Paylaş
Eğer hızlı yaşlandıran nedenlerden uzak durabilirseniz zaten az ya da çok ama bir ölçüde daha yavaş yaşlanıyorsunuz. Eğer “bitiş çizgisini biraz daha ileri almak” istiyorsanız o zaman yapmanız gereken ilave bazı işler var. Mesela mı?
Mesela genetik yapınızı bilmek ve ona uygun beslenme planları geliştirmek zorundasınız. Eğer bunu yapmazsanız yani bedeninize yanlış yakıtlar -yiyecek ve içecekler- sokarsanız sistem daha çabuk paslanıp yaşlanıyor. Çünkü aldığınız yanlış yakıtlar hem yeterince yakılamıyor hem de mevcut sistemin dişlilerini bozuyor.
Bizi hızlı yaşlandıran metabolik sorunların en başında ise insülin direnci var. Genetik olarak insülin direncine eğilimli biriyseniz eğer yaşam tarzınızı, özellikle de beslenmenizi buna göre yeniden planlamanız lazım. Hele hele kırklı, ellili yaşlara geldiğinizde bu işi mutlaka bir düzene sokmak zorundasınız. Nedeni şu...
İNSÜLİN FAZLA İSE İŞİNİZ ZOR
Besinlerle alınan glikozun hücrelere girerek enerji kaynağı olarak kullanılabilmesi insüline doğru hücre yanıtı ile mümkündür. Eğer insülin glikozu hücreye sokamıyor, insüline hücre ve dokular yanıt vermiyorsa bir insülin cevapsızlığı, insülin direnci mevcuttur. Bu durumda glikoz hücreye giremez, kanda birikir ve birçok yanlış ve zararlı biyokimyasal süreç başlar. Neticesi dokuların ve organların hızla yaşlanmasıdır.
İnsülin direncinde karaciğer ve kaslar şeker, yağ ve proteini kan dolaşımından düzenli olarak temizleyemezler. Bu “şeker-trigliserid” ikilisi kanda “sıkışmış” hale gelir. Uygun miktarda kalori ile beslenilmesine rağmen besinler enerji sağlamak için kullanacakları hücreye giremedikleri için doku ve organlar besin bolluğu içinde açlık çeker hale gelirler. Yorgun ve bitkinlik kaçınılmazdır.
Beynin hücrelerin düzenli olarak beslenemediğini algılaması işi daha da sorunlu hale getirir: Kontrolü güç bir açlık duygusu oluşur. Bu yoğun açlık duygusu özellikle yüksek miktarda şeker ihtiva eden yüksek kalorili besinlere yönelmeye sebep olur. Bu da bir kısır döngü yaratır, HİPERİNSÜLİNEMİ’yi daha da kızıştırır, şiddetlendirir.
Yavaş yavaş bel çevresinde yağ birikmeye, kanda trigliserit ve tokluk kan şekeri artmaya, kan basıncı yükselmeye başlar: Artık erken ve hızlı yaşlanma da tetiklenmiştir.
Bir süre sonra LDL kolesterolünüz yükselmeye, HDL kolesterolünüz düşmeye, damar sertliği kalp ve damar sorunları oluşmaya başlar. Şeker hastalığı ve hipertansiyon orta ve uzun vadede sizin kaçınılmaz konuklarınız olacaktır.
SONUÇ
İnsülin rezistansına yol açan en temel sorun genetik eğilimdir. Kan insülin seviyesini tahrik eden yanlış bir beslenme şekli (öğün atlayıp birden yüksek kalorili öğünler almak, uzun süreli açlık ve ani yoğun kalori tüketmek, bir öğünde yüksek kalori içerikli gıdaları özellikle şekerli unlu besinler sık sık tüketme eğiliminde olmak) ile hareketsiz bir yaşam tarzıdır.
İnsülin direncini çözerken 2 temel unsuru asla ihmal etmemelidir:
Bir: Asla büyük öğünler yememek ve olabildiğince şeker veya şekere dönüşebilen besinleri azaltmak. İki: Aktiviteyi artırmak.
Hiperinsüllinemi belirtileri
* Karın çevrenizde yağ birikiminiz varsa (bel kalınlığınız erkeklerde 102 cm’den, kadınlarda 88 cm’den fazla ise)
* Kolesterolünüz ve özellikle trigliserit seviyeleriniz yüksekse,
* Kan basıncınız yükselme eğiliminde ise,
* Tatlı ve alkolü canınız çok sık çekiyorsa,
* Gün içerisinde özellikle öğle yemeklerinden sonra kendinizi çok yorgun ve bitkin hissediyorsanız,
* Ekmek ve makarna favori yemeğinizse,
* Gece uykunuzdan kalkıp özellikle tatlı ya da nişastalı bir şeyler yemek isteğindeyseniz,
* Sabah yorgunluğundan çok şikayetçi iseniz, büyük bir olasılıkla insülin direnci ve hiperinsülinemi sorununuz var demektir. (Not: Açlık insülin seviyesinin 5-6 üniteyi geçmesi, özellikle 8’in üzerinde olması insülin fazlalığına işaret eder)
Anti-insülin program
* Beslenmenizde her türlü şekeri sınırlayın. Yoğun beyaz un kullanılarak yapılmış besinleri yemeyin: Beyaz ekmek, kekler, makarnalar, krakerler, snack barlar, pankek, donut, tahıllar
* Şeker gibi tuzu da çok az kullanın. Özellikle tuzlu-unlu ve tuzlu- nişastalı ürünleri azaltın.
* Yağsız protein kaynaklarına yönelin: Balık, hindi, tavuk. Bu besinler insülin karşıtı bir madde olan glukagonun yapımını artırırlar.
* Karbonhidrat alımınızı sınırlayın. Kompleks karbonhidratlara ağırlık verin. Özellikle daha çok sebze kullanın. Meyvelerin yoğun şekerli olanlarını yemeyin.
* Düzenli egzersiz yapın. Hızlı yürüyüşler en iyisidir. 40-60 dakikalık yürüyüşü en az 4-6 kez tekrarlayın. Ayrıca ağır bir yemek yediyseniz 30-60 dakika sonra 30-60 dakikalık ek yürüyüşler yapın.
Paylaş