Paylaş
İsmet Özcan, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin (TGSD) yeni Başkanı. Modı-Teks'in sahibi. Bayrağı, UKİ'nin patronu Turan Sarıgülle'den devraldı.
İsmet Bey'le tekstil-konfeksiyon sektörü üzerine sohbet ederken, söz banka kredilerine geldi. Sektörün kredilerin kesildiğine ilişkin şikâyetleri üzerine Özcan, geçenlerde, büyük bir bankanın üst düzey yetkilisiyle görüşmüş.
‘‘Kredileri kesmişsiniz ne oldu ki? Patlıcan ayı da gelmedi’’ deyince, bankacı, ‘‘İsmet Bey artık her ay patlıcan ayı, turfanda patlıcan var biliyorsunuz’’ diyerek espri yapmış.
Meslekten finansçılar herhalde bilir de, patlıcan ayı tabirini ben bilmiyordum. 18 yıl bankacılık yapan (Akbank) ve bu sektörden emekli olan İsmet Bey, ‘patlıcan ayı’ ne demek oluyor merakımı giderdi:
‘‘Her temmuz ayında bankalar sıkışır. Bu devletin tarım ödemelerinden kaynaklanır. Özel bankalarda da kısıntılar başlar. Temmuz ayı başında patlıcanın çıkma döneminde ilk talimat, 'kredileri durdurun' diye gelirdi. İkinci hafta talimat ne kadar düştüyseniz orada durun, sonra yüzde 25 daha düşün gibi. İşte biz de bankacılıkta patlıcan ayı tabirini kullanırdık bu durumda... ’’
Para ticaretini Tahtakale'de Museviler'den öğrenen İsmet Özcan, ‘‘Osmanlı parayı ayıp saymış. Bizim geleneklerimizde vardır, para konuşmayız, ayıplarız. Oysa bir Musevi çocuğu doğar doğmaz parayla tanışıyor. Vaftiz edilirken eli para dolu bir kaba sokuluyor ve ilk parayla teması böyle başlıyor’’ diyor. İsmet Bey, bankacılara çatmadan da duramıyor, ‘‘Bankacılar, bankacı şapkasını giysin.’’
Özcan, çok renkli bir kişi. Yıllarca basketbol hakemliği yaptı. Federasyonda, merkez hakem kurulunda görev aldı. Voleybolcu aynı zamanda. Şimdi tenis ve golf oynuyor.
Enflasyonun üretimle düşeceğini belirten İsmet Bey, giyim sanayicisi olarak üretim yaptığını bu açıdan üzerine düşen görevi yerine getirdiği için mutlu olduğunu söylüyor. Kriz kelimesini sevmeyen Özcan, tekstil ve konfeksiyon sektöründeki, kendi tabiriyle sıkıntının planlamayla aşılacağına inanıyor.
Özcan, ‘‘94'te kriz yaşandı, devalüasyon oldu sektör para kazandı. 96'da gümrük birliği denildi önüne gelen sektöre hücum etti. Talepten fazla arz var. Atıl makine parkı var. Teknolojik yatırım, markaya yönelik yatırım yapılmalı. Artık iplik, boya tesisi kurulmamalı ’’ görüşünde.
Siyaset mafyaya rehin
TBMM'deki ‘Diyalog Grubu’nu herhalde duydunuz. Parti sınırlarını aşan, işbirliği zemini yaratmayı amaçlayan bu grupta, Kamran İnan, Altan Öymen, Emre Gönensay gibi isimler var. Diyalog Grubu, önümüzdeki günlerde, TÜSİAD, Türk-İş ve DİSK gibi sivil toplum örgütleriyle temasa geçecek. Diyalog yollarını genişletmeyi deneyecek.
Prof. Dr. Emre Gönensay, Türkiye'nin son 75 yılda rastlanmayan boyutta ciddi tehdit altında olduğuna inanıyor. Türkiye'de başgösteren üç sosyo-ekonomik belayı özetliyor:
Devletin ekonomideki yüksek payı nedeniyle siyasetin kişisel çıkar gayesiyle yapılması.
Özel kesimde eksik rekabetin yarattığı yüksek mali gücün hükümetler üstünde büyük etki yaratması.
Başta uyuşturucu tüccarları olmak üzere organize suç örgütlerinin elindeki mali gücün siyaseti rehin alması.
Hem Süleyman Demirel, hem de Tansu Çiller'le çalışan Gönensay Hoca, sanki ‘Ekonomik Susurluk’ haritası çiziyor.
Gönensay, demokrasilerin, sözünü ettiği bu unsurların etkisiyle işleyemediğini, bu bakımdan siyasi sistemde kapsamlı bir reform atılımının muhakkak bu unsurların gözönüne alınarak ve onları kısmen veya tamamen bertaraf edecek düzenlemeleri zorunlu kıldığını vurguluyor.
Kurtköy Havaalanı’na turizmci muhalefeti
İstanbul'da, 2.2 katrilyon liraya malolacak Anadolu Yakası'ndaki Pendik Kurtköy Havaalanı'nın 10 milyon yolcu kapasitesiyle Ortadoğu'nun en büyük tesisi olacağı söyleniyor. Ama bu yatırımın kentbilim, turizm ve ekonomi açısından rantabl olmadığı söyleniyor. Avusturya merkezli Gulet Holding'in Türkiye tepe yöneticisi olan kentbilimci ve turizmci Tavit Köletavitoğlu,‘‘Gazetelerde haberi okuyunca dudaklarım uçukladı’’ diyor. Köletavitoğlu İstanbul'un Doğu'ya zorlanamayacağından, ağırlığın Avrupa'da olduğundan söz ediyor. Ve ikili yapı, yani Kurtköy ve Yeşilköy'ün muhakkak bir raylı sistemi zorunlu kıldığını bunun da bir boğaz geçişi demek olduğunu vurguluyor. İstanbul'a ‘skandal ölçeklerde’ havaalanı yapmak değil öncelikle Yeşilköy'e bakmak lazım geldiğini belirtiyor. Hangarların, askeri lojmanlar, ağır bakım ünitelerinin Pendik'e taşınmasını öneriyor. Kurtköy'de özel taksi
havayolları ile askeri hava yollarının hizmet vermesini, üç yıl içerisinde de Yeşilköy'e üçüncü bir pistin yapılmasını, terminalin genişletilmesini salık veriyor. Bu arada Yeşilköy Havaalanı'nın en az üç- dört katı büyüklükte terminal ve pist kapasitesinde bir havaalanının Çatalca’da yapılması gerektiğini söylüyor. Bunun raylı sistemle kentin Batı'sına bağlanması ve otoyol bağlantısının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Köletavitoğlu, şu uyarılarda bulunuyor: ‘‘2010 senesinde Çatalca Havaalanı açılmalı. Çatalca devreye girdiği zaman Yeşilköy de yeşil alan ve fuar alanı olarak değerlendirilmeli. İstanbul'un enternasyonel kimliğini reddederek havayollarını birbirinden ayırmak realist değildir. Yeşilköy 12 yıldan sonra yükü taşıyamaz. İstanbul'u Yeşilköy-Pendik diye ikiye bölmek suyu yukarı akıtmaya çalışmaktır bu da olmaz. Kentbilimde zorlama yoktur. Eğilimlere uyumlu planlama vardır. Bir yanlışlıktır oynanıyor. Umarım skandal komediye dönüşmeden durdurulur.’’
Paylaş