YARGITAY ilginç boşanma gerekçeleri arasına "aşırı cimriliği" de ekledi. Yargıtay cimriliği boşanma nedeni sayarken, kriterlerini de belirledi.
"Masraf olur" diye karısına soba yaktırmayan, çocuklarına "elektrik faturası kabarır" diyen, kaloriferli dairesi olmasına rağmen ailesini, kapıcı dairesinde kirada oturtan baba ve kocaya boşanma cezası verildi. Bakın dava nasıl açıldı:
On yıllık evli ve iki çocuklu Ayşe S, kocası Mehmet S’ye, "aşırı cimri. Bana ve çocuklarıma evdeki eşyaları bile kullandırmıyor" diye boşanma davası açtı. Ama aile mahkemesi kadının boşanma davasını reddetti.
YARGITAY BOZDU
Bunun üzerine Ayşe S. davayı Yargıtay’da temyiz etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de boşanmak isteyen davacı kadını haklı gördü. Mahkeme kararını bozan Yargıtay, çiftin boşanmasına hükmetti.
İŞTE KARAR
Bozma kararında, kocanın "Ev ihtiyaçlarını bile karşılamayıp, ev eşyalarının kullanılmasına engel olacak derecede aşırı cimriliği" boşanma nedeni sayıldı. "Aşırı cimriliği", "evlilik birliğini temelden sarsan davranış" olarak nitelendiren Yargıtay’ın 27 Temmuz 2007 tarihli kararı da bakın özetle şöyle:
"....Davalının (koca) ev eşyalarını eşi ve çocuklarına kullandırmadığı, evde soba yaktırmadığı, kaloriferli dairesi olduğu halde kapıcı dairesinde kiracı olarak oturduğu, aşırı derecede cimri olduğu, eşine hakaret ettiği anlaşılmıştır.
Bu şekilde kadın bakımından evlilik birliği müşterek hayatı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek şekilde temelinden sarsılmıştır. O halde mahkemece tarafların boşanmasına karar verecek yerde delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Temyiz edilen hükmün bozulmasına oybirliği ile karar verildi."
Ölen eşe ’Sessiz Ağıt’
18 Aralık 2002’de, Çankaya’daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun eşi Prof Dr. Şengül Hablemitoğlu, eşini kaybettikten sonra yaşadığı acıları, sıkıntıları ve döktüğü gözyaşlarını "Sessiz Ağıt"" adlı kitabında dile getirdi. "Ben onu en son hali ile hatırıma getirdiğimde, zihnimde kanlar içindeki yüzü var" diyerek, eşinin ölümünün ardından yaşadığı acının hiç hafiflemediğini anlatan Prof. Dr. Hablemitoğlu, 137 sayfalık kitabında eşinin özel fotoğraflarını da ilk kez yayınladı. İki kızı ile yaşama tutanan Hablemitoğlu, kitabında, yas tutmayı şöyle anlatıyor:
"Yas tutmak, iyleşmeyen açık bir gönül yarası ile yaşamaktır. Yaşamımın hiçbir döneminde, eğer yaşamım biraz daha devam edecekse, bir daha bu kadar acı duyarak yazmayı istemiyorum. Yas tutup, keder içinde boğulmamak için çırpınırken bunu anlatmaya çalışmanın, yazdıklarımı okumayı seçenlerle paylaşmanın biraz olsun benim ve çocuklarımın yüreğimizdeki sızıyı azaltmasını umdum."