TÖRE/namus cinayetlerinin temyiz incelemesinin yapan uzman daire Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyesi Salih Zeki İskender töre suçlarının kitabını yazdı.
“Töre saikiyle insan öldürmek suçu” (Namus cinayetleri) kitabında İskender, TCK’da değişikliğin kaçınılmaz olduğunu savundu ve değişiklik istedi. Töre cinayetlerinin simge ismi Güldünya Tören davasını örnek veren İskender, kitabında, devletin mağduru koruyamadığını, “törenin” Kürt kültürü ile özdeşleştirilmesinin “ırkçılık” tehlikesi yarattığı uyarısı yaptı. Öğreti ve yargı kararları ışığında namus cinayetlerini işleyen İskender, “Töre saikiyle nitelikli öldürme” suçunun yeni TCK ile hukukumuzda ilk kez yeraldığını ve eleştirildiğini vurgulayarak, kitabında bakın şu çarpıcı değerlendirmeleri yaptı:
Uygulamada birlik sağlanamadı
“Töre cinayetlerinin namus cinayetlerini kapsayıp kapsamadığı tartışmaları başlamıştır. Yargıtay kararlarıyla bu sorun bir ölçüde aşılmış olmasına karşın uygulamada birlik henüz sağlanmış değildir. Töre saikiyle öldürmenin namus cinayetlerini de kapsadığı yolundaki görüşün benimsendiği anlaşılmaktadır. Uygulamada yaşanan duraksamaların önüne geçilmesi bakımından yasal değişiklik yapılması yoluna giderilmesi kaçınılmazdır. Yasal metinden “töre saikiyle öldürme” kavramı çıkarılmalı, ‘kıskançlık, namus ve şeref saikiyle öldürme’ kavramı yanında, ‘bu öldürme suçlarında hiçbir şekilde tahrik hükümleri (cezada indirim) uygulanamaz’ ibaresi eklenmelidir. Benzer unsurlar taşıyan cinayetler, Doğu’da veya Kürt kökenli aileler tarafından işlenmişse, ‘töre cinayeti’, Batı’da işlenmişse, ‘namus cinayeti’ veya ‘aşk cinayeti’ olarak adlandırılıyor. Yani “töre” Kürt kültürüyle özdeşleştiriliyor.
Devlet mağdurları koruyamıyor
Oysa, açık olan şudur ki; dünyanın hemen her yerinde kadınlar farklı isimlerle de adlandırılsa, namus adına öldürülüyorlar. Etnisitiye göre yorum yapmak veya sorunu bir bölgeye indirgemek ideolojik bir ‘biz ve onlar’ ayrımı yarattığı için ırkçılık tehlikesi taşımaktadır. Unutulmaması gereken bu cinayetlerin etnisitiye bağlı olmaksızın, ataerkil zihniyetin namus adı altında kadın bedeni üzerinde hakimiyet kurmasıyla doğru orantılı olduğudur. Güldünya olayı gibi olaylara bakıldığında devletin namus/töre cinayetlerinin mağdurlarını koruma görevini yapmadığını/yapamadığını göstermektedir. Bu tablonun ülkemezin taraf olduğu ulusalüstü belgelerin ihlali anlamına geldiği açıktır. Elbette bu sorun devletin sorunudur.
Devlet etkin önleyici çözüm üretmeli
Namus cinayetlerinin önlenmesi işlevi sorumluluğu tümüyle hukukun ve hukukçunun omuzlarına yüklenemez. Yasalarda düzenlenen ağır yaptırımlar en etkili biçimde uygulansa bile ki bizce çok önemlidir sözkonusu öldürme eylemlerini üreten toplumsal yapı değişmedikçe, kan davalarında olduğu gibi namus cinayetlerinin de süre gideceğini söylemek abartılı bir öngörü sayılmamalıdır.Devlet sorunu doğru algılamalı, ulusal boyutta ele alınmasını, bilimsel zeminde etkin önleyici çözümler üretilmesini sağlamalıdır.”
“Son söz”
İskender’in kitabındaki “Son söz”e ben de katılıyorum. “Bireyin kendi yaşam biçiminden yalnız kendisine karşı sorumlu olduğu anlayışının yerleştiği, insanların haksızlığa karşı hukuksal zeminde çözüm aradığı, kadınıyla erkeğiyle özgür bireylerin oluşturduğu demokratik bir toplumda, şiddetten, namus cinayetlerinden ender ve şaşkınlıkla sözeder olmak...” dileğiyle.
İskender’in ÇÖZÜM önerileri
İSKENDER’in kitabındaki çözüm önerileri de çok çarpıcı ve bakın şöyle: Töre/namus cinayetlerinin ortaya çıkarılması sorundur. Cinayeti işleyen erkek görünmez kılınmaktadır. Etkin soruşturma-kovuşturma sağlanmalı Ataerkil ideolojinin ürettiği şiddet olaylarında bu değerlere bağlı görevlilerin faile hoşgörüyle yaklaştıkları unutulmamalıdır Özel kolluk soruşturma birimleri ve özel uzman mahkemeler kurulmalıdır CMK değiştirilip STK’ların, baroların bu davalara katılmaları sağlanmalıdır Ulusalüstü sözleşmelerle kurulan denetim organlarının kararlarının iç hukukumuzda doğrudan uygulanması sağlanması için düzenleme yapılmalı Töre/namus cinayetleri haberlerde meşrulaştırılıyor, erkekler için model olma tehlikesi taşıyor. Basın olumlu işlev yerine getirmesi için özendirilmeli Medyatik-magazinsel anlayışla bu konudaki mücadelede yenilgi kaçınılmaz Ataerkil yapının kaldırılması adına araştırma-uygulama yapılmalı Kısa vadede yeterli sayıda kadın sığınma evleri kurulmalıdır Her saatte etkili hizmet veren kadın danışma hatları oluşturulmalıdır Arabuluculuk mekanizmaları harekete geçirilerek, çok yönlü eğitim çalışması yaygınlaştırılmalıdır.