Paylaş
KÜÇÜK çocukları kazada öldüğü için maddi tazminat davası açan anne-babaları “borçlu çıkaran” bir karar daha geçtiğimiz günlerde Yargıtay’da onandı.
Yargıtay, sekiz yaşındaki oğullarını trafik kazasında kaybedince, “Destekten yoksun kalma” tazminatı isteyen ailenin davasını ret kararını yerinde gördü ve onadı. Ama karar Daireyi böldü. Daire üyesi Mehmet Uyumaz karşı oy yazısında, “Çocuğu ölen anne baba teşekkür mü etsin” diye isyan etti. İstanbul’dan Ankara’ya Yargıtay’a uzanan trajik davanın sürecine önce bir bakalım:
Bilirkişi aileyi borçlu çıkardı
İstanbul’da iki yıl önce sekiz yaşındaki oğulları Ş.A’yı trafik kazasında kaybeden T.A ve S.A çifti firma aleyhine maddi-manevi tazminat davası açtı. Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi bilirkişi raporuna dayanarak, davayı kısmen kabul ederken, maddi tazminat talebini reddetti. Bilirkişi, benzer davalarda izlenen hesaplama tekniğine uygun olarak yazdığı raporda “Çocuğunu kaybeden aile maddi bir zarara uğramamıştır. Hak sahiplerinin destekten yoksun kalma zararı, yetiştirme giderleriyle tamamen karşılanmış, eksi bakiyeyle karşı karşıya kalınmıştır” dedi.
Aile de bu kararı Yargıtay’da temyiz etti. Ancak, Yargıtay oyçokluğu ile hükmü usul ve yasaya uygun bularak onadı.
Uyumaz karşı oy verdi
Daire üyesi Uyumaz ise bilirkişi raporunu “Türkiye ve yaşamın gerçeklerine ters, hesaplama biçimi yanlış” diye eleştirdi ve mahkemenin bilirkişi raporuna uyma zorunluluğu olmadığını belirtti. Uyumaz’ın, karşı oyu özetle bakın şöyle:
Davacı anne ve baba çocuklarını kaybettikleri gibi çocuklarının ölümüne neden olanlara karşı borçlu durumda kalmışlar, ‘iyi ki çocuğumuz öldü, masraftan kurtulduk’ diye sevinmeleri ve davalıya teşekkür etmelerinin gerektiği gibi haksız, insafsız ve adalete aykırı bir durum ortaya çıkmıştır. Mahkemenin uyduğu bu hesaplama ve uygulama biçiminin doğru, adaletli ve hukuka uygun olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir.
Ülkemizde uygulanan asgari ücret açlık sınırının altındadır. 20 milyon kişi açlık sınırının altında bir gelirle yaşamlarını sürdürmektedir. Türkiye’de çocuklar toplumunun büyük bir kesiminde okul çağında bile anne babalarına yardım ve hizmet ederek destek olmaktadırlar. Bu destek ailenin ekonomik gücüyle orantılıdır. Ekonomik gücü iyi olan ailerde çocukların destek olmayacağını düşünmek haksız ve insafsız bir düşünce tarzıdır.
Maddeci bakış açısının ürünü
Ailenin bir bireyi olan çocukların aileye destek olamayacaklarına dair bu tür görüşler can zararını gözardı eden, acıyı bilmeyen, maddeci bir bakış açısını kabul eden görüşlerdir. Bu tür görüşler çocuğunun ölümüyle anne ve babanın bu ölümü kurtuluş olarak kabul etmeleri gibi adaletsiz acı verici, adalete olan güveni yok edici bir sonucun doğmasına neden olur.
Toplumun tepki verdiğini görmek zorundayız
Yargıya olan güvenin ve saygının azalmasını hiçbir hukukçunun kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Bunun için bu tür adaletsiz uygulamaların bir an önce önlenmesi gerekir. Bu kararlara karşı toplumun büyük tepki veridğini görmek zorundayız.
Destek tazminatı isteyen anne ve babanın borçlu duruma düşürülmesi gibi bir uygulamanın ölüme neden olan ve zarar veren davalının davacı anne ve babadan teşekkür beklemesi gibi bir durumun ortaya çıkmasını hukuk kabul etmemelidir. Hukuk devletinin gereği budur.
Anne babaya ikinci kez acı yaşatılmamalı
Tüm bu nedenler uygulamanın ve kararın yanlışlığını ortaya koymaktadır. Hiçbir hukuk devletinde çocuğu ölen anne ve babaya ölüme neden olan kişiye teşekkür etmelerinin gerektiği gibi bir sonucun doğmasına neden olacak şekilde karar verilemez. Karar bozulmalı ve maddi tazminat talepleri kabul edilmelidir. Anne ve babalar da böylece çocukları öldüğünde yaşadıkları acıyı ikinci bir defa yargı kararıyla yaşamamış olacaklardır.
Paylaş