Paylaş
Tansu Çiller'in (DYP Lideri) teklifi ve ısrarıyla, iş dünyasından politika sahnesine çıkan dönemin İKV Başkanı, işadamı Sedat Aloğlu, artık kenara çekiliyor. Daha doğrusu siyasete mola veriyor.
Aloğlu, ‘‘İçinde bulunulan şartlarda benim açımdan siyasete tıme out (mola) demek daha doğru olur’’ diyor.
Sedat Aloğlu, DYP saflarından siyasete girdikten sonraki süreçte lideri Tansu Çiller'in söylemleri ve tavırları dolayısıyla iş dünyasından, yakın arkadaşlarından da ağır eleştirilere maruz kalmıştı.
Aloğlu, önce Çiller'in Libya olayına karşı takındığı tavırla partisinde istenmeyen adam haline gelmiş, disiplin cezası almıştı. Sonra da Anasol-D Hükümeti'ne güvenoylamasına katılmadığı için partisince ikinci kez cezalandırılmış, DYP'den ihraç noktasına gelmişti. İhraç edilmektense gerekçelerini anlatarak DYP'den istifa yolunu seçmiş, bağımsız olmuştu. DYP'den ayrılma tavrını da ‘‘çağdaş bir veda’’ olarak yorumluyor.
Aloğlu,‘‘Bu kadar bedeli ödedikten sonra kenara çekilmekten üzüntü duyuyorum. Hem aile, hem iş hayatında büyük kayıplarım oldu. Ağır bedeller ödedim. Yaptıklarımız bir işe yarayabilseydi ödediğim bedeller için helalı hoş olsun diyebilirdik, ama maaalesef böyle olmadı. Bu şartlar altında bu hadisede ısrar etmenin, ülkeye yeterli hizmeti yapamadığımızı gördüğümüzden dolayı bir mola vermenin daha doğru olduğunu düşünüyorum’’ diyor.
Aloğlu, bu sisteme uymadığını, çalışabileceği bir partinin olmadığını anlatıyor. Özeleştiri de yapıyor. ‘‘Siyasetin içine girince açıkça görüyorsunuz. Esasen sadece partileri de suçlamıyorum. Partileri de liderleri de bu hale getiren bizleriz. Gerek siyaset içi gerekse dışı çevreler Türkiye'deki siyasetin bu duruma gelmesinden sorumludur’’ diyor ısrarla.
Kısa siyaset geçmişinde bu dönemde jübilesini yapan Aloğlu, iş hayatına ağırlık verecek. Tekstil sektöründeki ayağı Epengle ile alüminyumda iş kapasitelerini ikiye katlama projesiyle ilgileniyor. Önümüzdeki iki seneyi kapsayan bir proje bu.
Baykal doğru yaptı
GEÇEN hafta bu köşede yer alan ‘‘Baykal'a haksızlık yapıldı’’ yazısı CHP ve hatta bazı DSP'liler nezdinde bile olumlu yankı buldu. Ancak sürpriz destek ‘‘merkez sağcı’’ Sedat Aloğlu'ndan geldi. İstanbul Bağımsız Milletvekili Sedat Aloğlu telefonu, ‘‘Merkez sağcı biri olarak sizi bu yürekliliği gösterdiğiniz için tebrik ediyorum’’ diye açtı.
Aloğlu,‘‘Deniz Baykal'ın bulunduğu konumda ve olan olaylar karşısında, Türkbank rezaletin karşısında, o hükümete desteğini devam ettirmesi hem siyaseten hem ahlak açısından zaten mümkün değildi. Bu noktada Deniz Baykal'ı suçlamak insafsızlık oldu. Suçlamalar çok aşırıya kaçtı’’ dedi.
Akın: İlahlar beni istemedi
TÜRKİYE İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)'nun geçen haftaki seçimli genel kurulu, Refik Baydur'un zaferiyle sonuçlandı.
Baydur, 9 yıldır başkanlığını yürüttüğü TİSK'e tekrar başkan oldu.
Baydur'un karşısına iki aday çıktı: MESS'in adayı, Türkiye Genç İşadamları Derneği TÜGİAD Başkanı Hamdi Akın ile Çimento Müstahsilleri İşverenleri Sendikası Başkanı Mesut Erez.
Üç aday da iddialıydı. Ama her nasıl olduysa, Mesut Erez genel kurul toplantısının ilk günü, Hamdi Akın da seçimlerin yapılacağı ikinci gün adaylıktan çekildi. Kulislerde, Mesut Erez'in, Baydur lehine adaylıktan çekileceği zaten konuşuluyordu. Ama seçimde alacağı oy sayısını bile önceden açıklayan Akın'ın son anda çekilmesi şaşırtıcıydı.
Tahmin edileceği üzere başkan adaylığından çekilmesinde siyasi etkilerin rol oynadığı konuşuldu. Gerçi Mesut Yılmaz, her ne kadar ‘‘Biz üç adaya da eşit mesafedeyiz, TİSK seçimlerinde tarafsızız’’ mesajını verdi.
Ama TİSK delegelerine, Yılmaz'ın Baydur'u desteklediğinin etkili ve yetkili aracılarla iletildiği haberi kulağımıza geldi.
O yüzden Hamdi Akın'a, ‘‘Niçin çekildiniz, kim istedi adaylıktan çekilmenizi. Mesut Yılmaz çekilmeniz için size mesaj yollamış doğru mu?’’ diye sormak gereğini duyduk.
Akın, ‘‘Yorum yok. İlahlar böyle istedi’’ karşılığını verdi.
Israrlı sorular üzerine, ‘‘ Mecburen çekildim. Aslında çekilmeseydim kesin kazanıyordum. Ama bir takım uyarılar yapıldı. Bunları haklı buldum. Düşürülen bu hükümetin kurulmasında etkili olan 5'li sivil insiyatifin reddedilmesi gibi bir korku vardı... TİSK'e zarar vermek istemedim. Başka bir şey söyleyemeyeceğim’’ demekle yetindi.
Akın, TİSK defterini artık kapattığını bir daha aday olmayacağını, kulislerde çok konuşulan politikaya gireceği yönündeki söylentilerin doğru olmadığını da söyledi.
Yabancı mala düşkünlük
İTALYAN ürünlerinin boykot edildiği şu günlerde elime geçen faksla edindiğim bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim.
Gürcan Bayrak ve Haluk Onarıcı imzalı bir faks bu. B.O.R. Mühendislik olarak bir araştırma yaptıklarını ve yabancı mallara olan düşkünlüğün bizzat devlet eliyle yönlendirildiğini, şartnamelere bile geçtiğini iddia ediyorlar.
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi'nin 10 yıl önce hazırladığı ve halen yürürlükte olan şartnamesinde, ‘‘Asansörlerde kullanılan makine, motor ve raylar ithal olacaktır’’ diye yazıyormuş. Bu zorunlulukmuş.
Oysa bu ürünler ülkemizde hem kaliteli hem ucuz olarak üretiliyor, Avrupa ülkeleri de dahil birçok ülkeye de ihraç ediliyor diyorlar.
Ve, ‘‘Bu ülkeler bizim malımızı tercih ederken devlet zoruyla paramızı dışarıya göndermemiz kabul edilir olamaz. Biz yıllık 35 milyon DM olan bu paranın ülkemizde kalmasını istiyoruz’’ diye yazmışlar. Eğer şartaneme gerçekten böyleyse Bayrak ve Onarıcı'nın tepkisi çok haklı. TKİ belki o zamanın koşullarına göre böyle bir şartname hazırladı, ama değişen koşullara göre şartnameyi yenilemekten kaçınmamalı. Eğer kaliteli ve fiyat olarak da uygun Türk ürünü varsa niçin TKİ ile iş yapan firmaların bu sayılan ürünlerde ithal zorunluluğu olsun ki...
Paylaş