çıktığında alırım.

İşadamının emanete alınan parası geri ödeniyor, operasyonlara başlanıyor.

Sonuçta Evcil yakalandı. Malki cinayeti aydınlatılıyor...

Şimdi kafama bir soru takıldı.

Öyküsünü aktardığımız işadamı neden Malki cinayetinin aydınlatılması konusunda bu kadar hevesli ve fedakár davrandı?

Ben bu adama hayranım

GSD Holding yüzde 5.8'lik hissesini halka açtı. Finansman sıkıntısı içindeydi. Bu arzdan 2 trilyon lira sağladı.

İşadamı ve politikacı Turgut Yılmaz (ANAP MKYK üyesi) ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın kardeşi. Kendi partisine yönelik de açık sivri eleştirileriyle tanınıyor.

Turgut Yılmaz, GSD Holding'in kurucularından, aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı. Geçen gece, daveti üzerine, GSD Holding'in halka arzı dolayısıyla düzenlenen toplantıya gittik. Maliye eski Bakanı Zekeriye Temizel de gelmişti.

Turgut Yılmaz'la da ayak üstü eski günleri yad ediyorduk. Bir ara Turgut Bey, ‘‘Dikkatini çekti mi? Politikacı, bakan olarak sadece Zekeriya Temizel'i davet ettim’’ diyerek Zekeriya Bey'e olan sevgisini dile getirdi. Turgut Yılmaz, ‘‘İstanbul Defterdarlığı döneminden tanıyorum. Bu adama hayranım’’ diye devam etti. Ben de ‘‘Partiniz de Bankalar Üst Kurulu Başkanlığı'na aman Temizel gelmesin diye çaba gösteriyor. Mesut Bey de istemiyormuş. Siz etkili olamıyor musunuz?’’ diye sordum. ‘‘Orası politik bir yer!’’ diyerek basın toplantısını başlatmak için uzaklaştı! Yanıt vermek istemedi...

O toplantıdaki konuşmasına da Yılmaz, Temizel sevgisiyle, saygısıyla başladı: ‘‘İstanbul Defterdarlığı'ndan beri ihracatçıların yanında olan, haksız kazançlara karşı mücadele eden Sayın Bakanım...’’

Zekeriya Temizel yine GSD'nin kurucularından ve ilk Genel Müdürü Önol Akalın'ın Mülkiye'den arkadaşı. Hem Yılmaz, hem Akalın davet edince kırmayıp geldi anlaşılan.

İMKB Başkanı Osman Birsen de gelmişti. O halka arz için düzenlenen törene özellikle Sermaye Piyasası Başkanı (SPK) Muhsin Mengütürk'ün katılması benim gibi birçok kişi tarafından yadırgandı. Her ne kadar Mengütürk ‘‘Yılın ilk halka arzıydı, piyasalara moral olsun, iki şirketin daha halka arz törenine katılacağım’’ gibi sözlerle kılıf hazırlasa da halka arz toplantılarına katılması doğru değil. Bu firmaların halka açılmasına onay veren denetleyen bir kamu kurumunun başındaki kişi olarak ilk kez bir halka arz toplantısına geliyor. Olumsuz eleştirileri de alıyor tabii. Bu halka arzın konsorsiyum lideri Cıngıllıoğlu'nun sahibi olduğu Demir Yatırım'dı. Sema Cıngıllıoğlu da doğal olarak toplantıda, Mengütürk'ün yanındaydı. Bu arada SPK'nın ANAP'lı Yönetim Kurulu üyeleri de oradaydı...

Hükümette şimdi de dış yardım krizi çıktı

KOALİSYON Hükümeti işe uyum sinyalleri vererek başlamıştı. DSP-MHP-ANAP Hükümeti'ndeki çatlak Af Tasarısı'yla su yüzüne çıkmış oldu.

İlk DSP'nin gündeme getirdiği af konusu, Hükümet tasarısı olarak Meclis'e ikinci kez sunuldu. Tasarı inanılacak gibi değildi. Katilleri, kendi bankasını soyanları, dolandırıcıları, hırsızları, görevini kötüye kullanan, ihalelere fesat karıştıran siyasilerin affını içeriyordu. Ortaklar arasındaki restleşme sonucunda da Anayasa Komisyonu'nda şimdilik bekletiliyor. Aman orada kalsın, hiç çıkmasın...

Son iki haftadır Ankara kulisleri, ‘‘Yılbaşında kabinede revizyon olacak, 3-5 bakan değişecek’’ söylentileriyle çalkalanıyordu. Şimdilerde ise ‘‘Bu hükümet gider’’ lafları dolaşmaya başladı.

Hükümet içinde en büyük rahatsızlık MHP tarafında. Hükümetten ayrılmayı göze alabilirler mi pek sanmıyorum, ama önde gelen MHP'liler, ‘‘Hükümet son demlerini yaşıyor’’ demeye başladılar.

Tarım, Sanayi, Bayındırlık gibi önemli icracı bakanlıklar MHP'de biliyorsunuz. İcra anlamında önde gelen kurumlardan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) de MHP'li Bakan'a bağlı. Tüm bu MHP'li Bakanlar'ın kaynak sıkıntısı had safhadaymış. Süren işlere, yeni projelere kaynak aktarımı için Hazine senin Maliye benim yazışıyorlar, gidiyorlar, geliyorlar ama sonuç alamıyorlarmış. Bazıları diyorlar ki, ‘‘Görünmez ortak gibiyiz. Bizi başarısız kılmak istiyorlar. Ama bu böyle gitmeyecek, erken bir kriz başlattılar...’’

MHP'yi bir çalım da dış yardımların kullanımına ilişkin atılmış.

Geçen eylül ayında kanun hükmünde bir kararname yayınlanarak dış kaynakların Başbakanlığa bağlı bir birime kullandırılması hükme bağlanmıştı. Anlatılanlara göre olay bundan sonra başlıyor.

Hazine'den Sorumlu DSP'li Bakan Recep Önal, Başbakan Bülent Ecevit'e 28 Ekim tarihli bir yazı yolluyor, ‘olur’ istiyor. Ecevit de 1 Kasım'da onayı veriyor. MHP tarafı da şoke oluyor, köprüleri iyice atmaya hazırlanıyor.

Bakan Recep Önal, MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu'na bağlı olan TOKİ bünyesindeki Proje Uygulama Daire Başkanlığı'nın, Başbakanlığa bağlanmasını talep ediyor. Önal yazısında diyor ki;

‘‘Marmara depreminde oluşan hasarların giderilmesini teminen Dünya Bankası'ndan ve anılan banka koordinasyonundan sağglanacak olan dış kredi ve hibelerle finanse edilecek faaliyetlerin aciliyeti gözönüne alınarak, Dünya Bankası proje uygulaması yöntemlerine aşina olması nedeniyle hali hazırda TOKİ Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren ve Dünya Bankası finansmanıyla gerçekleştirilen afet projelerini yürüten Proje Uygulama biriminin Başbakanlığa bağlanmasını olurlarınıza arz ederim...’’

Belirttiğim gibi Başbakan Ecevit de onaylıyor.

Bu birim dış finansmanlı afet projelerini yürütüyor. Şimdi Marmara depreminden sonra Dünya Bankası'ndan 500 milyon doları aşkın kredinin gelmesi söz konusu. Yanı sıra hibeler de olacak. Kalıcı konut yapımı için. Sözünü ettiğim birim Erzincan, Dinar, çeşitli sel felekatleri sonrasındaki afet projelerini yürütmekte.

Hazine DSP'de, Maliye Bakanlığı ise ANAP'ta hatırlayacaksınız.

Hükümet içinde para dümeninin başında olma savaşı görüldüğü üzere alevlenmiş durumda.

Ortaklar arasındaki yarış ‘‘ben yapacağım’’ üzerine kurulu.'' İyi imaj için herkes birbirinin alanına tecavüz etmeye çalışıyor. Böyle ufak çekişmeler, oyunlar yerine aylar geçti daha deprem yaralarını bile saramadınız ona baksanıza. Söz vermiştiniz ama deprem için topladığınız paraları nereye harcadığınızı dahi açıklamıyorsunuz. Sonra da güven bekliyorsunuz...

Sanayi Bakanı bu feryadı duymalı

ADAPAZARI'nda şekerpancarlarının çürümeye terkedildiğini yazmıştık. Fabrikanın çalışmadığını, başka fabrikaya taşıma ihalesini alan kişinin de taşımayı yapmadığını yazmıştık.

Adapazarı Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Alişan, bir faks göndermiş. ‘‘Kıravatlı beylerin duymasını istiyorum’’ diyor ve çiftçilerin feryadını yansıtıyor. Alişan özetle şöyle diyor:

‘‘Fabrikanın yüzde 49,5'i çiftçinindir. Tarlasını, ineğini satarak bu fabrikayı 1952'da kurmuştur. Çiftçi yağmurda karda pancarını söküp fabrikaya götürüyor, parasını 6 ay sonra alıyor. Buna rağmen isyan etmiyor. 17 Ağustos depreminden sonra fabrika ağır hasara uğramıştır. Zarar 2,5 trilyon lira iken 1 trilyon liraya sigorta ettirilmiştir. Bu ülkede atanmışlarla seçilmişlerin arasındaki çekişmeyi çiftçi ödüyor. Fabrika 1984 yılından beri zararda ama kimsenin umurunda değil. Sanayi Bakanımızın bunları bilmesi lazım. Fabrikada yapılan pancar nakliye ihaleleri Allah'a emanet. Bizans oyunları dönüyor. Bu fabrika 1,5 milyon ortağı olan çiftçinin alın teri, göz nuru ile kurulmuştur. Siyasilerimiz maalesef duyarsız. Lütfen sesimizi duyurun!’’

Sayın Bakan Ahmet Tanrıkulu duyuyor musunuz?



Yazarın Tüm Yazıları