Paylaş
Yaşlanmak bir bitiş, bir çöküş, bir tükeniş dönemi değil. Zannedilenin aksine, “bir yokuş aşağı yuvarlanma” dönemi de değil. Tam tersine “keyifli bir kendine dönüş” zamanı.
“Yaşlılık, hayatınızın herhangi bir yerinde sizi koluna alıp götüren yeni bir yol arkadaşı” gibidir. “Önemli olan yaşlanma yolculuğunu sağlıklı, keyifli, ağrısız, sancısız, zarafet ve bilgelikle tamamlayabilmektir. İyi ve güzel yaşlanma konusunda temel yaklaşımlar bence bedensel değil, ruhsal olmalıdır. İşte o “ruhsal” yaklaşımların ilk yedisi...
1- ZARAFETLE YAŞLANIN...
“Zarafetle” ve “bilgece yaşlanmak” önemlidir. Doktor A. Weil, bu iki deyimi sık sık kullanıyor ve neticeyi “Mümkün olduğunca uzun ve olabildiğince iyi yaşayarak, hayatın sonunda çok süratli bir düşüşe geçmek” diye tarif ediyor. Ve ekliyor: “Yapabileceğimiz en iyi şey, yaşlanmanın kaçınılmazlığını, önlenmezliğini, tersine çevrilmezliğini kabul edip ona uyum sağlamaya çalışmaktır.”
Eğer bilgece ve zarafetle yaşlanan, kendiyle barışık, çevresinde sevilen ve sayılan biri olmayı arzu ediyorsanız, işe yaşlanmanın güzelliğini ve bilge, zarif bir yaşlı olmanın değerini kavramakla başlamalısınız. Yaşlanmayı yozlaşmak, çürümek ya da ihtiyarlamak değil, olgunlaşmak ve bilgeleşmek gibi algılamalısınız.
2- KENDİNİZE İYİ BAKIN
Kendine iyi bakanlar daha güzel ve iyi yaşlanıyor. Yaşlandıkça hayatınıza zenginlik katmaya, iç dünyanıza yeni güçler kazandırmaya, önleyemeyeceğiniz bedensel çöküşleri kazanacağınız ruhsal güçlenmelerle tamamlamaya, hayatta kalmanın güçlü yanlarını kavramaya çalışın.
Önleyici sağlık tedbirlerini unutmamalı, hastalıkları önlemenin tedavi etmekten çok daha kolay ve ucuz olduğunu hatırlamalısınız. Hangi yaşta olursanız olun kendinize (sağlığınıza) gözünüzün içi gibi bakmalı, ruh ve bedeninizi barışık tutmalısınız. Düzenli sağlık taramalarınızı (check-up) her yıl yaptırmalı, sağlığınıza zarar verecek yanlışlardan, kötü alışkanlıklardan ısrarla kaçınmalısınız.
3- PARA DEĞİL, UMUT BİRİKTİRİN
Yaşlanırken yalnız para, pul, servet değil, “hatıralar” ve “umutlar” da biriktirmeli, “erdem”in hoşgörüyle, “güven”in dostluk ve bilgelikle iç içe olduğu, sağlıklı bir beyin-kalp ilişkisini mutlaka gerçekleştirmelisiniz. Beyninizin kaslarınız gibi çalıştıkça, egzersiz yaptıkça güçlendiğini unutmamalı, ona sık sık “duygu antrenmanları” yaptırmalısınız. Okumalı, öğrenmeli, düşünmeli, sevmeli, gülmeli, kızmalı -ama hiddetlenmemeli- ağlamalısınız. Yeni şeylerden hoşlanmalı, yeniliklere hazır olmalısınız. Kötü ve zararlı duygulardan (kıskançlık, öfke, kin...) uzak
durmalısınız.
4- İYİMSER OLUN
İyi yaşamak istiyorsanız, iyimser biri olmaya ve öyle kalmaya da dikkat etmelisiniz. İyimser olmanın her şeye iyi geldiğini, her şeyi iyileştirdiğini bilmelisiniz. İyimserliğin dış görünüşünüzü bile etkileyeceğinden, sizi daha mutlu ve güzel göstereceğinden şüphe etmemelisiniz. İyimser olanların kalp-damar sağlıklarının, cinsel yaşamlarının daha sağlıklı olduğunu gösteren pek çok çalışma var.
5- MUTLU BİR EVLİLİK ŞART!
Eğer zarafetle yaşlanmakta kararlıysanız evlenmeye, evliyseniz onu mutluluk içinde sürdürmeye çalışın. Araştırmalar mutlu bir evliliğin hayatı uzattığını gösteriyor. Evli insanlar, bekârlara göre hem daha uzun, hem de daha sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürüyor. Nikâhta keramet var!
6- MANEVİYATINIZI GÜÇLÜ TUTUN
Maneviyat, mutlu bir hayatın ve iyi bir yaşlılığın ilk kapısıdır. Manevi bağları güçlü olanlar, kendilerini daha huzurlu ve güvende hissediyor. Endişeden, korkudan uzak bir hayat sürüyor. Maneviyat ne kadar erken yaşlarda güçlendirilirse etkisi o kadar belirginleşiyor. Bir yere, bir şeye, bir inanç, duygu ve düşünceye ait olduğunu hissedenler stresle daha kolay baş ediyor. Bu insanlar daha az hastalanıyor, hastalanınca da hızla iyileşiyor.
7- DOSTLUK VE AİLE BAĞLARINIZA ÖNEM VERİN
Yaşlılığını ruh ve beden sağlığı içinde huzurla geçirenlerin neredeyse tamamı güçlü bir aile ve dostluk bağları olanlardır. Bu bağların güçlü ve güvenli olması aidiyet duygusunu destekliyor, onlara güven ve umut veriyor. Her ne şekilde sağlanırsa sağlansın “aidiyet duygusu” ikinci hayat yolculuğunun en önemli biletidir. Pek çok sıkıntılı dönemin kapısından bu biletle çıkılır. Ve bu bilet her zaman, her şartta ve her yerde geçerlidir. Bu bileti mutlaka cebinizde bulundurun!
Yaşlanma hızınızı ölçün
BİR TEST
(Biyolojik yaşınız kaç?)
1- Günde 5-8 bardak su, meyve suyu, bitki çayı içiyor musunuz?
2- Gece 22.30’dan önce uykuya geçip verimli uyuyor musunuz?
3- Günlük egzersiz yapıyor musunuz? (Dans, koşma, yürüme vb.)
4- Sınırsız yemek yeme alışkanlığınızı önleyebildiniz mi?
5- Duygularınızı özgürce dışa vurabiliyor musunuz?
6- Stresle mücadeleniz yeterince hızlı mı?
7- Kendinizi değerli bulup kendinize iyi bakıyor musunuz?
8- Diyetiniz dengeli mi? (Balık, sebze, meyve, tahıl vb.)
9- Hayvansal yağlar yerine zeytinyağını tercih ediyor musunuz?
10- Vejetaryen diyet yapıyor ya da haftada 1-5 kez kırmızı et yerine balık yiyor musunuz?
11- Antioksidan katkılar kullanıyor musunuz?
12- Solunum egzersiz teknikleri kullanıyor musunuz?
13- Kendinizi beğendiğinizi ifade etmekten korkuyor musunuz?
14- Kendinize gülebiliyor musunuz?
15- Olumlu düşünüyor musunuz?
16- Düzenli diyet ile detoks kürleri uyguluyor musunuz?
17- Sağlıklı sosyal ilişkileriniz var mı?
18- İşinizden keyif alıp yaratıcı faaliyetler gösteriyor musunuz?
19- 80 yaşın üzerinde sağlıklı yaşayan aile bireyleri var mı?
20- Huzurlu musunuz?
Cevaplarınızın puanları
Asla: 0
Ender: 1
Seyrek: 2
Sık: 3
Alışkanlık: 4
Değerlendirme
Biyolojik yaşınız için puanları toplayın.
0-10: Kronolojik yaşınıza 10 yıl ekleyin.
11-20: Kronolojik yaşınıza 5 yıl ekleyin.
21-40: Kronolojik yaşınız = biyolojik yaşınız.
41-60: Kronolojik yaşınızdan 5 yıl çıkarın.
61-80: Kronolojik yaşınızdan 10 yıl çıkarın.
(*) Bu test biyolojik yaşınızı belirlemeniz için geliştirilmiştir. Orijinali Dr. Michael Roisen’a aittir. Kronolojik yaş nüfus cüzdanınızdaki doğum tarihinize göre belirlenen resmi yaşınızdır. Gerçek beden yaşınız ise biyolojik yaştır.
Paylaş