Yetersiz ve dengesiz beslenme, düşünme, çalışma yaratma yeteneğini bozar
5dk okuma
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sağlığınızı etkileyen çevresel faktörlerin başında beslenme, barınma, giyinme, eğitim ve kültürel olanaklar ile yaşadığınız fiziksel çevrenin özellikleri (çevre ısısı, nem oranı, hava, su ve yiyeceklerin kirliliği...) gelmektedir.
Beslenme çevresel faktörlerin en önemlisidir. Yeterince besin tüketilmesine karşın uygun seçim yapılamadığı ya da yanlış pişirme yöntemi uygulandığı için bu besin öğelerinin bazıları gereğinden az alınabilir. Bu durumda o besin öğesi vücuttaki görevini yerine getiremediğinden yine ‘sağlıklı olma’ hedefini sürdürmek güçleşir. Bu durumun ifadesi ‘yetersiz ve dengesiz beslenme’dir.
Beslenme yetersizliği ve dengesizliğinden dolayı oluşabilecek hastalıkların en önemlileri, enfeksiyon hastalıkları, damar sertliği sorunları, şeker hastalığı, hipertansiyon, şişmanlık, diş çürükleri ve karaciğer hastalıklarıdır. Yetersiz ve dengesiz beslenme vücut direncini azaltıp bağışıklığınızı baskılayarak enfeksiyonlara zemin hazırlamakta, sadece bulaşıcı hastalıkların değil tüm sorunlarınızın ağır seyretmesine ve ciddi sorunların gelişmesine neden olmaktadır.
Aşırı besin tüketimi de kötü beslenme demektir ve kilo fazlalığına, şişmanlığa yol açmaktadır. Şişmanlık; şeker hastalığı, hipertansiyon ve damar hastalıklarının oluşumunda önemli bir hazırlayıcı faktördür. Aşırı tuz tüketiminin hipertansiyon, aşırı şeker tüketiminin diş çürükleri, aşırı alkol alımının karaciğer hastalıklarının oluşumundaki etkileri bilinmektedir.
Besin öğeleri vücudun ihtiyaç duyduğu kadar alınmazsa yeteri kadar bedensel enerji oluşamaz, sıradan günlük faaliyetler bile yürütülemez, vücut dokuları yeniden yapılıp, yenilenemez.
Yetersiz ve dengesiz beslenme, insanın düşünme, çalışma, üretme, planlama ve yaratma yeteneğini bozar. Yetersiz ve dengesiz beslenen, zihnen ve bedenen iyi gelişmemiş, yorgun, isteksiz ve hasta bireyler toplum için her açıdan yük teşkil eder.
Beslenmenize daha çok önem vermeli, vücudunuzun besin gereksinimlerini fark edebilmelisiniz. Beden makinenizin ihtiyacı olan besin unsurlarını ona yeterli miktarlarda, dengeli oranlarda ve uygun çeşitlilikte temin etmelisiniz. İyi beslenmek; çok yemek, sınırsız besin tüketmek değildir. Kalori yükü az ama besin değeri yüksek besinleri tercih ederek de beslenebilirsiniz.
BİR BİLGİ
Sağlıklı bir içecek Yeşil çay
Yeşil çayın yarattığı sağlık mucizelerine her gün yeni bir şeyler ekleniyor. İşte yeşil çayın sağlık yararlarından bazıları:
Yeşil çayın içerdiği polifenoller, tümörlerin oluşmasını geciktirebilmektedir. Mevcut tümörlerin büyüme hızını azaltarak vücudun diğer kısımlarına yayılmasını yavaşlatmaktadır. Yeşil çayın bu yararları prostat, meme, kalınbağırsak ve daha birçok doku kanserinde gösterilmiştir. Küçük bir hatırlatma: Yeşil çayın prostat kanserine ilişkin yararları E vitamini ve selenyum ile birlikte tüketilince daha da güçlenmektedir.
Yeşil çay ağız içi hijyenini iyileştirmektedir.
Yeşil çay bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Düzenli yeşil çay tüketiminin enfeksiyonlara karşı direnci arttırabileceği belirtilmektedir.
Yeşil çayın yüksek kolesterolü düşürmede ve damarları korumada etkili olabileceğini gösteren bulgular mevcuttur.
Yeşil çay yaşlanmayı yavaşlatabilen bir içecektir. Cildin ve diğer organların yaşlanma sürecinde karşılaştığı sorunları hafifletmekte veya önlemektedir. Bu özelliğinin antioksidan gücünden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Tayvan ve Japonya kökenli araştırmalarda yeşil çayın kilo almayı engellediğini ve fazla kilolardan kurtulmaya yardımcı olduğunu gösteren bulgular saptanmıştır.
Yeşil çayın kan basıncını ve kan şekerini dengelemeyi kolaylaştırdığını gösteren bulgular mevcuttur.
Yeşil çayın sağlık yararlarının artacağından hiç kuşkunuz olmasın. Cilt yaşlanmasını önleyen kremlere yeşil çay özütlerinin de eklenmesi, yeşil çaylı yoğurtların, gazozların ve başka gıdaların satışa sunulması sizi şaşırtmasın. Yakın bir gelecekte yeşil çayın da Omega-3 yağ asitleri veya CLA gibi fonksiyonel besin gibi kabul edilmesi sürpriz olmaz. Yeşil çayı çocuklara, kalp, böbrek ve mide rahatsızlıklarından yakınanlara, hamilelere ve emziren annelere önermiyoruz. Bu ve benzeri sorunu olanların veya reçeteli ilaç kullananların yeşil çayı korkusuzca tüketebilmeleri için doktorlarına danışmaları gerekmektedir.
Yeşil çayın sağlık faydalarından yararlanabilmeniz için günde 3-4 fincan yeşil çay tüketmeniz yeterlidir. Uykuzluk sorunu çekiyorsanız bu miktarı iki fincanla sınırlamalı, bir fincanında 50-100 mg kafein bulunduğunu unutmamalısınız.
NASIL YAŞIYORLAR?
MÜJDAT GEZEN Tiyatro Sanatçısı
62 yaşındayım. Kilom 79, boyum 1.74. Kahvaltılarda taze sıkılmış elma, portakal suyu içiyorum ve yanında bir tost yiyiyorum. Öğlende ise genellikle balık ve sebze yiyorum. Şeker kullanmam, unlu mamulleri ise sevmeme rağmen tüketmiyorum. Yapay tuz kullanıyorum ya da çeşni kullanmayı tercih ediyorum. Bütün öğünlerimi zamanında alırım fakat onun dışında 4 saatte bir mutlaka az da olsa bir şeyler yerim. 10 yıldır neskafe içmiyorum, arada Türk kahvesi içiyorum. Her gün öğlen 2 bardak şarap içerim. Şu ana kadar hiç sigara kullanmadım. Balık yağı kapsülleri dışında vitamin takviyesi almıyorum. Uykum çok muntazamdır, her gün tam 7 saat uyurum. Spor hiç yapmıyorum ne yazık ki, fakat yazın yazlıkta bahçe bakımıyla uğraşırken bol bol hareket ediyorum, yürüyüş yapıyorum. Hayatımda fazla stres yok. Ailede kalıtsal şeker hastalığı var fakat hepsi 60 yaşından sonra ortaya çıktı. Düzenli olarak kullandığım bir boyun kireçlenmesi ilacım var, 20 yıldır aspirin kullanıyorum.
PROF. DR. OSMAN MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU
Sayın Müjdat Gezen’in egzersiz yapmama yanlışı dışında yaşam biçimi alışkanlıklarının mükemmel olduğunu söyleyebilirim. Kendisi daha iyi karar verecektir ama öğle saatlerinde aldığı alkolün çalışma performansını düşürüp, hipoglisemi, yorgunluk, bitkinlik, uyku eğilimi gibi öğle yemeği sonrası sık görülen sorunları tetikleyebileceğini hatırlatmak isterim. Şarap keyfini akşam yemeğine kaydırmasında ve bir bardakla sınırlamasında fayda var. Ayrıca balık yağı kapsülleri yerine daha güvenli ve saf olan omega-3 ürünlerini tüketmesinin daha yararlı olacağını düşünüyorum. Aslında düzenli balık tüketen biri olarak fazla miktarda omega-3 tüketmesi de gerekmiyor. Bir kapsülünde 150-300 mg civarında EPA-DHA omega-3 yağ asitleri bulunduran saf ve temiz omega-3 ürünlerinden birini tercih edebilir. Bu kapsüllerden balık yediği günlerde bir veya iki, diğer günlerde üç kapsül tüketebilir. Sevgili Müjdat Gezen’e ve okurlarımıza omega-3 kapsüllerinin güvenilirliği konusunda dikkatli olmalarını hatırlatmakta yarar var. Omega-3 yağ asitlerinin elde edildiği balıkların çoğu ne yazık ki ağır metallerle kirlenmiş denizlerde uzunca süre yaşayan yaşlı ve yağlı balıklardır. Eğer dikkat etmezseniz bu yağ asitleri ile birlikte bol miktarda civa, kadminyum gibi hücrelerinizi zehirleyen ağır metalleri bedeninize kazandırabilirsiniz. Ülkemizin kalitesiz ve pahalı besin destekleri ve vitaminler için tam bir cennet haline geldiğini hiç unutmayın.