Oya Berberoğlu: Ayda 800 milyon lira kazanıyorsanız ödeyebilirsiniz

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Banka'nın bir gecede apar topar bu işe kalkıştığını, ayrıca kaynak da göstermediğini yazdık. Siyasi reklam kokuyor yorumunu yaptık. Genel Müdürü üzmüşüz...

Yazımızdan iki gün sonra Vakıfbank, uzun vadeli konut kredisi için 100 trilyon lira kaynak ayırdığını duyurdu. Bu anlamda 10 bin kişinin kredilendirilebileceği söylendi. Hükümet'in ANAP kanadına bağlı olan Vakıfbank'ın Genel Müdürü Altan Koçer, uzun vadeli konut kredisi işinin bankacılık hayatındaki ‘‘rüyası’’ olduğunu söylüyor. Koçer'e, 100 trilyon lirayı nereden bulduklarını sordum. ‘2.3 katrilyon lira mevduatımız var. Buradan 100 trilyon lira ayırmamız problem değil’’diyor. (20 yıl vadeli konut kredisine kaynak olarak banka mevduatları ne kadar güvenceli ki...) Peki kredilendirilebilecek kişi sayısı 10 bin'i geçebilecek mi? Dış kaynak var mı? Koçer, evet diyor ancak şimdilik sayı veremeyeceğini söylüyor. Bazı yabancı bankaların, yatırımcı kuruluşların projeye sıcak yaklaştıklarını, görüşmelerinin sürdüğünü anlatıyor. Konut kredisi 200-300 trilyon liraya çıkabilecekmiş.

Kredi geri ödeme tutarlarının yüksekliğinden söz ettiğimizde Koçer, herkesin örneğin Çankaya'da oturması şart mı? diye soruyor. Ödeme durumunuza göre ev tercihi sizin tabii. Banka hesabını şöyle yapmış. Karı koca çalışıyorsa ve ayda toplam 700-800 milyon lira kazanıyorlarsa rahatlıkla kredi geri ödemesi yapılabilirmiş...

Muhalefet de iyimser ama

ENFLASYONLA mücadele programına tamamen kötümser bakmıyor. Meşhur deyişle ihtiyatlı bir iyimserlik içinde.

Gerçek libareller bizleriz diyen Ekonomi eski Bakanları'ndan DYP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez’le sohbetimizden bazı notlar:

- Ekonomide günlük mücizelere yer yoktur. Yüzde 120 faizle borç alan Hazine, bir günde yüzde 35'le borçlandı diye devrim ilan edilmesi komik... Üçer aylık dönemlerde performans kriterlerinin gerçekleşmelerine, Hükümet'in kararlılığına bakacağız. Hükümeti oluşturan partilerin piyasa ekonomisini içlerine sindiremedikleri kanaatindeyim.

-18 aylık kurun saptanmasını dogru bulmuyorum. Bu programlar ilk Güney Amerika ülkelerinde uygulanmış. Yüzde 80 başarısız olmuş, devalüasyonla sonuçlanmış. Türkiye'de de devalüasyon birikiyor!

- Programın ana eksikleri var. Kamu açıklarının azaltılması, kayıt dışı ekonomi, vergi gelirleri, ihracat, üretim ve özelleştirme ayakları eksik. Özelleştirmede sadece nutuk atıyorlar.Borsadaki spekülasyonlardan da rahatsızız. En önemlisi programda insan unsuru yok. Köylü, üretici, işçi, dar gelirli, esnaf bunların tepkisi ne olacak göreceğiz.

- Biz temkinli bir iyimserlik içindeyiz. Enflasyonu kağıt üzerinde düşürmek mi yoksa kalıcı düşürmek mi önemli? Ancak güvenle olur bu. Korkumuz enflasyonun geçici inmesidir.

- Enflasyonla mücadele programının şansı dış destek ayağı olacak. Gizli avantajı bu. ABD, IMF, Dünya Bankası Hükümet’ten daha gayretli. Bu müsbet değişim Hükümet'i de şaşarttı gibi geliyor bana.

18 puana hayır

MECLİS işbaşı yapınca ele alacağı ilk konu kira yasa tasarısı olacak.

Bu sene kira artışlarının enflasyon hedefi olan yüzde 25'le sınırlandırılması hedefleniyor. Ben de tasarının yasalaşmasını isteyenlerdenim. Bu süreçte mülkiyet hakkının kontrolsüz kullanılamayacağı görüşündeyim. Enflasyonu düşürme programın hiçbir yerinden delinmemesi gerekiyor. Madem ücretler ona göre belirlendi, madem özel-kamu ürün fiyatlarındaki artışlar da yüzde 25'i geçmeyecek sözü verildi. Kiralar da öyle olmalı.

Bakınız Merkez Bankası bir araştırma yapmış. Kiraların enflasyon üzerindeki etkisini değerlendirmiş. Örneğin 1998 yılında enflasyon yüzde 69.9 iken kiralar yüzde 103.8 oranında artmış. 1999 yılında tüketici fiyatlarında enflasyon yüzde 68.8 olmuş, kiralardaki artış yüzde 92.9'u bulmuş. Kira artışlarının enflasyona katkısına gelince mesela; 1996 yılında 21.8, 1997 yılında 20.8, 1998 yılında 22.4, 1999 yılında ise 23 puan! Yani enflasyonu bu kadar puan artırmış. Sınırlama olamazsa bu sene enflasyona etkisi 17.8 puan olacakmış. Yuvarlak hesap, 18 puan...

Niçin sınırlamaya taraf olduğumuzu gördünüz mü?

18 puanlık enflasyon artışına hayır, hayır, hayır!

IMF bürosuna karşı çıkmak

IMF Türkiye'de büro açmaya karar vermiş. Stand-by anlaşmasını izlemek için.

Aman Hükümet'te bir telaş, bir protesto!, Anlaşılır gibi değil...Sanki Stand-by’ı onlar yapmadı. O zaman vesayet yoktu da büro açmaya kalkışınca mı gurlarına dokundu!

Son 15 yıllık hükümetler için geçerli değil mi? Duvara toslamadan önlemleri alıp, uygulasalardı da IMF'yle muhatap olmasalardı. Halkı enflasyon altında inim inim inleten siyasi iktidarlar uzaydan mı geldi?

Bu ülke IMF ile 17 kez stand-by yaptı. 48 yıldır da IMF'nin üyesi. IMF'nin kaynak sağladığı, yakın izlemeye aldığı bazı ülkelerde büroları var. Stand-by üç yıl sürecekse adamların sağlıklı dialog kurmak istemesi yanlış mı?

Ben inanıyorum ki IMF'de bir memurun (Cottarelli) bunu açıklamasına bozuldular. Büyük ihtimal zamanlamasını şık bulmadılar. Vesayet üstüne vesayet algılamaları durumu...

Ankara'daki AB bürosunu da kapatsanıza...

Bizim çoğu politikacılar, ülkeyi idare edenler ne zaman özde-sözde-uygulamada samimi olacaklar. Tribünlere oynamaktan, farklı resim vermeye çalışmaktan artık vazgeçmelerini diliyorum...

Yazarın Tüm Yazıları