Paylaş
Alarko Grubu'nun, İstanbul'da Büyükçekmece Gölü'ne nazır kurduğu kasaba, faz faz finişe yaklaşıyor. Proje tamamlandığında, Alkent'te, yani bu rekreasyon kasabasında 12 bin kişi yaşıyor olacak. Çeşit çeşit tipte, Akdeniz mimarisinin ağır bastığı 2 bin villa. Bin kadar da daire.
Üç uluslararası ödüle sahip Alkent İstanbul 2000 Projesi'nin (1.5 milyar dolar tutarda) başında Üzeyir Garih'in oğlu İzzet Garih bulunuyor. İzzet Garih, Alarko İnşaat Grup Koordinatörü. En son bu projeyle, finali Pekin'de yapılan Dünya Genç Girişimciler Yarışması'nda birinci olmuştu.
Alarko, Alkent'i sadece İstanbul'da kurmakla kalmıyor. İlk etapta İzmir sonra Denizli ve Gaziantep'te de bu küçük California'ları yaratacak.
Alkent'in şehir planını, ev dizaynlarını Amerikalı firmalar, mimarlar yaptılar. Örnek evlerin iç dekorasyonu da Amerika'nın en ünlü iç mimarlarından Karen Butera'nın eseri.
Miami ve Los Angeles'ta California tipi evleri, rezidansları gezdik. Los Angeles şantiyeye dönmüş desem yalan olmaz. Amerika'daki hoşlukları, Pasifik ve Atlantik kıyılarının, okyanusun muhteşemliğinini, ne yiyip ne içtiğimi gegeçelim... Alkent'i planlayan RNM firmasından Ralph Martin'in, ‘‘Water is magic’’, ‘‘Su sihirdir’’ sözüne mim koyalım... Suyun tene değmesi nasıl bir his ise su kenarındaki yerleşim yerleri de bence öyle...
Tekrar habere dönersek... Alkent, Miami'de de olacak. Alarko'nun uzun vadeli planları arasında bu da var. Alkent'i Miami'de kurmak için arazi satın alınmak üzere. Burada yapacakları konutları ağırlıklı olarak Türkiye'de pazarlayacaklar tabii.
Miami ve Los Angeles'ta gezdiğimiz yeni yaşam kentlerdeki evlerin fiyatları örneğin villalar 150 ile 1.5 milyon dolar, okyanus manzaralı rezidans dairelerin fiyatları da 1-5 milyon dolar arasında değişiyor.
Alkent İstanbul'daki villaların fiyatı ise 600 bin dolar ile 1.3 milyon dolar arasında.
Tabii Amerika'da dolaşırken zaman zaman moralim bozuldu. Bildiğimiz gerçekler yine yüreğime saplandı. Bizim memleket, apartman gecekondular, fakirlik, insanın önemsizliği... İnsanın ortalama yaşam ömrü 60-70 yıl diyelim. Onlar da yaşıyor biz de! Çoğunluğumuz yaşamadan ölüyoruz malesef bu ülkede...
Bize bir torpil yapar mısın?
Miami ve Los Angeles'ta görebildiğimiz yeni kurulan yaşam kentlere, eski medeniyetleri anımsatan muhteşem kapılardan giriyorsunuz. Sıkın güvenlik var. Yanımızda bu kentleri planlayan, yapan şirketlerin yöneticileri, mimarları bulunuyor. Ama giriş öyle kolay değil. Yani patronlar geldi diye kapılar hemen açılmıyor!
Alkent'in genç profesyoneli, Pazarlama ve Satış Müdürü Samim Hatipoğlu ile kapı önü sohbetimizin birinde şirket kültürü, iş disiplini üzerine laflıyoruz. Çok yakın geçmişteki hoş bir anısını anlattı. Çok enteresan...
Alkent İstanbul 2000'de ev bakmak için hafta sonları ortalama 70-80 kişi ziyarete gelirmiş. Üç hafta önce Karen Hanım örnek evlerin iç dekorasyonunu yapmak için yine İstanbul'daymış ekibiyle beraber. Çalışırken rahatsız edilmek istememiş. Hatipoğlu da kapıdaki görevlilere talimat vermiş, bu hafta sonu içeri kimse alınmasın diye.
O gün de patronlar Üzeyir Garih ile İshak Alaton'un gelecekleri tutmuş. Garih ve Alaton aynı otomobildelermiş. Kapı duvar... Güvenlik görevlisi Garih ve Alaton'u içeri almamış. İshak Bey telefonla Samim Hatipoğlu'nu aramış ve ‘‘ Samim Bey, bize bir torpil yapabilir misiniz? İçeri almıyorlar’’ demiş. Hatipoğlu da oraya gidip patronlarını kasabaya almış...
Bunlar şirket kültürünü, iş disiplinini göstermek bakımından anlamlı anektodlar. ‘‘Ben patronum sen de kim oluyorsun’’ havası yerine kapıcıdan üst yöneticiye kadar saygı, sevgi... Görevlinin de iş disiplini...
Kasetin kaç sattı, klibini kim yaptı?
Bu kasetler kuşkusuz çok mühim. Alaaddin Çakıcı'nın kasetleri. Her gün yeni bir kaset, reyting yüksek...
Mafya babası Alaaddin Çakıcı'nın piyasaya sürdüğü, bazı siyaset adamlarıyla yaptığı konuşmaları içeren ses bantları esprileri de gündeme getiriyor.
İşadamları, bürokratlar, politikacılar, vatandaşlar herkes espri üretiyor kaset mevzuunda.
Ankara'da, özellikle politikacıların rağbet ettikleri ünlü restorantlardan biri de RV'dir. Geçen akşam RV'de, Çakıcı kasetleri konusunda şimdilik temiz kalmış görünen DSP ve CHP'li milletvekilleri, yan masalarda yemek yiyen meslektaşlarına takılıyorlar:
- Senin kasetin kaç sattı?
- Klibini kim yapıyor? Çatlı mı? Çakıcı mı?
- Ya senin kaset ne zaman çıkıyor?
.........
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Mehmet Yıldırım'la Cumhuriyet'in 75. yıl dönümü etkinliklerini konuşuyorduk. İTO'nun Harran Ovası'nda düzenleyeceği Cumhuriyet Balosu'nu. Ajda Pekkan konserini, bale gösterisini. İTO'nun İstanbul'da Şişli'den Taksim'e Cumhuriyet Yürüyüşü organizasyonunu. (İTO düzenlediği bu cumhuriyet etkinlikleri için 500 bin dolar harcayacak.
Konu çetelere, kasetlere de geldi. İş adamları arasında, ‘‘Hemen çeteye başvuralım’’, ‘‘Bizim çete evet derse onaylarım’’, ‘‘Kaseti var mı kaset?’’ gibi konuşmalar oluyor.
Mehmet Yıldırım, ‘‘ Kimin arkasında hayali kim de gerçek çete var ayıramıyoruz! Tabii espri bir yana, bunlar, bu konuşmalar, bu tip espriler iyi şeyler değil. Acı veriyor insana. Türkiye'deki yasal boşluklardan doğan sıkıntıların bir an önce aşılması lazım. İhale çeteleriyle ilgili olarak yaptığımız çıkış da İhale Kanunu'nun güncelleştirilmesi yönündeydi...’’ diyor.
Çankaya'nın bahçesini istemem
Bursa Milletvekili Cavit Çağlar'ın, namı diğer ‘Baba’sından önemli bir isteği var...
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yatırımları teşvik etmek için, arazi sorunu çekenlere biliyorsunuz Köşk’ün bahçesini tahsis ediyor!
Cavit Çağlar’ın, Sifaş, Polylen ve Yeşim Tekstil'inde ek ve yenileme yatırımları bitmek üzere... Tüm yenilikler için Cavit Bey büyük ihtimalle kasım ayı içerisinde manevi babası Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katılımıyla açılışlar yapacak.
Ekonomi sayfaları yönetmenimiz Vahap Munyar, Çağlar'ın bu tesislerini önceki hafta gezdi. Cavit Bey, heyecanla Vahap’a, Demirel'e 1 milyar dolarlık açılış yaptıracağını anlatırken, Demirel’den ne isteyeceğini de söylemiş.
‘‘Baba Bursa'ya geldiğinde benim de tören sırasında söyleyecek birkaç sözüm olacak. Baba'ya, ‘Ben sizden Çankaya'nın bahçesini istemiyorum. Bakın burada tıkır tıkır yürüyen ihracat var. Bizim grup tek başına 350-400 milyon dolar ihracat yapıyor. Bunların hepsi burada üretiliyor. Sadece Yeşim Tekstil'de 6 bin 500 kişi çalışıyor. Buraların serbest bölge ilan edilmesine önayak olun. Bu gerçekleşirse, bizim dünyada rekabet gücümüz daha da artar' diyeceğim.’’
Baba evladını kırar mı bilemem...
Paylaş