Vejetaryenlik faydalı mı zararlı mı?

Vejetaryen beslenmeye ilgi hızla artıyor. Önceleri geçici bir moda gibi düşünülen vejetaryenlik yeni bin yılın beslenme trendlerinden biri haline geliyor.

Vejetaryenlik kaynağını Latince ‘vegetus’ sözcüğünden alıyor. Bu kelime ‘canlı, sağlıklı, hayat dolu’ demek! Anlayacağınız vejetaryenliğin, sebze anlamına gelen ‘vegetable’ sözcüğü ile pek bir alakası yok! Vejetaryenlik et, balık ve kümes hayvanlarının etinin tüketilmediği, süt ürünleri ve yumurtanın ise tercihe bağlı olarak yenildiği bir beslenme tarzıdır. Bazı vejetaryenler hayvan eti yemezler ama yumurta ve süt ürünlerini reddetmezler. Bazıları için yumurta tüketimi potansiyel bir hayata son vermektir, bu nedenle yumurta yemezler, süt ve süt ürünlerini ise reddetmezler. Küçük bir grup vejetaryen hayvanlardan elde edilen her türlü besini reddetmektedir.

NİÇİN VEJETARYENLER?

Vejetaryen beslenme seçiminin nedenleri değişiktir. Bazıları etik nedenleri öne sürerler. Bunlar yaşayan her canlıya saygı duyan, hayvanlara da merhametli davranılması gerektiğini düşünen ve beslenmeleri için başka bir yaşamın sonlandırılmasını hoş görmeyenlerdir.

Vejetaryen beslenmeyi sağlıkları için seçenler de var. Bu tür bir beslenmenin kanser riskini azaltacağı, kalp damar hastalıklarına yakalanma olasılığını düşüreceği, kilo fazlalığı ve şişmanlık sorununu önleyeceği, kemik yoğunluğu azalmasına engel olacağı, gut hastalığı ve kabızlık gibi sorunları engelleyeceği düşüncesi ön plandadır.

Anatomik yapımız ve sindirim sistemimiz, bitkisel besinlerle beslenmeye daha uygundur. Bilimsel bulgular da bedenimizin hayvansal değil bitkisel ürünlerle beslenerek daha sağlıklı kalacağını göstermektedir. Daha az hayvansal besin tüketenlerin daha sağlıklı olacağından hiç kuşkunuz olmasın. Bitki ağırlıklı beslenmenin faydaları üzerinde çok fazla bir şey söylemek gerekmiyor.

ILIMLI VEJETARYENLİK

Bilimsel bulgular, ılımlı bir vejetaryenliğin yaşlandırıcı ve yaşam kalitesini azaltıcı, süreğen hastalıkların çoğunu engellediğini gösteriyor. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, koroner kalp hastalığı, kalp krizleri, inmeler, kilo fazlalığı ve şişmanlık, safra kesesi taşı, gut bunlardan bazıları. Süt ürünlerini ve yumurta tüketimini reddetmeyen vejetaryenlerin mükemmel bir sağlık sürme konusunda daha şanslı olduklarından biz de kuşku duymuyoruz.

Hayvansal proteinlerin daha yüksek kaliteli proteinler oldukları doğrudur ama bu besinlerin sağlıksız doymuş yağlar bakımından zengin oldukları da biliniyor. Ayrıca hayvansal proteinlerin gereğinden fazla alınmasının yaşam süresini kısaltıp yaşam kalitesini düşürdüğü de bilinen bir gerçek. Eğer hayvasal besinlerde bulunan bazı vitaminleri (B12 vitamini), mineralleri (demir) ve aminoasitleri yeterince ihtiva eden bir beslenme planı yapabilirseniz, hayvansal ürünlerde ciddi bir azaltma yapmaktan korkmayın.

Biyolojk değeri yüksek proteinler sadece et, tavuk ve balıkta değil süt ürünleri ve yumurtada da bulunuyor. Ayrıca soya fasulyesi ve kuru fasulye gibi besinlerin elzem proteinleri yeteri kadar içerdiği de gösterilmiştir.

VEJETARYENLERİN YAŞAYABİLECEKLERİ RİSKLER

DEMİR EKSİKLİĞİ OLUŞABİLİR:
Vejetaryenlerde besinlerle alınan demir miktarı yeterlidir ama alınan demirin bedene olan yararı ve kullanılabilirliği düşüktür. Bunun nedeni bitkilerde bulunan demirin bağırsaklardan emilmesi ve posa, kepek, fitatlar (tahıllar) ve tanenler (çay) tarafından engellenmesidir. Bazı vejetaryenlerin, demir ile zenginleştirilmiş tahıl ürünleri veya demir emilmesini kolaylaştıran C vitamini zengini meyve sularını ek olarak almaları gerekmektedir. Vejetaryen beslenenlerde çinko eksikliği de ortaya çıkabilir.

B12 EKSİKLİĞİ TEHLİKELİDİR: B12 vitamini eksikliği, vejetaryen beslenenleri bekleyen en önemli tehlikedir. Bu vitaminin eksikliğinin sadece kansızlığa değil ciddi nörolojik ve nöropsikiyatrik problemlere de yol açtığı bilinmektedir. B12 vitamini ile zenginleştirilmiş besinlerin veya B12 vitamini desteklerinin kullanımı bu sorunu çözebilir.

D VİTAMİNİ TAKVİYESİ GEREKEBİLİR: Süt ve süt ürünlerini yeteri kadar tüketmeyen vejetaryenlerde D vitamini ve riboflavin isimli B vitamininin de eksik alınacağını hatırlatalım. Bu konuda ısrarını sürdürenler için D vitamini ve riboflavin ile zenginleştirilmiş tahıl ürünlerinin veya multivitamin desteğinin yararlı olabileceğini belirtelim.

KİMLER DİKKATLİ OLMALI: Bebekler, genç çocuklar, büyüme çağını yaşayan ergenler, gebeler, süt veren anneler için vejetaryen beslenme bazen ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarabilir. Çok yaşlı ve hasta kişilerin de bu tür bir beslenme tarzında ısrar etmeleri zararlı olabilmektedir. Sağlığını iyi izlemeyen vejetaryenlerde D vitamini eksikliği sonucu raşitizm ve osteomalasia, demir ve B12 eksikliği sonucu kansızlık ve yine B12 vitamini eksikliği sonucu bazı nörolojik, psikiyatrik sorunlar ortaya çıkabilir. Bağışıklık zayıflığı gözlenebilir.

VEJETARYENLER İÇİN İYİ HABER

Vejetaryen beslenenler, folik asidi, C ve E vitaminlerini, beta karoteni, çok önemli bir besin unsuru olan posayı daha fazla tüketmektedir. Araştırmalar vejetaryen beslenenlerin daha az alkol ve sigara kullandığını ve daha çok egzersiz yaptığını ortaya koymaktadır. Bunun muhtemel nedeni daha sağlıklı yaşama ısrarıdır. Gözlemler, vejetaryenlerin sağlıklarını koruma konusunda, kendi kendilerini tedavi etmede daha kararlı olduklarını ortaya koymaktadır.

NASIL YAŞIYORLAR?

İBRAHİM BETİL
(Sivil toplum temsilcisi)

61 yaşındayım. 1.82 boyunda ve 77 kiloyum. Her sabah kahvaltıda mutlaka meyveli yoğurt yiyorum. Bazen yoğurdun içine kepek ekmeği de katıyorum. Üç öğünü muntazam alsam da öğle yemeklerini poğaça, börek gibi aperitiflerle geçiriyorum. Günde üç-dört fincan kahve içiyorum. Bol miktarda sebze tüketiyorum. Kırmızı ve beyaz ete düşkünlüğüm yok. Bir tercih yapmam gerekirse beyaz et daha ağır basıyor. Ayda bir-iki kere kırmızı et, dört-beş kere ise beyaz et yiyorum. Akşam yemeklerinde tercihimi sebzeden yana kullanıyorum. Sigara kullanmıyorum. Alkolle aram yok. Sadece haftada bir-iki kere kırmızı şarap içiyorum. Doğal yollardan C vitamini takviyesi alıyorum. Günümün yedi saatini uykuya ayırıyorum. Her sabah mutlaka yarım saat yürüyüş yapıyorum. Stres ve stresli yaşamı sevmiyorum. Ailemden gelen bir ırsi hastalık yok. Düzenli olarak kullandığım bir ilaç da yok.

PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU

Sayın İbrahim Betil’e birkaç önerimiz var: Öğle yemeklerini ‘geçiştirme’ alışkanlığını bırakmalı ve poğaça, börek gibi karbonhidratlarla yetinmek yerine mutlaka bir parça protein almalı. Özellikle öğleden sonrasını çalışarak geçirenlerin öğle yemeklerinde et, balık ve tavuk kökenli hayvansal proteinlerden faydalanmaları gerekiyor. Protein kalorileri kana daha yavaş karışıyor ve uzun süre yetecek miktarda enerji sağlıyor. Öğle yemeklerinde karbonhidratları fazla tüketenlerde yemek sonrası uyku eğilimi, acıkma atakları ve bedensel-zihinsel yorgunluk daha sık görülüyor. Sayın Betil’in tükettiği kahve miktarının fazla olduğuna hiç kuşku yok. Hiç olmazsa günde iki fincan kahve ile yetinmeli, geri kalanını geleneksel siyah çay veya yeşil çay ile tamamlamalı! Diğer beslenme alışkanlıkları için söyleyecek fazla bir şey yok, rahat rahat ‘geçer not’ alabilir. Sayın İbrahim Betil’e C vitamini takviyesi yanında, bütün vitamin ve mineralleri günlük ihtiyacını karşılayacak şekilde içeren kombinasyonlardan faydalanmasını tavsiye ediyorum. Özellikle altmışlı yaşları takiben ek kalsiyum, B12 vitamini, C vitamini ve selenyum desteği almakta yarar olduğunu düşünüyorum. Çoklu vitamin ve mineral karışımlarının belirli bir hedef gözetmekten çok genel bir destek amacı ile alındığını da belirtelim. Poli-vitamin ve minerallerin uygun kombinasyonları bizim ülkemizde de var: Pharmaton, Supradyn, Centrum, Becozym-C, Bion 3 bunlardan bazıları. İbrahim Betil Beyefendi’ye yürüttüğü ve yönettiği toplumsal çalışmalar nedeniyle müteşekkiriz. Bu tür çalışmaların da sağlığına iyi geldiğini unutmasın. Sağlıklı, keyifli, huzurlu ve uzun bir yaşam diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları