Zeytinyağı hakkında yeni araştırma

Besin seçimleri sağlığınızı doğrudan etkiler. Yiyip içtikleriniz hangi hastalıklara yakalanacağınızı ve hangi hastalıklardan korunacağınızı belirleyen köşe taşları gibidir.

Ãœzüm ve nar suyunun antioksidan güçlerini, çinkonun bağışıklık marifetlerini, siyah çikolatanın kan basıncını düşüren etkilerini, cevizin, keten tohumunun damar koruyucu özelliklerini okuyup öğrendikçe siz de ÅŸaşırıyor olmalısınız.Â

Ülkemizde yetişen besinlerin pek çoğu birer sağlık mucizesi, birer ilaç gibidir. Öyle görülüyor ki, yakın bir gelecekte, Hipokrat’ın düşü gerçekleşecek ve yiyeceklerimiz birer doğal ilaç muamelesi görecek. Mucize yiyeceklerimizden biri de zeytin ve zeytinyağıdır. Zeytinin, zeytin ağacının meyvesi olduğu düşünülürse, zeytinyağı yerine "zeytin suyu" demek belki daha doğru olacak. Zeytinin sağlık yararlarını kanıtlayan çalışmalara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Zeytini ister yiyin, ister yiyeceklerinizde yağını kullanın ya da ekmeğinizi banın, vücudunuza sürün ama asla tam bir sağlık mucizesi olduğunu unutmayın.

Yeni yapılan bir çalışma (Dr. Katherine Tuttle, Providence Research Center), düzenli zeytinyağı tüketiminin, kalp ataklarına karşı güçlü bir korunma sağladığını ortaya koydu. American Collage of Cardiology’nin son konferansında, açıklanan çalışma sonuçları çok önemli. Bu çalışmanın eski bilinenleri doğrulayan yönleri de var: Günlük toplam kalorinin, doymuş yağ tüketiminden kaynaklanan kısmı yüzde 7’yi geçtiğinde, kalp sorunları artmakta. Toplam yağ tüketimi, günlük kalori tüketiminin yüzde 30’un altında kaldığı beslenme planları, kalbi daha iyi korumakta. Eğer, bu yağları, Omega-3 yağ asidinden zengin olan, çoklu doymamış yağlarla güçlendirirseniz, kalp koruyucu etkiler daha da öne çıkmaktadır...

Çalışmanın en dikkati çeken bölümü, zeytinyağının damar dostu özelliklerine ilişkin bulgular. Zeytinyağı miktarı abartılmadığı takdirde, kalp-damar hastalıklarının panzehiri gibi görülüyor. Bu özelliği, tekli doymamış yağlardan zengin olmasından ileri geliyor. Tekli doymamış yağların, özellikle zeytinyağının, kötü kolesterol LDL’yi artırmadığı, iyi kolesterol HDL’yi azalttığını gösteren güvenilir bulgular var. Ayrıca, zeytinyağı, kötü kolesterol LDL’nin okside olmasını engelleyici antioksidan bir güç de taşıyor. LDL oksidasyonu damar sertliğini başlatan süreçlerin ilk sıralarında yer alıyor.

Eğer, daha güçlü damarlara sahip olmak istiyorsanız, beslenme planınızda, yağları seçerken zeytinyağına daha çok yer bırakın. Mide kanserinden, helikobakter kolonizasyonuna, antioksidan etkiden, cilt yaralarına kadar, muhteşem bir yelpazede, sağlık yararlarına sahip olan bu mucize besine daha çok şans tanıyın.

Krampların nedenleri

l Şeker hastalığı

l Su ve tuz kaybı

l Potasyum eksikliÄŸi

l Parkinson hastalığı gibi bazı sinir sistemi hastalıkları

l Alkol kullanımı

l Bazı ilaçlar (niyacin, idrar söktürücüler, kalsiyum kanalı engelleyiciler, bazı antidepresanlar)

l Hamilelik

l Uzun süreli oturma ve hareketsiz kalma

Ne yapmalı

l Kramp giren bacağınızın üzerinde yürümeyi deneyin.

l Kramp oluşan kas grubuna masaj yapın.

l Bacağınızı dümdüz uzatın ve kramp ile kasılmış olan kasınız gevşeyinceye kadar ayağınızı bileğinizden esnetmeye çalışın.

l Kramp bölgesine soğuk buz torbası veya su uygulayın.

l Sıcak bir banyo yapın.

l Su tüketiminizi artırın.

Hormon tedavisi dikkat ister

Menopoz sürecinde ortaya çıkan sorunların tedavisi için hormonlardan yararlanmayı düşünüyorsanız bu ilaçların sadece yaşam kalitesini olumsuz etkileyen belirtileri gidermek için kullanılması gerektiğini bilmelisiniz. Eğer bu ürünleri kullanmaya başladıktan sonra memelerinizde herhangi bir değişiklik fark ederseniz vakit geçirmeden doktorunuzla konuşmalısınız. Eğer rahim kanseri gibi bilinen veya şüphe edilen hormonla ilişkili herhangi bir tümör öykünüz mevcutsa, bu ilaçlar kullanılamaz. Eğer bu ilaçları kullanıyorken kan basıncında yükselme, karaciğer fonksiyonlarında bozulma gibi problemler oluşursa en kısa zamanda doktorunuzla görüşün.

Aman düşmeyin

Yaşlılarda en sık karşılaşılan problemlerden biri düşmelerdir. Düşme sorunu kadınlarda daha sık görülmekte, ölümcül bile olabilmektedir. Kırık oluşumu gibi fiziksel sonuçların yanı sıra ciddi psikolojik yan etkiler de doğuran düşmeler, uzun süreli iyileşme dönemlerine, dolayısıyla sosyal sorunlara da yol açıyor. Düşmelerin sebepleri arasında, görme bozuklukları, bazı sinir sistemi hastalıkları, parkinson hastalığı, inme, demans, bazı ilaçlar (sedasyon ilaçları, idrar söktürücüler, bazı kalp ilaçları), kemik erimesi gibi sağlık sorunları ve çevre etkisi gibi faktörler gösterilebilir.

Bunları yapın

Doktorunuzla görüşün: Siz de beklenmedik bir anda düşmek istemiyorsanız, doktorunuzdan kullandığınız ilaçların, hastalıklarınızın düşme riski taşıyıp taşımadığını öğrenin. Özellikle düzenli göz muayenesi yaptırın.

Düzenli bir egzersiz:
Düzenli egzersiz, kas gücünüzü, esnekliğinizi ve vücut koordinasyonunuzu artırıp, kemiklerinizi güçlendirecektir.

Evde değişiklikler yapın: İşe odalardaki kablo, magazin, kutu gibi hareket zorluğu yaratacak objeleri kaldırmakla başlayın. Yerde kalkmış parkeleri tamir edin, yere dökülen sıvı-yiyecekleri hemen temizleyin. Banyonuzun zeminine kaymayı önleyici bir paspas ve tabure koyun.

Kadınlar için daha çok demir

Kadınların adet süresince ortalama 50 mg kadar demir kaybedebilecekleri bilinmektedir. Bu nedenle doğurganlık yıllarında kadınların demir gereksinimleri artmakta, menopoz döneminde yeniden azalmaktadır. Demir eksikliğine bağlı kansızlık sorununun kadınlar arasında yaygın olmasının diğer bir sebebi de, hamilelikler, sık sık uygulanan diyetlerdir. Hamilelik döneminde anneler bedenlerindeki demirin önemli bir kısmını bebeklerine vermektedir. Yanlış planlanmış diyetler de demir eksikliğini kolaylaştırabilir. Demirden zengin bir beslenme; yağsız kırmızı eti, kümes hayvanlarını, kuru baklagilleri ve yeşil sebzeleri içermeklidir.

Son günlerde diyet yapmama rağman vücudumda şişlikler hissediyorum. Vücudumda su artmış olabilir mi?
Ödem sizi yanıltmasın

Diyet yaparken sıvı tüketiminize son derece dikkat etmelisiniz. Uygulanan tüm zayıflama diyetlerinde ’günde en az 8-10 bardak kadar su içilmelidir’ ifadesini sıklıkla duymuşsunuzdur. İşte bunun nedenlerinden biri de diyet esnasında vücutta ortaya çıkabilecek sıvı birikimini (ödemi) önlemektir. Ayrıca sıvı alımınızdaki azalma bazı minarelerin dengesini de bozabilir. Buna bağlı olarak da vücutta şişlik hissi oluşabilir. Örneğin potasyum eksikliğinde vücutta sıvı birikimi ortaya çıkabilir. Bu eksikliği vücudunuza hissettirmemek için potasyumdan zengin başlıca besinleri bir kenara not edin.

Kayısı, şeftali, muz, kuru kayısı, havuç, domates, sarmısak, kurubaklagiller yüksek oranda potasyum içerir. Ayrıca günlük çay ve kahve tüketiminizin fazla olması da vücut su dengenizi bozabilir.

Günde 1.5 litre su içmeye çalışıyorum. Bu suyu aralarda mı içsem daha iyi yoksa yemekle beraber mi?

Suyu ne zaman içmeli

Günde 1.5-2 litre su içmeniz, bizim tavsiye ettiğimiz ölçülere uygun. Su içmek dolaşımı hızlandırır, cildinize iyi gelir, dikkatinizi toparlamanızı sağlar, toksik maddelerin atımını kolaylaştırır. Benim size tavsiyem öğünle beraber değil de aralarda hatta tek seferde içmek yerine 15 dakikalık, yarım saatlik aralarla su tüketmeniz olacaktır. Eğer iştah sorununuz var ise o zaman sofraya oturduğunuzda ilk önce su ile başlayabilirsiniz. Doygunluk hissi sağlayarak size önerilen miktarları daha rahat tüketmenizi sağlar. Yine su gibi aralarda şekersiz bitki çayları tüketmeniz de size fayda sağlayacaktır. Hele yaz yaklaşırken, selülitler akla gelmişken kesinlikle sıvı alımının önemini hatırlatmak isterim.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

Tel: (0212) 236 73 00
Yazarın Tüm Yazıları