Boşanma davalarında eşlerin birbirlerinden tazminat talepleri konusunda devrim niteliği taşıyan bir karar çıktı.
İşviçre Federal Mahkemesi’nin görüşünü benimseyen Yargıtay, boşanmaya neden olan olaylarla doğrudan bağlantısı bulunmayan nitelikte "hafif kusuru" bulunan eşe "kusursuz eş" gibi tazminat yolunu açtı. Bu karar, Eryaman’dan beri arayıp boşanmak isteyen kadın okurumun imdadına yetişecek iyi bir örnek.
TELEFONDAKİ kadının adı Feryal, soyadı bende saklı. Eryaman’da oturuyor, 35 yaşında. Eşinin iki yıldır, başka bir kadınla yaşadığını, bu yüzden sık sık kavga ettiklerini ve hatta küfürleştiklerini söylüyor. Ev kadını olduğu için "İki yaşımdaki kızımla ortada kalırım" korkusuyla boşanmaya da cesaret edemiyor. Kocasının, "Ben güçlü bir adamım bana ’kıro’, ’aşağılık herif’ diye hakaret ettiğine tüm dostlarım ve ailem tanık. Sana tek kuruş tazminat vermem" diye tehdit ettiğini ağlayarak, anlatıyor. Bana da ne yapabilirim diye soruyor.
KUSURSUZLUK ŞARTI
Ben de bu konuyu Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarından araştırıp, hukukçularla konuştum. Bakın durum şöyle:
Medeni Kanun, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat isteyebileceğini öngörüyor. Kanun, "kusursuz" eşi koruyor ve tazminat almasına imkan tanıyor. Tazminat isteyen eşin daha "ağır" ya da "eşit" kusurlu olması halinde tazminat talebi reddediliyor.
HAFİF KUSURLU EŞE DE TAZMİNAT
Ama Yargıtay, geçtiğimiz aylarda, tam Feryal Hanım’ın durumuna uyan örnek bir karar verdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurul’unun bu kararı boşanma davalarında eşlerin birbirlerinden tazminat talepleri konusunda adeta devrim niteliği taşıyor.
İşviçre Federal Mahkemesi’nin görüşünü benimseyen Kurul, boşanmaya neden olan olay ya da olaylarla doğrudan bağlantısı bulunmayan nitelikte "hafif kusuru" bulunan yani "tali-feri-ikincil kusurlu" eşe de mahkemelerin, "kusursuz eş" gibi maddi-manevi tazminat verebilmelerinin yolunu açtı.
Feryal Hanım da kendisini aldatan eşine hakaret ettiği ve bunu da açık yüreklilikle söylediği için "hafif kusura" da tazminat yolunu açan bu Yargıtay kararını örnek gösterebilir. Ama öncelikle bir avukata başvurup, boşanma, nafaka ve tazminat davası açması gerekiyor.
İŞTE ÖRNEK KARAR
Örnek Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararının kısa özeti de şöyle:
20 yaş küçük sevgilisi G. ile 8-10 yıldır metres hayatı yaşayan, davacı kocası M.Ç’ye, "Kıro", kayınvalidesine de "Oğlun işe yaramaz, iyi koca değil" diyen ve kocasına on yıl önce bir de tokat atan davalı kadın N.Ç, boşanma olayında "tali kusurlu" (hafif) bulundu ve kocasından tazminat almasına hükmedildi. Kurul, kadının bu sözlerinin boşanmaya neden olan olaylar arasından doğrudan bir bağlantı bulunmadığını ve bu kusurunun tazminat istemesine engel oluşturmayacağına hükmetti.
Medeni Kanun’un "kusursuz eş" kavramını yeniden yorumlayıp, yumuşatan ve içtihat değişikliğine giden Kurul’un uzun tartışmalar sonunda oyçokluğu ile verdiği bu ilk örnek karar benzer davaların seyri açısından da büyük önem taşıyor.
İşte karar gerekçeleri
KUSURSUZLUK ŞARTI
Medeni Kanun’un 143. maddesine göre boşanma nedeniyle diğer eşten tazminat istenebilmesi için tazminat talep eden eşin kusursuz olması gerekir. Burada "kusursuz olma" deyimine verilecek anlam son derece önemlidir. Gerçekten kusursuz olmadan maksat acaba tazminat talebinde bulunacak eşin "mutlak kusursuzluğu mudur" Başka bir söyleyişle "kusursuz eşle" boşanmada en küçük bir kusuru bile bulunmayan eşi mi anlamak gerekir?
MUTLAK KUSURSUZLUK ENDERDİR
Doktirinde "kusursuz olma" deyiminden mutlak kusursuzluğun anlaşılmasının doğru olmayacağı kanati yaygındır. Bir boşanma davasında hele uzun yıllar sürmüş bir evlilikte eşlerden birinin mutlak olarak kusursuz olması pek enderdir. Eğer tazminat talep edecek eşin mutlak surette kusursuz olması aranacak olursa bu şart maddi tazminat talebinin sınırlarını çok daraltır ve onu ancak istisnai hallere indirger ki, böylece tazminat kurumu da pratik değerini büyük ölçüde kaybetmiş olur.
KADININ SÖZLERİ TEPKİSİNDEN
Davalı tanıklarınca doğrulanmamakla birlikte, davacının yakın akrabası olan bir kısım tanıkların yine sebep ve saikini açıklamadan, davalının kocasına "Ordu kırosu", kayınvalidesine "Oğlun işe yaramaz, iyi koca değil" şeklinde beyanda bulunduğunu ifade ettikleri anlaşılmaktadır. Karısını metres hayatı yaşayarak aldatmasına ve kocalık vazifelerini yapmamasına tepki olarak söylenen sözler olduğu anlaşıldığından Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasına göre başlı başına boşanmayı sağlayacak eylemler olarak değerlendirilemez.
YASANIN ARADIĞI HAFİF KUSUR
O halde yasanın amaçladığı kusursuzluğun mutlak anlamda kusursuzluk olarak değil, boşanmayı sağlamada yeterli ağırlık taşımayan hafif kusur olarak değerlendirilmesi ve bu nitelikte boşanmaya yol açan olay ya da olaylarla doğrudan illiyet bağlantısı bulunmayan feri (yan ikincil) nitelikteki kusurların tazminat istemine engel olmayacağının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Eşek diyen kadına tazminat yok
Yargıtay, karısını döven koca ile kocasına, "Eşek, cehennem ol, nankörsün" diyen karısını "eşit kusurlu" buldu. Yargıtay boşanmayı yerinde görürken, dayak yiyen kadını boşanmada eşi ile "eşit kusurlu" bulduğu için kadına mahkemece verilen manevi tazminatı bozdu.
KÜFÜRBAZ KADINA KÖTÜ HABER
Yargıtay, kocasına "Okumuş cahil, aptal, sersem, aşağılık, eşekoğlu eşek" kayınvalidesine de "o.." diye küfür eden kadını "Ağır kusurlu" bularak, mahkemece verilen manevi tazminat ve nafaka kararını bozdu. Kararda, "Boşanmaya kendi kusuru ile de yol açan kadın manevi tazminat isteyemez. Ağır kusurlu olan eş yararına yoksulluk nafakası da takdir edilemez" denildi.