Paylaş
TV'lerde yeni yayın dönemiyle tatlı rekabet başladı. Hele hele yeni kanalların devreye girmesiyle rekabet iyice alevlendi. Özellikle haber kanalı formatıyla yayın yapan TV'lerde...
Doğan Medya Grubu'nun yeni kanalı CNN Türk kısa süre önce yayın hayatına başladı.
Doğuş Grubu'nun sahibi olduğu NTV cephesinde de hareketli günler yaşanıyor. Kanal E'yi de satın alan Doğuş Gurubu, bu kanalı hem eğlencenin olduğu hem de ağırlıklı ekonomi haberlerinin olacağı bir TV'ye dönüştürme evresinde. NTV ise eski formatında ancak detay ekonomi yerine makro ekonominin olacağı haber kanalı olarak devam edecek.
Ekonomiye damgasını vurmuş eski bürokratlar zaman zaman TV'lere konuk olarak çıkıyor, görüşlerini anlatıyorlardı. Ama şimdi bazıları bizzat programın yapımcısı olarak karşımızdalar.
Örneğin Hazine eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez NTV'de Ekodialog adlı bir programa başladı. Eğilmez, Prof. Asaf Savaş Akad ve Deniz Gökçe, her hafta cuma akşamları ekonomiyi tartışıyorlar. Eğilmez aynı zamanda benim teknokrat yazar tabir ettiğim türü, bizim grubun Radikal Gazetesi'nde icra ediyor.
CNN Türk'de de üç önemli isim ekonomi programıyla kamuoyunun karşısına çıkıyor. CNN Türk Masası adlı program çerçevesinde her çarşamba akşamı saat 21.00'de Ercan Kumcu, Salih Başağa ve Enis Berberoğlu ekonomiyi, gelişmeleri ele alıyor, görüşlerini ortaya koyuyor. Ercan Kumcu ve Salih Başağa eski bürokratlar. Kumcu, Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı. Yapı Kredi Bankası Genel Sekreteri Başağa da Merkez Bankası eski Genel Sekreteri idi. Enis Berberoğlu ise Hürriyet Gazetesi Yazarı ve CNN Türk Ekonomi Müdürü. Ercan Kumcu aynı zamanda Hürriyet Gazetesi'nde yazılarıyla teknokrat yazarlar arasında.
Eski değerli bürokratların TV'lerde yeni başladıkları programlarının reytingleri bakalım hangi puanları gösterecek? Umuyorum seyredilirlik oranları iyi olur. Televole gibi, gece alemi, manken dünyası gibi magazin programlarının reytingi ortada. Ama ben inanıyorum ki doğru bilgi veren, açılım sağlayan haber, tartışma programları Türkiye halkının muhabbetini kazanıyor...
TÜSİAD Meclis'e gidemedi
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Türkiye'nin gündemine ilişkin görüşlerini açıklar. Kimi zaman Anayasa değişikliği ister. MGK'nın konumunu eleştirir. Seçim Yasasası'na çatar... Ekonomiyle ilgili sivri çıkışlar yapar. Son yıllarda TBMM komisyonlarında görüşlerini iletmeye de başlamıştı.
Şimdi, Sermaye Piyasası Kanunu Değişiklik Tasarısı, TBMM'de ele alınmak üzere. TÜSİAD Ekonomik ve Mali İşler Komisyonu, geçenlerde bu değişiklikleri tartıştı... Korkmaz İlkorur'un başkanlığını yaptığı Komisyon, ‘‘TÜSİAD'dan bir temsilci gitsin, TBMM Komisyonu'a fikrimizi aktarsın’’ denildi.
TÜSİAD Komisyonu'nun, SPK Tasarısı’ndaki Başkan ve Kurul üyelerinin görev süresinin uzatılması maddesine yönelik eleştirileri de söz konusuydu.
Ancaak bir temsilci bulunamadı!
Kimse gitmek istemedi.
Hal böyle olunca TÜSİAD’ın ileri gelenlerinden birine, ‘‘Efendim siz gidip konuşsanız’’ teklifi götürüldü. ‘‘Ben gitmesem iyi olur’’ yanıtı geldi.
Acaba TÜSİAD, iş SPK'ya geldiğinde neden bu kadar çekingen?
Yönetici ve üyelerinin çoğunun halka açık şirketleri, banka veya aracı kurumları var.
TBMM'de söylenecek her türlü sivri eleştirinin ucu SPK'ya dokunabilir... TÜSİAD'daki işadamları, SPK'nın yetkilerini bildikleri için, zülfiyare dokunmaktan kaçınmayı yeğlediler herhalde...
Fethullah Hoca'ya
geçmiş olsun ziyareti
İŞADAMI örgütlerinin başkanları, çok sayıda işadamı, Başbakan Bülent Ecevit'in ABD'ye yaptığı resmi geziye katılmıştı. Yanı sıra Uluslararası Para Fonu IMF-Dünya Bankası toplantısı, IMF-Türkiye müzakereleri için de ağırlıklı olarak bankacılar Washington ve New York'a gitmişlerdi.
Resmi heyetin olduğu uçak... ABD'ye doğru yol alıyor. Uzun yol, tabi yol boyunca sohbetler koyu... Böyle sohbet gruplarından birinde, adı bende saklı ünlü bir işadamı, yüksek sesle ‘‘Şimdi çoğunuz gidip Fethullah Hocaefendi'nin elini öpersiniz. Geçmiş olsun dersiniz. Türkiye'ye dönünce de Genelkurmay'a methiyeler dizersiniz...’’ diyor.
Gülüşmeler oluyor. Espri gibi geliyor. Ama her esprinin altında bir gerçek payı vardır, öyle değil mi?
Siyasilerden, işadamlarına, bir cemaatin lideri Fethullah Gülen Hoca'ya saygı, sevgi duymayan, bazı görüşlerini paylaşmayan, hatta hatta adına ne derseniz deyin bağış ya da para yardımı yapmayan var mı?
Resmi heyetin dönüşünden sonra aradan kısa bir zaman geçiyor. Sabancı Holding'in patronlarından Sakıp Sabancı, koleksiyonundaki seçme eserlerden oluşan Altın Harfler Sergisi'ni bu kez Harvard Üniversitesi Müzesi'nde açıyor. Bu ayın ilk haftasında. Açılışa Türkiye'den bazı işadamları da katılıyor...
İş dünyası kulislerinde şöyle bir dedikodu yayılıyor:
‘‘Bir çok işadamı Fethullah Gülen'e geçmiş olsun ziyareti yaptı. Sabancı dışında çoğu gitti!’’
Bu söylentiler yukarıda yazdığım uçakta geçen konuşmalarından mı kaynaklandı, yoksa Sabancı'nın sergisine giden veya tesadüfen orada bulunan işadamlarından Hocaefendi'ye gidenler mi oldu bilemiyorum.
Resmi heyetle ABD'ye gidenler arasındaki iki ünlü işadamının Pennsylvania'ya, orada okuyan çocuklarını ziyarete gittiklerini duymuştum. Fethullah Gülen'in de Pennsylvania'da olduğu söyleniyor. Belki onlar ziyaret etmiştir.
Acaba kimler kimler gitti?
Uzun zamandır ABD'de olan, şeker hastalığı ve kalp hastalığı dolayısıyla tedavi gördüğü anlatılan Fethullah Gülen hakkındaki soruşturma sürüyor.
Gülen için, Türk Ceza Kanunu'nun 313. maddesine göre ‘‘laik devlet düzenine karşı çete kurma’’ iddiasıyla Ankara DGM soruşturma açmıştı biliyorsunuz.
SPK'da neler değişiyor?
SERMAYE Piyasası Kanunun Tasarısı’yla getirilmek istenilen değişikliklere bakalım:
- Sermaye Piyasası Kurulu'nun (7 kişiden oluşuyor. Bakanlar Kurulu atıyor) görev süresi ‘‘kurumsal hafıza’’ drevam etsin yaklaşımıyla 6 yıla çıkarılıyor. (3 yıldı.) Mevcut Kurul üyelerinin görev süresi ise 1 yıl sonra doluyor.
- Kaydi sisteme geçiliyor. Yani fiziki anlamda hisse senedi, hamiline olgusu kalkıyor ve isme oluyor. Böylelikle piyasada işlem gören hisse senedi sayısının çok üzerinde işlem yapan, suni piyasa oluşturan kişilerin elindeki silah alınıyor.
- Müşteri mallarının, aracı kurumlar, bankalar tarafından satılması önleniyor. İflas halinde, müşteri, malını takas banka gidip alabilecek.
- Mevduat Tasarruf Sigorta Fonu gibi bir koruma fonu oluşturuluyor. Fon, olağanüstü durumlarda, zarara uğrayan yatırımcıların zararlarını cüzi oranda karşılayacakmış.
Duyduğuma göre aracı kurumların, bazı iş adamlarının, yeni tasarı için önerisi, ‘‘kendi şirketlerinin hisselerini satın alabilme hakkı’’ olmuş.
Ancak bu bence tehlikeli. Zaten kabul de görmemiş. İhtisas mahkemeleri kurulmadan böylesi bir hak, manipülasyonu, içerden bilgi ticaretini artırır. İyi ki kaale alınmamış...
Paylaş