MOBBİNG ile Mücadale Derneği Başkan Yardımcısı olan Prof Dr Hamit Hancı’nın, mobbingin en çok yaşandığı yerlerden birinin üniversiteler olduğu açıklaması gözleri bu konudaki tartışmaya çevirdi.
Dernek, 11 Eylül’de başlatılacak anket çalışması ile üniversitedeki mobbingin tespit ederek, araştırma sonuçlarını kamuoyuna ilan edecek. Üniversitede mobbing konusundaki en çarpıcı makalelerden biri de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü öğretim üyesi Prof Dr Yıldırım Beyatlı Doğan’a ait. Doğan’ın “Üniversitede yılgınlığa yer var mıdır?” başlıklı makalesindeki çarpıcı tespitlerini kısaca size aktarmak istiyorum: - Üniversite nasıl bir yerdir? “Üniversite, aydınlamanın ateşlediği aklın ışığında dünyayı anlama şeklindeki evrensel çabalara desteğin üretildiği ulaşılan sonuçların paylaşıldığı, paylaşılan sonuçların önce insanlık ülküsü ardından yurt adına eyleme dökülebildiği yerdir. Dilimizin sağladığı olağanüstü zenginliklerden biri de böylesi yerlerin ‘ocak’ sözcüğü ile taçlandırılmasıdır. - Üniversiteler oturulsun diye var olmamıştır Ocak, açlığın uğramadığı; doygunluğun herkes için eşdeğer olduğu, edep ve nezaket eşliğinde layık olan herkesin barındığı yerlere verilen isimdir. Ancak ocak, kamyon yükü hırsızlığın ahval-i adiyeden sayıldığı kaçak taş ocağı değildir! Gariban ülkede üniversiteler oturulsun diye var olmamıştır. Darülfünun’dan başlayarak üniversitelerin var olma nedeni toplumsal ilerleme, toplumsal refah ve aklın özgürlüğünün topluma yayılması amacını taşır. - Cumhuriyetten nemalanan bezirganlar Üniversiteyi seçkinci hale dönüştüren Cumhuriyet değildir. Cumhuriyetten nemalanan bezirganlardır. Bunda ne üniversitenin ne de cumhuriyetin suçu vardır. Can dayanır mı bilmem ama üniversite dayandı. Mobbing elemanı zararlılar üniversitelerde beslenip çoğaldılar. - Akademik unvan kötülüğe bahane olamaz İnsan kötüyse kötüdür. Akademik unvanı onun kötülüğüne bahane olamaz. Akademik unvanı ayrı bir nedensellik taşımaz. İnsan her tarafı titreyerek sallanan bir sansar haline geldiyse, profesör veya doçent olması hatta ödül alması (Nobel bile olsa) onun söz konusu rengini örtemez. İnsan zaten bu niteliklerde değildir. Olmaması gerekir. - Neden birisi diğerini yıldırır Kadın ya da erkek, cinsel rolünü akademik sosa bulayıp baskı aracı haline getirenler, cumhuriyetin üniversitesinde geçerli tanımların kişisi değillerdir. Neden birisi diğerini yıldırır? Neden birisi bir başkasını bezgin hale getirerek yok etmek ister? - Bilimsel olmak için unvana gerek yok Bilimsel olmak için akademik unvan taşımaya gerek yoktur. Bilimsel olma aklın ışığında belli bir yöntem doğrultusunda düşünebilmektir. Böylesi insan üniversitede tehlikelidir. Böylesi insan malumat hamalı unvanlılar için risk oluşturur. Unvanlarının bile dolduramadığı beyinsel boşlukları ortaya çıkar. - Kıfayetsiz muhterisler Mobbing yalnızca cinsel nitelikte diye algılanmamalı. Ama üniversite öğretim üyeliğini kompleksini tatmin amaçlı kullanan kifayetsiz muhterisler yok mu? Var! Hala var mı? Var, tabi!? Mobbing üniversiteyi ayağa kaldıracak, yıllardır üniversitedeki iktidar erkinin elinde üniversitenin bir güç aracı olarak kullanılmasına engel zihniyetteki insanların yıldırılması ve yok edilmesidir. Mobbing yaşayacak tek yer olarak üniversiteyi gören, üniversiteye bolca duvar inşa eden anlayışın, engizisyondan artık zalimliğinin adıdır. - Mobbing adamı değilim Ancak mensubu olduğum üniversitede ve başkalarında mobbing dayatmasını kader olarak görmeyen insanlarımız çoğalıyor. Ben mobbing mağduru değilim. Mobbing adamı da değilim. Hiç olmadım. Ama mobbingi kader kabul etmeyenlerle yürümek istiyorum. - “Ben bir mobbing zontasıyım” diye dolaşıyorlar Onlar için asıl tehlikelisi şu: “Annem beni akademik sanıyor ama aslında ben bir mobbing zontasıyım!” Sürekli bunları mırıldanarak dolaşanları görmediniz mi? Görmediyseniz olmadıklarından değil. Siz dikkat etmediğinizdendir. O kadar çoklar ki!” Prof Doğan’ın çizdiği mobbing tablosu böyle. Tepki maillerinizi bekliyorum.