ÜÇ yıl önce ilk kez boşanmış kadın için de "koruma kararı" vererek bu yönde içtihat oluşmasını sağlayan Ankara 8. Aile Mahkemesi Hakimi Eray Karınca, çok önemli bir çalışmaya imza attı. Karınca’nın, kadını aile içi şiddetten korumanın hukuki yollarını örnek kararlarla anlattığı, yasal çerçeveye ve uygulamaya ışık tutan rehber kitabı ücretsiz dağıtılıyor.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından "Kadına yönelik aile içi şiddetle mücadele projesi" çerçevesinde bastırılan kitap, hem uygulayıcı konumundaki hakimlere hem de bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen kadınlara ışık tutuyor. Kitap, aile içi şiddeti önlemeye dönük eğitim çalışmalarında da kullanılacak. Karınca ile kitabı ve kadını aile içi şiddetten koruma yollarını konuştum. Çarpıcı tespitleri ve önerileri var. Bakın şöyle:
"Aile içi şiddeti çözmenin yolu kocalara, karılarınızı dövmeyin yerine hedef kitlemiz kadınlara ’Size şiddet uygulanamaz’ zihniyeti vermek bence. Eğer erkek böyle birşeye kalkışıldığında, bunun çok pahalıya patlayacağını kadının ilişkiyi derhal bitireceğini ve hakkını aracağını hissederse, kadın ’Kocam döverde sever de’ mantığından kurtulursa, bu sorun ancak o zaman çözülür. Bu farkındalık bilincinin geliştirilmesiyle çözülebilir. Nüket Subaşı’nın (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzm.Dr.) makalesinde gördüm. Aile içi şiddetin hiç rastlanmadığı yer Papua Yeni Gine’deki bazı yerli topluluklarmış. Gerçek anlamda feminizmi benimsemiş erkeğin zihninde de kadına karşı şiddet yok.
Koruma altındaki kadına devletten nafaka
2006 yılıydı. Kadın boşanmış bir öğretmendi. Eski eşini iki yıl sonra sokakta perişan halde görmüş ve çocuklarının ısrarı ile tekrar eve almış. Ancak iki ay sonra koca, yine şiddet uygulayınca savcılığa başvurmuş. Sonuç alamayınca bizden talepte bulundu. Adana’da imam nikahlı karısını, polisin önünde 40 kez bıçaklayan adam aklıma geldi. Ertesi gün kadının talebini kabul ettim. Bu ilk örnek karar oldu. Yasada ’resmi evlilik’ tabiri yok. Vicdanınız rahatsa o karar hukuka uygundur. ’Evli kadını korurum. Boşandıysa, birlikte yaşıyorsa, korumam’ denemez. Bunlar sosyolojik anlamda yine aile. Aynı yatağı paylaşıyorlar.
Koruma kararı verdiğimizde en çok ’Kadına kim bakacak’ tepkisi geliyor. Burada yönetmelikte düzenleme yapıldı. Kararlarımda, evden uzaklaştırılan kocanın evin kira, su, doğalgaz gibi giderlerini ödemesine ve kadının iaşesi için küçük bir nafaka takdir ediyorum. Önerim ise, şiddet mağduru kadınlar için destekleme fonu kurulması. Devlet bu fondan bu durumdaki kadına nafaka öder, daha sonra kusurlu durumdaki kocasına rücu eder.
Yasadaki diğer bir eksiklik ise itiraz hakkının tanınmaması. Ama bu kararlar ilk elden idari karar valilik kaymakamlık kararı gibi veriliyor. ’Eşine, çocuklarına bundan sonra şiddet uygulamayacaksın, yoksa tutuklanırsın’ diye ihtarda bulunuluyor. Hakim bu boşluğu HUMK uyarınca on günlük süre vererek, itiraz imkanı tanıyarak, doldurabilir. Bu süreyi olayın niteliğine göre kısaltabilir ya da uzatabilir.
İmam nikahına prim verilmiyor
İmam nikahına bu kararların prim vereceği söyleniyor. Bu yanlış bir bakış. Bu insanlar çok küçük yaşta ikinci üçüncü eş olarak evlendiriliyorlar. Bizim önümüze ne zaman geliyor bu olay. Onlar ne zaman kurtulmak isterlerse bu ilişkiden o zaman. Polise başvurularından sonuç alamıyorlar, bize ’Aman beni kurtar’ diye başvuruyorlar. Biz bu kararı vermezsek, ’Sen imam nikahı altında o adamın boyunduruğunda yaşamaya edevam et’ demiş oluyoruz. Üç ay altı ay koruma kararı verilince, kadın ayakları üzerinde durabiliyor, kendi yaşamını kurabiliyor ve karşı çıkabiliyor. Tam aksine bu insanların lehine imam nikahına prim vermek değil tam aksine onu önlemektir.
Aile içi şiddette bu yıl artış var
2008 yılının ilk dokuz ayında 362 kadın ve çocuk gibi aile bireyi, aile içi şiddetten korunmuştur. Bu yıl artış görülüyor. Benim mahkememdeki rakamlara göre 1 Ocak-17 Şubat tarihi arasında 12 adet başvuru yapılmış. 10 kabul etsek, toplam 11 tane aile mahkemesi var. 110-120 arasında bir rakam görürüz. Geçen seneye göre müthiş bir artış. Benim uygulamadan gözlediğim kadarıyla boşanma olmaksızın nafakanın artırılması, indirilmesi talepleri de arttı.
Aile mahkemelerinde boşanma davaları ağırlıklıdır. 2009’da nafaka davaları boşanma davalarından daha fazla öne çıkmaya başladı. Sayısal olarak da arttı. Benim uygulamadan gözlediğim kadarıyla boşanma olmaksızın nafakanın artırılması, indirilmesi talepleri arttı. 25 liralık artış için yalvaranlar, bu parayı ’Ödeyemem’ diye net tavır alanları görüyorum.