Egzersize yeni başlayanların kafasını karıştıran bazı şeyler var. Bunlardan biri de "Sağlık için maksimum yararı elde etmek söz konusu olduğunda yapılması gereken en kolay ve etkili egzersiz hangisidir?" sorusunun yanıtıdır.
Bu soruyu yanıtlamak çok kolay değil ama önemli bir soru olduğu kesin! Çünkü yoğun iş yaşamı, ulaşım zorlukları, aile sorunları gibi içinde kolay, etkili, ucuz ve kalıcı bir egzersiz planı yapmak ve bunu her gün tekrarlamak kolay olmayabiliyor.
Hangi yaşta olursanız olun egzersiz sağlığı olumlu yönde etkileyen çok önemli bir faktör. Hastalarıma sağlıklarını güçlendirecek, bağışıklık sistemlerini destekleyecek hastalıklarla mücadele etmelerini kolaylaştıracak programlar hazırlarken "Kullandığınız bütün reçeteli ilaçların, vitamin ve besin desteklerinin yararlarını iki ile çarpın. Önüne eşittir işaretini koyun. Karşısına da, ’her gün en az 35 dakika fiziksel aktivite’ yazın" diyoruz. Hastalıkları önlemek, yaşlanmayı önlemek anlamına geliyorsa ve amacınız hastalıklardan korunmak, nüfus yaşınızı değil biyolojik yaşınızı genç tutmaksa, hedefiniz yaşlanmanın ritmini yavaşlatmak, daha da önemlisi hayatınıza form, keyif, coşku ve huzur katmaksa fiziksel aktiviteden asla vazgeçmeyin.
BAŞLAMAK YETERLİ
Ben sadece yürüyerek bile fiziksel aktivite için hedeflenen amacın neredeyse tamamının gerçekleştirilebileceğini düşünüyorum. Eğer önünüzdeki 30 gün için bir plan yapıp her gün 30 dakika yürümeye başlarsanız beden ve aklınızda 30 gün sonraki değişimleri gördüğünüzde bana siz de hak vereceksiniz. Hak vermekle kalmayacağınızı bu çabanızı 30. günün sonunda bir tutkuya dönüştüreceğinizi bile söyleyebilirim. Bu 30 günün sonunda kendinizi daha güçlü ve formda hissedeceksiniz. Yıllardır bir türlü çözüm bulamadığımız yorgunluk, uyku bölünmeleri, gezici ağrılar gibi birçok sorununuzun kendiliğinden çözüldüğünü, kilonuzun normale döndüğünü fark edeceksiniz.
HAREKET İYİLEŞTİRİR
İnsan vücudu hareket etmek üzere tasarlanmıştır. Sadece mekanik tarafları değil, kimyasal süreçleri de hareket ettikçe gelişip, güçleniyor. Daha düzenli ve verimli çalışır hale geliyor. Vücudunuza yerleştirilmiş yüzlerce kemik ve eklemin, bir o kadar kas ve kirişin nedeni budur.
Hücrelerinizin gerektiğinde mevcut halinin yüzlerce katı ATP patlaması yapabilmesi de, neredeyse ATP patlamalarını sıfır noktasına indirebilmesi de bundandır. Eğer hayatınızı daha da güzelleştirmek ve bize ihtiyacınızı en aza indirmek istiyorsanız fiziksel aktivite konusuna lütfen daha fazla önem verin. Hiçbir şey yapamıyorsanız her gün 30-35 dakika yürüyüş yapmaya gayret edin. Çevrenizdeki sağlıklı insanların çoğunun yaptığı da bundan başka bir şey değil!
Menopozda hormon tedavisi: Son değişiklikler
WHI tarafından yapılan geniş bir araştırmada hormon tedavisinin kalp krizine karşı koruyucu olmadığı, hatta 10 yıldan beri menopozda olan kadınlarda kullanıldığında kalp hastalıkları, hatta kalp krizi oranlarını artırdığı görülmüştür. Kısa süreli kullanımlarda bile inme ve pıhtı oluşumlarında artışlar bulunmuştur. Uzun kullanımda meme kanseri ve bunama durumlarında artışlar görülmüştür. Bu araştırmalardan çıkan sonuç uzun kullanımların fayda sağlamadığı yönündedir. Yine de bütün menopozdaki kadınlar ele alındığında, hormonal tedavide oluşacak risklerin düşük olduğu, bu risklerin kişisel temelde belirlenmesi gerektiği görülmektedir. WHI çalışmasından yola çıkarak, Amerikan FDA kuruluşu hormon tedavisi önerilerini belirlemiştir, buna göre: - Menopoz şikayeti olan kadınlar hormon tedavisini sıkıntıları geçiren en düşük dozda ve gereken en kısa süre boyunca kullanabilirler.
- Özellikle kemik erimesi riski taşıyan kadınlar ise düşük dozda ve uzun süreli hormon tedavisi alabilirler. Burada fayda-zarar ilişkisini iyi belirlemek ve hormon olmayan diğer tedavi yöntemlerini de değerlendirmek uygun görülmektedir.
Nitrat tehlikeli bir maddedir
Sucuk bizim mutfağımızın vazgeçilmez lezzetlerinden biri idi. Sosis ve salamla daha yeni tanıştık. Son zamanlarda yapılan birçok çalışma bu üç besini tüketirken dikkatli olmanız gerektiğini ortaya koyan sonuçlarla dolu. Sucuk, sosis ve salam gibi işlenmiş et ürünlerinin içinde bulunan nitrat ve nitrit yapısındaki maddelerin vücutta değişimler göstererek kanserojen maddeler haline geldiği anlaşılmıştır. Bu nedenle saydığımız bu besinleri mümkün olduğu kadar ölçülü tüketmeye gayret edin.
Zaman zaman yediğinizde de antioksidanlardan örneğin C vitamininden zengin yiyeceklerle birlikte yemeyi ihmal etmeyin. Örneğin sucuğu bol sebzeyle, domates, biber gibi C vitamininden zengin yiyeceklerle tüketebilirsiniz. C vitamini nitrat gibi bazı kanserojenlerin kanser yapıcı etkilerini azaltabiliyor.
Aft mı uçuk mu
Ağız içinde ve dil üzerinde yer alan, yüzeysel, ağrılı ülserlere "aft" denir. Genellikle çocukluk döneminde, yoğun stres altında, yanak içini ya da dili yanlışlıkla ısırınca, bazı yiyeceklerin tahrişi sonucu görülmekle birlikte bağışıklığın zayıf olduğu her bireyde ve her yaşta ortaya çıkabilir. Sistemik hastalıklarla birlikte de aft görülebilir. Ağızda ve cinsel organlarda aft, konjonktivit, retinit vb. sorunlarla seyreden Behçet hastalığı da bunlardan biridir. Bu durum mutlaka uzman doktor izlemi gerektirir.
Aft, ağrı, tükürük artışı, çiğneme ve yutma zorluğu yaratması nedeniyle beslenme dengesini bozar. Bu durum da bağışık sistemi olumsuz etkileyerek iyileşmeyi geciktirir. Çoğunlukla, doğrudan, yakınmaya yönelik (semptomatik) tedavi yapılır. Gargara, ağrı kesici gibi ilaçlar kullanılır. Homeopatik yaklaşımda, Borax 9 CH tüm olgularda ilk kullanılacak semptomatik ilaçtır. Ayrıca, kişinin ana karakter özelliklerinden alışkanlılarına, aile içi ilişkilerinden geçirmiş olduğu sağlık sorunlarına kadar derin bir sorgulama yapılarak "temel ilaç" tespit edilebilir ve kişiye özel farklı ilaç bileşimleri de tedaviye eklenebilir.
Dikkat! Bulaşıcıdır!
Viral kökenli ve bulaşıcı olan "uçuk" da aynı bölgeleri etkiler. Dudak ve burun kenarı, çene üzeri sık görüldüğü yerlerdir. Çıkmadan önce batma hissi, yanma, karıncalanma gibi ön belirtiler verir. Döküntüler içi şeffaf sıvı dolu küçük kesecikler şeklindedir. Temiz bakılmadığında bakterilerin de enfeksiyona eklenmesi ile yakınmalar şiddetlenebilir. Uçuk tekrarlayıcı özelliğe sahiptir. Etken olan virüs (herpes simplex) vücutta sürekli barınabilir ve bağışıklığın zayıfladığı dönemlerde etkinleştir.
Homeopati, uçuğun tekrarlarını seyreltebilir ve yakınmaların şiddetini azaltabilir. Ön belirtiler hissedildiği anda bir doz Vaccinotoxinum 9 CH ve her iki saatte bir 5 granül Rhus toxicodendron 15 CH alınarak uçuğun hafif geçmesi sağlanabilir. Natrum muriaticum en önemli temel ilaçtır. Bunun yanı sıra Medorrhinum, Sepia, Staphysagria, Sulfur de kullanılabilir.
Lezzetli, besleyici ve düşük kalorili kızartma yemek istiyorsanız
Birkaç hafta önce keyifle yediğiniz ama her lokmasında (yüksek yağ ve kalori içeriği nedeniyle) yüreğinizin cız ettiği (!) patates kızartmalarını daha besleyici daha lezzetli ama daha düşük kalorili hale getirilebilen yeni bir mutfak ürününden bahsetmiştik. Yüzlerce okuyucu bu cihazla ilgili daha fazla bilgi istedi. Bu sorulardan bazılarını yanıtlamakta fayda var.
Kızartma yiyeceklerden herkes hoşlanıyor. Çünkü kızartma esnasında oluşan bazı özel kimyasal değişiklikler yiyeceklerin lezzetini artırıyor. Çok lezzetli olmalarına rağmen kızartılmış yiyecekler ne yazık ki sağlık söz konusu olduğunda pek fazla tavsiye edilmiyor.
Kızartmalar neden önerilmiyor
Kızartılmış yiyecekler çok fazla yağ ihtiva ettikleri için daha kolay şişmanlatıyor. Yani birinci sorun o yiyeceğin kalori fazlalığı ve bunun yarattığı kilo alma tehlikesi. İkinci sorun birincisinden daha da önemli. Vücuda giren fazla yağ yalnız kilo aldırmıyor. Aynı zamanda kan yağlarını özellikle kolesterolü de yükseltiyor. Kızartılmış yiyeceklerdeki sorunlar bununla da bitmiyor. Kızartma esnasında oluşabilen kimyasal değişimler zararlı maddelerin ortaya çıkmasına yol açabiliyor. Ayrıca bir önceki kızartmanın kömürleşmiş artıkları da içerdikleri polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi toksik moleküller nedeniyle de zarar veriyor.
Çözüm: Daha az yağ ile kızartmak
Kızartılmış yiyeceklerin taşıdığı bu dezavantajlardan kurtulmanın tek yolu şimdiye kadar fırında pişirmekti. Burada da karşımıza lezzet sorunu çıkıyordu. Bahsettiğimiz cihaz bütün bu dezavantajları ortadan kaldırıyor. Sadece bir kaşık yağ ile bir kilo patatesi, sebzeyi, 5-6 kişiye aynı anda servis edilebilecek kadar tavuğu, balığı, kırmızı eti kızartma imkánı veriyor. Hem de besleyici değerini azaltmadan kalorisini azaltarak ve yeni zararlı toksik maddelerin oluşmasına engel olarak.
Mutfak teknolojileri üreticilerinin sadece yemek pişirmeyi bir tarafa bırakarak sağlıklı ve besleyici lezzetler peşinde koşmaya başlamaları alkışlanacak bir gelişmedir. Umarız bu cihazı yenileri takip eder. Tefal’in geliştirdiği "Actifry" isimli bu cihazı biz de öneriyoruz.
Beslenme hatalarını düzeltelim
Okul çağı çocuklarının kilo almalarında rol oynayan beslenme hataları ve düzeltmenize yardımcı önerilerimize devam ediyoruz.
Öğle mönüsünden yiyecek seçimlerini beraber yapın. Okul yemekhanesinde yemek yemesi aslında işinizi kolaylaştırabilir. Her ay hazırlanan mönüyü birlikte mutlaka inceleyin. Hazırlanan mönüde yapılacak seçimler karbonhidrat ve protein açısından dengeli olmalı, tek tip besin seçiminden uzak kalınmalıdır. Aksi taktirde eve geldiğinde yoğun bir açlık krizi ile saldırgan yeme davranışı sergileyecek ve hazır, hızlı, kalorisi yüksek besinler tercih edecektir.
Okul mönülerinde çıkan dört kap yemekten azar azar seçim yapmak dengeli bir ana öğünün anahtarıdır. Genellikle kahvaltı yapmadan öğle yemeğinde seçim yaparsa daha çok pilav, makarna grubu yiyecekleri tercih edecek, ana yemeği (etli sebze yemeği, köfte, tavuk gibi et yemekleri, etli kurubaklagil yemekleri) genellikle bir iki çatal aldıktan sonra bırakacaktır.
Tabağını bölmeyi öğretin, ekmek grubundan çorba, pilav veya makarnadan birini tercih etsin ana yemeği mutlaka tüketmesini tembih edin, salata veya yoğurt mutlaka seçsin. Başlangıçta zor gibi görünen uygulama bir süre sonra eğlenceli bir oyun haline gelebilir. Seçimler konusunda bilinçlenmesi için başlangıç olarak bir diyetisyenden de yardım alabilirsiniz.