Oya Berberoğlu: Bu kampanya tutsun Türkiye canavardan kurtulsun

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Artık ‘‘...miş’’ demek istemiyorum. Mide bulandırıcı aksamalara rağmen karamsarlığa son...

Niçin? Önce psikolojik-beklenti enflasyonunun, enflasyon lobisinin bertaraf edilmesi gerekiyordu. Bu anlamda yavaş yavaş mesafe alınıyor.

‘‘Türkiye enflasyonu yeniyor’’, ‘‘Saadet zincirine son’’

İşte bu anlamlı sloganlarla kampanya başlatılıyor. Önemi çok büyük. Nedeni, Odalar Birliği (TOBB) gibi İhracatçılar Birliği(TİM) gibi ekonomiye, sosyal hayata direkt etkileri olan, ana tarafın başlatması. Ayrıca toplumsal bilinç yaratma bakımından da önemsiyorum.

Kampanya keşke üç ay önce başlatılsaydı. Hükümet'in enflasyonu düşürme programı açıklandıktan sonra. Çünkü o zaman da kırk canlı enflasyonu yenmek için program üzerinde tarafların mutabakatı vardı. Ücret artışları ona göre düzenlendi ama ya fiyatlar...

Değişen acaba Hükümet'in enflasyonla mücadele programını ara ara deliyor olması mı? Bence öyle. Enflasyona karşı siyasi kararlılığın ,mutabakat zaptları yaparak kuşkuya yer vermeyecek noktaya getirilmesi için. Çok da iyi oldu.

Çünkü bakıyorsunuz Hükümet böylesi enflasyonu indirme programını ortaya koyuyor, bir yandan siyasiler eş dost ahbap deyip kadrolarını doldurmaya devam ediyor. Hükümet memuruna geçinecek ücreti veremiyor, 20 bin memur daha istihdam etmeye hazırlanıyor. Milletvekili maaşları artırılmak isteniyor. Devlet kuruluşlarının ürettiği mallara sürekli zam yapılıyor. Kamunun kaynakları, kötü yönetilmiş, içi bizzat sahiplerince, yöneticilerince boşaltılmış özel sektör şirketlerini kurtarmakta kullanılıyor. Trilyonlar bazı bankalara akıtılıyor. Kamu bankalarından el çekilmiyor... Enflasyon üzerinde 18-20 puan ile ciddi etkisi olan kira artışlarının sınırlandırılmasına ilişkin tasarı Meclis'te bekliyor. Samimiyetsizlik var bu cenahta. Örnekler artırılabilir tabii.

Yine de özel sektörün başlattığı ‘‘Türkiye enflasyonu yeniyor’’ kampanyasından çok umutluyum.

Hükümet kanadı da bu kampanyanın yükseleceğine inandığım rüzgarına karşı koyamaz. Programlarının samimi olarak arkasında olmaya mecburlar. Başka çare yok!

O ESK değil bu ESK

YILLARDIR hükümetler, toplumsal uzlaşı için Ekonomik Sosyal Konsey'den (ESK) söz ederler. Kurarlar da. Ama ne hikmetse geniş tabanlı olamaz. Kamu ağırlığı fazla olur. Bazı kesimler temsil edilmez filan. Şimdiye kadar da işlediği görülmemiştir. Bu hükümet de kurdu, henüz Konsey bir kez bile toplanmadı. İşletilmiyor desem makul bir gerekçesi de yok.

Radikal, kamu(halk) yararına, doğru çıkışlarıyla tanıdığımız Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan feryada devam ediyor:

‘‘Devlette enflasyona karşı mücadeleyi koordine edecek Kurul hálá kurulmadı. İşçiden, işverene herkesin hedefe uygun davnaması bekleniyor ancak Hükümet aynı tavrı sergilemiyor.’’

‘‘Türkiye enflasyonu yeniyor’’ kampanyası bu bakımdan da yararlı olacak. Öncelikle geniş bir tabana oturtuluyor. Bir merkez kurularak fiyat hareketleri düzenli izlenecekmiş söylendiğine göre. Ürünlerine daha önce olduğu gibi yarattıkları beklenti enflasyonuna göre, kural dışı zam yapan kamu-özel firmalar teşhir edilecekmiş. Medyaya bu açıdan da büyük sorumluluk düşüyor.

Kampanyada yapılacaklara bakılırsa bir Ekonomik Sosyal Konsey (ESK) gibi işleyecek. O ESK değil bu ESK'ya dikkat. Siyasilerin parmaklarını değil ellerini taşın altına koymasını da sağlayacak görünüyor. İnşallah...

Dış piyasalarda kredibilitesi yükselmiş, özelleştirme rüzgarını arkasına almış, dinamik, müteşebbis bir Türkiye var.

Daha güçlü Türkiye için, refah toplumu için, enflasyonla mücadele bilincini oturtmalıyız. Bu kamyapyayı sahiplenmeliyiz.

Enflasyon denen kan emici canavarı gücümüz yettiğince dövelim. Hepimiz yumruklarsak ölür...

Mücadeleden yan çizenler olursa da sandıkta ve boykotla dersini alır... Değil mi?

Prim artışı için uygun adım

ÇOK firma batar. Kayıt dışı artar. İşçiler işten çıkarılmak zorunda kalır... Kısa vadede belki SSK açıkları yamanır ama orta ve uzan vadede getirisi çok kötü olacak!

Son zamanlarda böyle feryad etmeye başladı işadamları. Özellikle de tekstil- konfeksiyon sektörü. Tabii işçiler de çok tedirgin.

Enflasyonla mücadele kampanyasını İhracatçılar Meclis'i olarak TOBB'la beraber başlattılar. Ama yüklerin de hedeflere uygun, hakkaniyetli dağıtılmasını istiyorlar. Haklılar.

Feryadın yükseldiği nokta SSK primlerine getirilen ek artış. Karar bundan yaklaşık 7 ay önce alınmıştı. Uygulama 1 Nisan'da başlayacak. İşçi başına aylık ortalama 30 milyon lira civarında bir yük bu.

Dış Ticaretten Sorumlu Bakan Tunca Toskay ile de görüşmüşler. Uygulamanın hafifletilmesi veya bir süre dondurulması için. Tunca Bey, ‘‘Bu yürürlük kazansa bile size ayrı destek veririz’’ demiş. Ne kaynağı bulacaklarsa.

Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği Başkanı Oğuz Satıcı diyor ki;

‘‘Bu orandaki ek prim yüzde 5 ile 10 arasında fiyatlara ek yapar. Enflasyonla mücadele programını destekliyoruz, gıkımızı çıkarmak istemiyoruz. Ama bu prim konusunun sonu fena olur. Her şeyi vur işçinin, işverenin sırtına, olur mu?’’

Bu konuşmamızdan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'dan şikayetçilerin yüreklerine su serpecek açıklamalar geliyor.

Yaşar Bey, prim oranlarının geçen yılın enflasyon oranı düzeyinde (Yüzde 68.8) artırılmasının bu yıla ilişkin enflasyon hedefiyle örtüşmediğini, dolayısıyla yüzde 25'lik hedefe göre düzenleme yapmaya çalıştıklarını söylüyor. ‘‘Ben de o orandaki artışa karşıyım. İşverenler işçi maliyetlerini ürün fiyatlarına yansıtırlar. İşsizlik, kayıt dışına çıkma gibi olumsuzluklar da olur. O zaman enflasyonla mücadele programımızın bir anlamı kalmaz’’ diyor.

Bu düzenlemenin 1 Nisan'a yetişmesi zor. Önce Meclis'te bazı siyasi liderlerin beklentilerini şimdilik altüst eden Süleyman Demirel'in akıbetine ilişkin oylama var.

Enflasyon hedeflerine uygun adım en azından SSK priminde sonraya kalır...

Yazarın Tüm Yazıları