Paylaş
FON'daki bankalarla ilgili nasıl bir düzenleme yapılacağı, bunların nasıl satılacağı belli değil. Çeşitli formüller konuşuluyor.
Merkez Bankası'ndan bir yetkili, ‘‘Amacımız en az maliyetle bu işi bitirmek ve bankaları sisteme etkin bir şekilde kazandırmak’’ diyor.
Fon'da 8 banka var. Kötü aktiflerin ayırımına başlanmış. Bu kötü aktiflerin nasıl geri alınacağı da önemli bir sorun tabii. Yanı sıra hangi banka hangisiyle birleştirilebilir o konu üzerinde çalışılıyor. Merkez Bankası yetkilisi, Bankacılık Üst Kurulu ile beraber çalışma ilişkisinin giderek artacağını söylüyor. Merkez Bankaları'nın finansal sistemin istikrarından, sağlıklı olmasından sorumlu olduğunu hatırlatıyor. Üst Kurul ile günlük mesainin bütünlük arzettiğini vurguluyor. Hangi banka hangi bankayla veya bankalarla birleştirilecek sorumuzu ‘‘Henüz kesin değil’’ diyerek yanıtlamıyor.
Bu bankaların akıbetine Bankacılık Üst Kurulu karar verecek, öyle görünüyor, çünkü süreç onu gösteriyor.
Bir büyük bankanın genel müdürüne, Fon'daki bankalar için en uygun formül ne olur diye soruyorum. Yanıtı şöyle:
‘‘Donmuş kötü aktifleri ayıklarsınız, temiz banka çıkar. Mevduatı karşılayacak sağlam değerlendirilmiş banka çıkar. Birleştirirsiniz. Ne bileyim durumlarına göre iki grup olur tek olur veya üç grup olur. Kamuoyuyla açıkça her veriyi, kötü aktifleri de paylaşırsınız. Kredi alıp da ödemeyeceklerini zannedenlerin yanına kar kalmayacağını gösterirsiniz. Yüzde 51'ini daha önce bu sektörde kendini kanıtlamış, kişi ya da kurumlara satarsınız. Yüzde 49'u Fon'un olur. Onu da sonra borsada halka arzedersiniz. Ne şaibe ne başka bir şey olmaz.’’
Enflasyon nehir gibidir
GENEL müdürlük binası ultra modern. İstanbul Levent'te bir uzay istasyonu sanki. Demirbank'ın yeni Genel Müdürü Hasan Akçakayalıoğlu ile sohbet ediyoruz. ODTÜ'lü, bilgisayar mühendisi.
Akçakayalıoğlu, Demirbank Genel Müdür Yardımcılığı'ndan Genel Müdürlüğe yükseldi. Enflasyonla mücadele programından umutlu. Hedeflerin tutacağına inanıyor. ‘‘7-8 ay önce faizlerin yüzde 40'lara düşeceğini hayal bile edemezdik’’ diyor.
Enflasyon benzetmesi çok hoşuma gitti. Akçakayalıoğlu diyor ki, ‘‘Enflasyonu nehire benzetiyorum. Nehir içinde kayalar, taşlar var. Nehir azgın azgın akarken, debisi yüksekken kayaları görmezsiniz. Ama debi düşünce taşlar kayalar ortaya çıkar. Onları ayıklamadan kayığı yüzdüremezsiniz. Kayaları ortadan kaldırmak zorundasınız...’’
Hem enflasyon düşecek hem ekonomi canlanacak. Püf nokta, hassa nokta burası. Kendi stratejilerini de buna göre oluşturuyorlar.
Şimdi bankacılık kesiminde de gelirlerde düşüş var ama giderler aynı oranda inmiyor. Bireysel, kurumsal, yatırım bankacılığıyla gelirleri artırırken giderleri kontrol etme çabası var. Akçakayalıoğlu, bankalar için yepyeni bir ortamın oluşmaya başladığını, piyasaların, finans sisteminin büyüdüğünü, buradan pay alma yarışı, gerçek bankacılık döneminin başladığını söylüyor.
Demirbank olarak hedeflerini, ‘‘Türkiye'de lider, Dünya'da örnek’’ olarak koyuyor. ‘‘Biz farklılaşıyoruz’’ diyor. Stratejileri; hem gelirleri, hem de teknolojiyi kullanarak verimi artırmak, dokunulmamış alanlara yönelerek pazar payını büyütmek. İkinci ayak ise güçlü merkezi yapı oluyor. Şube sayılarını artırıyorlar (140'tan 160'a çıkıyor), ama şubelerde daha az personel, operasyonlar merkezden. Sarkaç misali merkezi önemsiyorlar.
Minikler enflasyonda sahne aldı
IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'e hediye ettiği, çocuklara yönelik ‘Enflasyon Canavarı Evine Dönüyor’ kitabından alıntılar yapmıştık. Ve ne hoş ki duyarlılık başladı. Happy Kids Academy Okul yöneticileri, 3-5 yaş arasındaki çocukların yıl sonu gösterisine, yazıdan yararlanarak enflasyon temsilini koymuş. Arkadaşımız Sefa Özkaya ile izledik. Mesela fiyatları yüksek ürünleri almadılar. Enflasyon canavarı, evine dönmek için yardım istedi. Çocuklar, 'Türk Lirası’nı kullanalım, dolar bizim değil', 'Biz çocuklar tutarlı yönetim istiyoruz', 'Pahalı şekerler istemiyoruz' yazılı dövizlerle büyüklere ders verdiler.
Devlet sosyal devletse
LÜTFÜ Yücelik, üç dönemdir Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı. Dün, bölgeye ilişkin izlenimlerimizi yansıtmıştık. Şimdi de mevcut durum dolayısıyla moral bozukluğu içindeki Oda Başkanı Yücelik'e kulak verelim.
- Vatandaşlarla (900 kişi) ortak şirket kurdunuz Aşkale Çimento'yu özelleştirme kapsamında aldınız. Fabrikada durum nasıl?
Yücelik: İyi. Kapasite artırıyoruz. Günlük 900 bin ton kılinker üretiminden 1500 tona çıkardık. Geçen yılı 4 trilyon kar ile kapattık. Hazır beton işletmesini kurduk. Hazır sıva, alçı, kağıt torba fabrikası da kuracağız. Yeni yatırımlarla istihdamı 2-3 bine çıkaracağız. Şu anda 500 kişi var.
- Burada mevsimlik çalışan şeker fabrikası ve bu çimento fabrikasından başka sanayii tesisi yok. Bir Doğu Anadolu Projesi (DAP) vardı bir şey olmadı. Erzurum'a ne tür yatırımlar gerekiyor?
Yücelik: Tarımsal sanayii olur. Biliyorsunuz hayvancılık bittiği için kambinalar kapandı. Sınır ticaretimiz de yok. İran'a eskiden et ve hayvan satarken şimdi oradan alıyoruz. Meyveleri de. Turizm gelişiyor, üniversitemiz çok iyi hizmet sektörüne de yatırım yapılabilir.
- Peki buralara niçin yatırım olmuyor?
Yücelik: Sesimizi Erzincan'dan öteye geçmiyor! Hakikaten bu bölgeler çok kan kaybediyor. Herkes iş istiyor. Bakıyorsunuz kamu yatırımları çerçevesinde Erzurum'a ayrılan pay 34 trilyon lira. Üstelik de henüz gelmedi. Öncelikli il anlamında sayıyı sürekli artırıyorlar. Bir Konya ile Erzurum bir midir? Devletin buraları yatırımcıya cazip hale getirmesi lazım ki yatırım yapsınlar. Acil teşvik gerekiyor bölgemize. Her tarafa verilen teşvik teşvik olmaz. Devlet eğer hukuk devletiyse sosyal devletse hükümet bölgelerarası adaletsizliği gidermeli. Hükümet objektif davranmalı. Doğu'daki moral çöküntüsünü görmeli, ivedilikle el atmalı.
Paylaş