“Yasakçı yaklaşım” tıpta da eski bir yaklaşımdır. “Bazı şeyleri yasaklayıp otoriter konumlarını” sürdürmek hekimlerin daima hoşlandığı bir şey olmuştur. Kızmayın, darılmayın ben de tıbbi yasakların çoğunun haklı ve yerinde olduğunu düşünüyorum.
İNSANLARIN “hedonistik eğilimlerinin” hep ön planda olması nedeniyle zevk, tat ve keyif veren şeylere zararlı da olsalar eğilimli olduklarını düşünüyorum. Toplumda oldukça yaygın olan “İyi ve güzel şeyleri ya doktorlar ya kanunlar ya da dinler yasaklıyor” şeklindeki “esprili yaklaşım” bence haklıdır ve iyi ki de öyledir! Nedeni de yukarıda belirttiğim gibi “zevk odaklı olma” eğilimindeki insanoğlunu azıcık “normale” çekebilme ve orada tutabilme çabasıdır.
Hayatın tadı tuzu asla ıskalanmamalı
Bununla birlikte gereksiz ve kanıtsız yasaklamalar getiren hekimler ve hekimlik anlayışından hiç hoşlanmadım. Her şeyin yasaklarla çözülemeyeceğini, tıbbi kuralların da sık sık değişebileceğini, hatta sorgulanmaları gerektiğini düşünen bir hekimim. Bence madem ki önümüze konan her yasağı sorgulama hakkımız var tıbbi yasaklar da aynı şekilde sorgulanmalı. Yasağın neden koyulduğu, ne gibi kanıtlara dayandırıldığı ve hangi yararları sağlayacağı açık olarak anlatılmalı. Ayrıca bu yasakların dozu iyi ayarlanmalı, hayatın tadı ve tuzu asla ıskalanmamalı...
Doktorların dediğini yap yaptığını yapma
BİZİM halkımızın pek sevdiği bir deyim var: “Doktorların dediğini yap, yaptığını yapma”. Deyim haksız da sayılmaz! Ben ?başhekimlik yaptığım dönemde- hastasına bir taraftan kilo vermesini sigarayı bırakmasını söyleyip kolesterol ilacı yazarken bir taraftan da sigarasını tüttürmeye devam eden koca göbekli (hatta şişman) çok sayıda doktor meslektaşımla çalıştım. Ama siz siz olun doktorların koyduğu yasakların hepsinin yumurta gibi haksız olduğunu da düşünmeyin. Bu yasakların ciddi olarak uyulması gerekenleri var.
‘Tuzu azalt’sözüne güvenin
DOKTORLARIN ve beslenme uzmanlarının kolalı, fruktoz şuruplu, şekerli, kafeinli içeceklere ve meşrubatlara karşı çıkmaları konusunda haklı olduklarını düşünüyorum. Bunların zararlı olduğunu gösteren çok sayıda bilimsel çalışma ve klasik gözlem var. “Pizzaya fazla bulaşmayın, hamur işlerini azaltın, şekerlemelerden uzak durun, cipse elinizi bile sürmeyin” gibi tavsiyelerine de riayet etmenizi öneriyorum. Doymuş yağları trans yağları ciddi şekilde azaltın diyorlarsa doğru söylüyor. Çünkü bu konuda da ciddi bilimsel kanıtlar var. Besin etiketlerini dikkatle inceleyerek trans yağlı yiyecekleri satın almaktan doymuş yağ yüklü besinleri kullanmaktan vazgeçin uyarısını da haklı buluyorum. Doktorların katkı maddeleri konusundaki tereddütlerini de ciddiye alın. Her ne kadar bu konuda ne tip bir bilgi hâlâ elimizde olmasa da tam ve işlenmemiş gıdalar yemeye katkısız yiyecek ve içecekler tüketmeye özen gösterin. Son zamanlarda gittikçe yaygınlaşan “tuzu azalt” kampanyalarına da güvenin ve destek verin. Çünkü tuzun fazlası sağlığa kesinlikle zararlı ve fazla tuzun hiçbir sağlık faydası yok.
Yumurta sanıkken kahraman oldu
TIBBİ yasakların her zaman doğru olmayabileceğinin örneklerinden birini yakın geçmişte yaşadık. Önce suçlu sandalyesine oturtulan “yumurtanın sarısı”nın öyle zannedildiği kadar tehlikeli bir kolesterol yükseltici olmadığı anlaşıldı ama neredeyse otuz yıl insanlar gereksiz yere yumurta sarısından mahrum kaldı! İşin mantığı şuydu: “Madem ki bir yumurta ortalama 200 mg kadar kolesterol içeriyor ve madem ki insan bedeninin her gün dışarıdan alması gereken kolesterol miktarı 300 mg.’ı geçmiyor, o halde kolesterol yüksekliği sorunu olan herkes yumurtanın sarısından uzak durmalı.”
Ben de yanıldım
Ne ki korku öyle bir abartıldı ki gün geldi, kolesterol sorunu olmayanlara bile biz yumurtanın sarısını daha az yemeleri konusunda dikkatli olmaları uyarısı yapıldı (Bu uyarıyı yapanlardan birinin de ben olduğumun altına çizerek belirtiyorum). Ama zamanla anlaşıldı ki yumurta yasağı öyle çok sorgulanıp araştırıp incelenip konulmuş bir yasak değil. Hele hele konu hakkında ciddi bir kontrollü bilimsel araştırma bulmak neredeyse imkânsız. Yumurtanın sarısındaki 200 mg kolesterolün en fazla yarısı bağırsağımızdan emilip kana karışıyor. Kana karışan bu bölümün de öyle zannedildiği kadar ciddi bir aterojenik etkisi yani damar sertliği yapıcı gücü yok. Yani yumurta kötü kolesterolü zannedildiği kadar yükseltmiyor, yükseltse bile beraberinde iyi kolesterolü de artırdığı için LDL/HDL kolesterol oranı pek bozulmuyor. Kısacası koyduğumuz yasakla ilgili kanıtlar yeterli değildi ama biz bu kanıtları ciddi olarak araştırmadan yumurtanın sarısını sorunlu gıdalar arasına yasağı uygulamıştık.
Yumurtalı sucuğu hafta sonuna saklayın
KALP damar hastalarının, kolesterol problemi olanların ve bu nedenle ilaç kullananların, bypass uygulananların, stend takılanların, hatta şeker hastalarının yumurta tüketiminde dikkatli olmaları gerekiyor. Yani kalp açısından probleminiz varsa temkinli olmakta yarar var. Yumurta keyfini sucukla, pastırmayla süslemek isterseniz sadece hafta sonlarına bırakmanızı tavsiye ederim.
En tehlikeli 10 beslenme
? Doymuş yağları fazla besinler (İç yağı, kuyruk yağı, tereyağı) ? Trans yağ yüklü yiyecekler (Fast food ürünler, bazı margarinler, fırın-pastane ürünlerinin bazıları) ? Şekerden zengin gıdalar (Şekerlemeler, unlu tatlılar) ? Fruktoz şurubu, kola, kafein, gaz içeren meşrubatlar ? Beyaz un zengini ürünler (Açma, poğaça, kurabiye, börek) ? Tuz yüklü yiyecek ve içecekler (Salamuralar, turşular) ? Kolesterol zengini besinler (İç organlar) ? Yağda kızartılmış gıdalar ? Aşırı yanmış ?ateşte kömürleşmiş- besinler (Barbeküler, yanmış etler) ? Yüksek kalorili her şey