Paylaş
KANSERİ her gün bir şekilde konuşuyoruz. Şimdi de “içme suyundaki arsenik tehdidi” ve “ayakkabılardaki azo boyaları” nedeniyle gündeme geldi. Bana göre kanseri daha da sık konuşacağız. Çünkü dünya ‘KANSER ÇÖPLÜĞÜ’ne dönüştü. Peki, ne olacak bunun sonu? Ne yapmalıyız kendimizi güvenceye almak için? Bu soruların cevabını sizin için toparladım.
SAVAŞTA DOĞRU BESLEN
Beslenme kanserle mücadelede en önemli adım. Maalesef, genlerimiz yiyeceklerimizin yapısındaki değişikliklere ve içine giren kanserojen unsurlara ayak uyduramıyor. Bu sonucunda da kanser vaka sayısı artıyor. Bilimsel çalışmalar, genetik faktörlerin kanser nedeniyle ölümlere etkisinin yaklaşık yüzde 20 oranında olduğunu gösteriyor. Yani, yaşam tarzı ile kanser arasında çok daha güçlü bir ilişki var. Araştırmalar, sadece doğru beslenme ile kanser vakalarının yaklaşık yüzde 45’inin önlenebildiğini gösteriyor. İlk yanlışımız şeker, 2’ncisi ise un! Peki, neden şeker bu kadar tehlikeli? Kanser hücreleri hızla çoğaldıkları için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Enerjiyi hızlı bulabilecekleri temel kaynak da şeker. Şeker kansere yakalanmayı kolaylaştırırken, mücadeleyi zorlaştırıyor. İnsan vücudu günde 10 kesme şekerden fazlasını yakamazken, içilen herhangi bir meşrubatın bir şişesinde 11-12 kesme şeker bulunuyor. Önce şeker ve şekerli besinlerle, sonra da un ve nişastalı yiyeceklerle ilişkinizi sınırlandırın.
Gizlenmiş tehlikeler
NEMLİ ortamlarda saklanmış, küflenmiş kuruyemiş ve tahıllarda, en çok da kırmızıbiber ve yer fıstığında bulunan aflatoksin maddesi ciddi bir kanser tetikleyicisi. Sosis, salam gibi et ürünlerindeki nitrit ve nitratlar da tehlikeli maddeler. Bu gıdalar öncelikle kalın bağırsak, kısmen de mide kanseriyle ilişkili olabiliyor. Ölçüsüz tüketilen tütsülenmiş ve salamura yiyecekler, aşırı sıcak içecekler sindirim sistemi, özellikle mide ve yemek borusu kanserlerine yakalanma riskini artırıyor. Hazır yiyeceklerde özellikle kızartılmış fast food besinlerde (hamburgerdeki kızarmış patates!) bulunan trans yağ asitlerinin de kanser riski taşıdığı biliniyor.
Artık vazgeçin!
KANSERDEN korunmak için aşağıdakileri hayatınızdan çıkarın.
Aşırı alkol
Tatlandırıcılar ve tatlandırıcı eklenmiş yiyecekler, diyet içecekler.
Füme, salamura besinler
Aşırı tuz ve şeker
Aşırı fruktozlu (meyve şekeri) besinler
Kızarmış, yanmış her türlü besin.
Yağda kızartmalar, fast-food yiyecekler, mayonez ve şanti.
Cipsler, kızartmalar, fırın işi unlu ürünler
Küflenmiş, nemli pul biber, kuruyemiş gibi aflatoksin içeren gıdalar.
Nitrozamin içerikleri kuşkulu sosis ve salamlar.
Kansersavar gıdalar
KANSERE karşı en önemli koruyucularınız meyveler, sebzelerdir. Bir liste hazırlayacak olsak, en üstte becen nar olmalı. Ahududu, böğürtlen ve yabanmersini de doğal ilaç. Kiraz, vişne ve kayısının gücü de tartışılmaz. Portakal ve elmayı da ekleyin. Sebzelerde başı soğan ve sarmısak çekiyor. Brokoli de etkili, ama ben genetiğimizin alışık olmadığı gıdalar yerine tanıdığımız besinleri tüketmenizi öneriyorum. Mesela karnabahar ve lahana. Lahananın beyazı yerine morunu tercih edin.Siyah turp, pancar ve şalgam da vazgeçilmezler arasında. Havuç, bir karoten deposu ve anti-kanserin vazgeçilmezlerinden. Domates bol miktarda likopen içerir. Bu değerli madde özellikle prostat ve meme kanserini önleyici. Biraz ısıtılırsa, vücut likopenden daha etkili bir şekilde faydalanıyor. Yeşilliklerde ise birincilik maydanozun. Nane, fesleğen, kekik ve tere de önemli. Baharat listenize tarçın, zerdeçal ve zencefili eklemeniz iyi olur.
Anti-kanser reçeteler
KORUYUCU bir içecek: Bir nar, bir portakal, iki havuç, bir pancar ve zencefili katı meyve sıkacağında sıkın. Posayı atmak yerine anti-kanser içeceğinize ekleyin. Her gün bir bardak içebilirsiniz.
Anti-kanser bir karışım: Bir kâse yoğurt ya da kefirin içine bir çay kaşığı toz zencefil, bir çay kaşığı keten tohumu, bir çay kaşığı öğütülmüş üzüm çekirdeği, bir çay kaşığı ısırgan otu tohumu, yine bir çay kaşığı zerdeçal ve tarçın ekleyin. Bunu günde bir defa yiyebilirsiniz. İçine salatalık doğrayıp ek bir gıda da yapabilirsiniz. (Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan alınmış bir öneridir. Ahmet Hoca’ya teşekkür borçluyuz.)
Önemli bir sebze olan domatesin ısıtılması halinde içerdiği likopenden daha etkili faydalanılıyor. Bunun için yenmeden önce tavada hafifçe ısıtılmalı ya da rendelenmeli, suyu sıkılmalı.
Paylaş