Bugün, genç kızlar arasında gittikçe daha sık görülmeye başlanan yeme bozukluğu sorununa yer vereceğiz.
Nedeni annelerden aldığımız mektup ve elektronik postaların çokluğu. Anneler, kilo takıntısı nedeniyle yemek reddi veya yiyecek sınırlamasına başlayan çocuklarının geleceği konusunda endişeliler. Haklılar! Yeme bozukluğu ve bunun en ileri şekli olan "Anoreksiya Nervoza" hastalığı son yıllarda eskisinden daha sık görülüyor. Hastalığa, artık yalnız genç kızlar değil, orta yaşlı hanımlarda da rastlanmaya başlanması daha da üzücü.
İŞARETLERİ NELER
Hastalıkta beden ve ruh aynı ölçüde zarar görüyor. Bir yandan metabolizmaları, hormonal dengeleri bozuluyor, kansızlık, kemik erimesi, bağışıklık zayıflaması, saç dökülmesi gibi problemler başlıyor, diğer yandan depresyon gibi ruhsal hastalıklar ortaya çıkıyor. Üzülerek belirtelim ki Anoreksiya Nervoza bazen çok ciddi bir sağlık tehdidi haline gelebiliyor, açlık veya intihar nedeniyle bazı genç kızlar kaybedilebiliyor.
Anoreksiya Nervoza’nın erken işaretleri konusunda uyanık olursanız çocuklarınızdaki değişimleri erken fark edebilirseniz tedavi kolaylaşıyor. Sorun ciddi bir probleme yol açmadan çözülebiliyor. Bizim gözlemlerimize göre hastalığın en erken belirtisi "kilo takıntısı"! Bir genç kız veya kadın eğer kilosu konusunda gereğinden çok hassas hale gelmişse uyarılmalıdır. Sıkı diyet uygulamalarının yol açtığı ağır kilo kayıpları da hastalığı tetiklemektedir. Ne yazık ki daha hızlı sonuç alacağım, hastamı mutlaka zayıflatacağım, ne olursa olsun kilo kaybı sağlayacağım gibi düşüncelere kapılan bazı beslenme uzmanları ve zayıflama merkezleri de hastalığı farkına varmadan tetikleyebiliyor.
Sürekli perhiz yapan, sofradan kaçan, çok az yemek yiyen çocuklarınız varsa dikkatli olun! Sürekli olarak kilo, zayıflama, beslenme kitapları okuyan, yiyip içeceklerini bir takıntı derecesinde araştıran genç kızlara da dikkat edin. Çok fazla egzersiz yapmak, bir egzersiz bağımlısı haline gelmek kilo kaybedeceğim diye günün neredeyse yarısını egzersiz salonlarında, yürüyüş bantlarında geçirmek de erken işaretler olabiliyor (Aşırı egzersiz eğilimi kızlardan çok erkeklerde görülüyor).
Bu belirtilere dikkat
Yememe takıntısı olan insanların ortak bir noktaları da zayıfken bile kendilerini kilolu görmeleri ve kilo almaktan kaygılanmalarıdır. Eğer çocuklarınızda güçsüzlük, yorgunluk, bitkinlik, uyku bozuklukları, baş dönmeleri başlamışsa, saç dökülmesi, tırnak kırılması veya vücut kıllarında artış söz konusuysa sürekli üşüdüklerinden, ellerinin, ayaklarının soğuk olduğundan yakınıyorlarsa bu işaretleri de ciddiye almanızı öneriyorum Eğer çocuğunuz yemekten hemen sonra lavaboya gidiyorsa (büyük bir ihtimalle yediklerini kusuyorlar) bağırsak boşaltıcı laksatifler, idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorsa durum daha da tehlikeli demektir.
Okullarda sağlıklı yaşam dersleri şart
Gelişme ve büyüme çabası içindeki çocuk vücudu, yetişkinlere göre daha fazla risk altındadır. Çocuk ve gençleri tehdit eden en önemli riskler, beslenme sorunları ve aktivite azlığıdır. Sorunu biraz daha genişleterek sağlık bilinci oluşturmak ve onları geleceğin sağlıklı büyükleri olarak hazırlamak gerekiyor. Ayrıca, ruh sağlıklarını iyi izleyip ruhsal gelişmelerine yardımcı olmak, onları mutlu ve huzurlu insanlar olarak yetiştirmek gerekiyor. Diğer taraftan yaşadıkları çevrenin de büyük önemi var. Soludukları hava en az yemek yedikleri sofra kadar önemli. Temiz bir çevrede yaşamalarına temiz bir havayı soluyup, temiz ve sağlıklı su içmelerine özen göstermek şart. Kazandıkları alışkanlıklar, sağlıkları ve kişilikleri üzerinde büyük etkiler yapıyor. Sigara, alkol kullanmaları, ilaç bağımlılığı kazanmaları, geliştirmeleri en az kötü beslenme kadar sağlıklarını tehdit ediyor. Özetle yeni hayatın yeni koşulları eskisinden çok farklı. Bu değişen kontrolü güç yeni koşullar çocuklarda bedensel ve ruhsal hastalık riskini artırabiliyor. En azından bu koşullara uygun yaşam tarzı değişiklikleri konusunda onların eğitilmeleri gerekiyor. Bu da sadece anne-babalara değil aynı zamanda okullara, okul yönetimi ve öğretmenlere düşen bir görevdir.
Sağlık bilincinin gelişmesinde eğitimin birinci faktör olduğu dikkate alınırsa bize göre atılması gereken ilk adım okullarda "sağlıklı yaşam" derslerinin konmasıdır. Bu derslerin içine beslenme, aktivite, sağlık yönetimi ve diğer konuların ne oranda yerleştirileceği bir başka konudur.