Yaşlanınca başımıza gelmesinden korktuğumuz birçok şey var. Bunlardan biri de görme kayıplarıdır.
Çoğumuz, yaşlanıp yaşlanmadığımıza görme keskinliğimize göre karar veririz. Yaşlanmak her organda olduğu gibi gözde de bazı sorunlara yol açar. Bu sorunların önemli, önemsiz olanları, çözülebilenleri, çözülemeyenleri vardır. Yaptığı tahribat nedeniyle önemli, tedavisi henüz yeteri kadar yapılamadığı için tehlikeli olanlardan biri de "maküler bozulma"dır.
Ne iyi ki maküler bozulma katarakt, glokom gibi hastalıklardan daha az görülüyor. Örneğin, göz merceğinin bulanıklaşması, eski berraklığının azalması sonucu oluşan katarakt sık görülen bir problemdir ama günümüzde son derece kolay cerrahi uygulamalarla mükemmel bir şekilde tedavi edilebiliyor. Göz içi basıncının artması sonucu oluşan glokom yaşlıları bekleyen önemli tehlikelerden biri olarak gösteriliyor. Bu rahatsızlık, göz içi basıncını düşüren damlalar, tabletler, kritik durumlarda başvurulan birçok ameliyatlala kontrol altına alınabiliyor.
Gözün, yaşlılık sürecinde bozulan en önemli bölümlerinden biri görmeyi sağlayan ağ tabakası, yani "retina"dır. Yaşlı insanlarda retina bozulmalarına, yırtıklarına ve kanamalarına daha sık rastlanıyor. Özellikle hipertansiyon ve/veya şeker hastalığı varsa bu problemlerin sıklığı artıyor.
BELİRTİLERİ NELER
Doğrudan yaşlılıkla ilişkili retina hastalıklarının en önemlisinin "maküler bozukluk" olduğu belirtiliyor. Bu hastalık retinanın merkezi görüş ile ilgili olan maküladaki dokunun yaşa bağlı bozulması sonucu ortaya çıkıyor. Maküla bölgesi bozulunca bulanık bir görüntü veya görme alanında merkezi bir kör nokta oluşuyor.
İşte bu nedenle maküler bozukluk öncelikle merkezi görüşü etkiliyor. İlk işareti yakından çalıştığınızda daha fazla ışığa gereksinim duymanız oluyor. Küçük puntolu yazıları okumak, trafik işaretlerini tanıyıp anlamak zorlaşıyor. Özellikle düz çizgiler incelendiğinde bazı düz hatlar eğikmiş, bozukmuş gibi algılanıyor.
KORUNMAK MÜMKÜN MÜ
Maküler bozukluk son derece yavaş ilerleyen bir hastalık. Sebebi tam olarak bilinmiyor. Yaşlanmanın ve bu sürede oluşan kayıpların önemli bir faktör olduğu belirtiliyor. Maküler bozukluk bazı ailelerde daha sık görülüyor. Göz rengi açık olanlarda, sigara kullananlarda, şişmanlarda, güneşe uzun süre maruz kalanlarda bu hastalığa yakalanma olasılığı artıyor. Çinko, selenyum, C ve E vitaminleri gibi antioksidanları vücuduna kazandıramayanlarda hastalığa yakalanma olasılığı yükseliyor.
NE YAPABİLİRSİNİZ
Hastalığı önlemede daha fazla antioksidan kullanılması tavsiye ediliyor. Bunun için antioksidan gücü yüksek besinler, Lutein, A, C, E vitamininden zengin besin destekleri tavsiye ediliyor. Lutein ve Zeoksantin’den zengin yumurta akı, ıspanak, mısır ve bilberry gibi yiyecekler öneriliyor. Günde 500 mg C vitamini, 200 ünite E vitamini, 5-10 mg Beta Karoten, 50 mg çinko veya blueberry desteğinin faydalı olduğu belirtiliyor. Yaşlılığa bağlı bu önemli göz probleminde de en etkili tedbirin erken teşhis ve önlemler olduğunu unutmayın.
Bayramınızı kutluyor, güzel, keyifli, huzurlu daha nice bayramlar diliyorum.
Gizli karaciğer yetmezliğine dikkat
Virüslerden kaynaklanan karaciğer iltihaplanmaları (virüs hepatitleri) bazen son derece sessiz, belirtisiz ve derinden seyredebiliyor. Farkına varılmadan karaciğeri yavaş yavaş tahrip eden kronik virüs hepatitler (özellikle B ve C virüsleriyle meydana gelen hepatitler) belirti verdiklerinde karaciğer kanseri, siroz ve karaciğer yetmezliği çoktan ortaya çıkmış olabiliyor. İşte bu nedenle olanak varsa Hepatit B ve C virüsleri yönünden tarama yaptırmakta fayda var. Özellikle hepatit B virüsünün tespiti için sağlık taramaları tavsiye ediliyor.
Bayramda çok yemeyin
Bayramlar gibi coşku ve mutlulukla kutladığımız özel günlerde kalori hesabı yapmak zorlaşır. İşte sizi bayram sofralarına ve ikramlarına psikolojik olarak hazırlayacak birkaç öneri:
Ne yapmalısınız
Bayramda gündelik beslenme programınızın dışında fazladan kaç kalori alabileceğinizi belirleyebilirsiniz. Sizin planlarınıza rağmen yemeniz konusunda ısrarcı bir tutum sergileyenler olursa, kendi kendinize şu soruyu sorun: Bu planladığım bir durum mu, değil mi? Eğer planınızı bozmanız gerekecekse, kibar ama kararlı biçimde reddedin.
Size zorlayıcı biçimde ısrarla ikram edilen çikolata, şeker gibi kalorisi bol yiyecekleri o anda reddedemiyorsanız kabul edip, oradan ayrıldıktan sonra başkalarına ikram edebilirsiniz.
Her şeyi sınırsızca yiyememeyi "mahrum kalmak" olarak değil, sizi "daha ince ve formda biri olmaya yaklaştıran bir adım" olarak düşünün.
Unutmayın ki, gün sonunda aşırı yemekten ötürü suçluluk duymak yerine, sizi zorlayan durumlarla başarılı bir şekilde baş etiğinizi hatırlayarak, kendinizle gurur da duyabilirsiniz. Seçim sizin...
Klinik Psikolog İlknur Yılmaz
Kurban etini saklarken
nelere dikkat etmeliyiz
Etin yağlı kısımları ayrılarak parçalanmalıdır. Kesilen kurban eti mutlaka buzdolabında 1 gün bekletilmelidir. Bekleyen et böylece suyunu bırakarak pişirmeye daha uygun hale gelecektir.
Etleri, büyük parçalar şeklinde değil kıymalık, kuşbaşılık, pirzola, biftek ve bonfilelik olarak ayrılmalı, günlük pişirilecek miktarlara bölünmeli ve buzdolabı poşetine veya yağlı kağıda sarılarak buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan etler, buzlukta -2 derecede birkaç hafta, derin dondurucuda ise -18 drecede daha uzun süre ile saklanabilir.
Etlerin dondurulduktan sonra tekrar çözdürülmesi bazı mikroorganizmaların kolayca üremesine neden olabilir. Sağlık açısından riskli bu durumdan korunmak için buzlukta saklanan etler buzluktan çıkartılınca yemek içinde tamamen kullanılacak miktarlarda parçalara ayrılarak buzluğa konulmalı, çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalıdır.
Çözdürülmek istenen etin, oda ısısında açıkta bırakılacak şekilde değil, yine buzdolabında çözünmesi sağlanmalıdır. Derin dondurucuda saklanan etin, buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesi beklenmelidir. Çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözdürme, oda sıcaklığında bekletme yöntemlerinden sakının.
Kurban Bayramı’nda
sizi bekleyenler
Kurban Bayramı’nda her sene uyarılar yapılır. Özellikle kalp rahatsızlığı olanların çok dikkat etmesi gereken bir dönem olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki, kurbanın hangi kısmından ne kadar kalori ve kolesterol alıyoruz? İşte kısaca bilgi...
BesinMiktarEnerjiKolesterol
PİŞMİŞ GRAMAJLAR
Koyun beyin 100 g127.2 kca2179.0 mg
Koyun karaciğer100 g135.0 kca292.0 mg
Koyun dalak 100 g113.3 kcal294.0 mg
Koyun işkembe100 g124.3 kcal191.0 mg
Kırmızı et 100 g201.0 kcal76.0 mg
Saç kavurması 100 g146.7 kcal43.0 mg
Sebzeli et sote 100 g109.2 kca24.0 mg
Ayrıca sevenler için minik bir uyarı daha yapalım; 1 küçük parça kuyruk yağı 40 kaloridir ve bununla birlikte 5.0 mg kolesterol içerir.
Rahim ağzı kanseri aşısı
Uygulamada püf noktalar:
Aşılar hastalıklardan korunmak içindir, tedavi amaçlı olamazlar.
HPV virüsü bazı kanserlere, özellikle de rahim ağzı kanserine yol açabileceğinden ve cinsel yolla bulaştığından, öncelikle seksüel aktiviteye başlamamış genç kızlara uygulanmaktadır. Seksüel olarak aktif olan bir kadında ise bu virüsün bir veya birkaç tipi ile enfekte olsa bile, aşı karma bir aşı olduğundan diğer tiplerine karşı koruma olacaktır.
HPV’ye bağlı bir siğil veya rahim ağzı hücre bozukluğu tedavisi görenlerde bu virüsü vücuttan temizleyen T hücreleri zafiyeti, yani bağışıklık yetersizliği olabilir, bu nedenle bu hastalara da aşıyı öneriyoruz.
Aşıya 9 yaşından itibaren başlanabilir. 27 yaşına kadar olan kadınlarda yapılan geniş çapta araştırmalar tamamlandığından, üretici firma ve Amerikan Federal İlaç Uygulama Kuruluşu’nun önerisi şimdilik bu yaşa kadardır.
HPV cinsel yolla bulaşan bir virüs olduğundan erkek çocukların, hatta erişkin erkeklerin de aşılanabileceği ve bunun kadınlarda dolaylı olarak faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Araştırmalarda aşı uygulanan 1000 gebe ve 500 emziren kadında bebeklerde aşıya bağlı sorun görülmemiştir.
Aşı koldan adale içine yapılmalı, ilk aşıdan 2 ve 6 ay sonra diğer aşılar yapılmalıdır.
Diğer aşılarla birlikte uygulanabilir.
Aşılanmadan önce smear veya HPV testi yaptırma zorunlu değildir.
Aşının doktor kontrolünde, hastanın gerekli tavsiye ve bilgileri doktordan alarak yapılması şarttır.
26 yaş sonrası kadınlarda ve erkek hastalarda uygulanması doktor ve hastanın karşılıklı karar vermesine bağlıdır.
HPV cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğundan tek eşlilik ve prezervatif kullanılmasının HPV enfeksiyonunu tamamen olmasa da azaltabileceği görüşü vardır.