Üzüm hayatı uzatıyor mu?

Uzun süredir merak edilen bir gizem sanki yavaş yavaş çözülüyor.

Üzümün kabuğu, yaprağı, çekirdeği ve özüyle tam bir sağlık pınarı olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Kısacası, armudun sapı üzümün çöpü tekerlemesi tarih oluyor.

Araştırmalar üzümde bulunan resveratrol isimli maddenin çok güçlü bir antioksidan olduğunu ortaya koyuyor. Resveratrol üzümün kabuğunda da, özütünde de bol miktarda bulunuyor. Özellikle yoğun olduğu yer üzümün kabuk kısmı... Üzüm bekletildikçe, buruşup, solup, yaşlandıkça, doğal koşullarla, güneşle, doğal otlar ve mantarlarla, mikroplarla boğuştukça, bu antioksidan gücün miktarı da artıyor.

Doğal koşullarda yetişen, ilaç, antibiyotik, hormon, böcek öldürücü gibi kimyasallardan nasiplenmeyen ve güneşi yoğun bir şekilde içine emen(!) üzümlerde, resveratrol miktarı da artıyor. Yüksek bölge üzümlerinde ve organik yetiştirilenlerde antioksidan güç daha fazladır.

7 Doğal mucize: Resveratrol

Resveratrol sadece şarapta yok ama şaraptaki miktarı üzüm suyundan ve taze üzümden daha fazla. Fransızlar’ın bol bol tereyağı, kruvasan tüketmelerine rağmen kalp-damar hastalıklarına yakalanmamalarının ve fazla kilolu olmamalarının ardında da resveratrol mucizesinin olabileceği belirtiliyor. Resveratrolün bilinen en güçlü antioksidanlardan biri olduğunda herkes hemfikir...

Harvard Tıp Fakültesi ve Amerikan Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nde yürütülen çalışmalar, kırmızı şarap özlerinin -ki bunlar yoğun resveratrol içeriyor- bol yağla beslenen farelerde ölüm oranını yüzde 31 düşürdüğünü, yaşamı uzattığını, kilo korumayı kolaylaştırdığını ortaya koyuyor. Resveratrolün diyabet ve karaciğer hastalıklarında da sağlık yararlarının olabileceği belirtiliyor. Resveratrol yer fıstığında, dut ve benzeri bazı meyvelerde de bulunuyor.

Besin desteği üreticileri resveratrolü çoktan kapsüllerin içine soktular ve tüketicilerin kullanımına sundular. Ama ne var ki bunların hepsinin yeteri kadar emildiği, vücuda girdiği kesinleşmiş değil. Ayrıca paketlenmiş(!) resveratrolün insan vücudunda aynı şekilde çalışacağından kuşku duyanlar da var. Şimdilik aşırıya kaçmadan üzüm suyu (günde yarım bardak) veya kırmızı şarap (günde yarım bardak) tüketmekle yetinelim diyenler çoğunlukta...

Bizim önerimiz kabuklu veya çekirdekli, taze veya kuru üzümün ölçülü oranlarda tüketilmesidir. Öyle görünüyor ki; resveratrolün daha pek çok yararı ortaya çıkacak.

BİR SORU BİR GÖRÜŞ

Multiple Skleroz’da kök hücre tedavisi yapılıyor mu?

Multiple Skleroz’da (MS) kök hücre tedavisi henüz "deneysel" bir tedavidir.

- MS 20-40 yaş arası bireylerde santral sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyerek özürlülüğe yol açabilen bir hastalıktır.

- MS’te kök hücre tedavisi, hastalığın uzun süreli duraklatılması ve baskılanmasını sağlamak amacıyla "denenmekte olan", bağışıklık sistemini baskılayan bir tedavi yöntemidir. Bir başka deyişle bugün henüz "deneysel" bir tedavi niteliğindedir.

- Kök hücre transplantasyonu, bağışıklık sistemini baskılayıcı (immünsupressif) tedavilerle birlikte uygulanmaktadır. Bu da beraberinde ölüm (mortalite) riskini getirmektedir.

- Bu tedavinin halen kullanılmakta olan tedavilerden (mitoksantron gibi) üstün olup olmadığı bilinmemektedir.

- Bu tedaviyi hangi MS’li hastalara yapacağımızı, hangi kök hücre çeşidini kullanmanın uygun olduğunu, hastalığın hangi evresinde yapmamız gerektiğini, tedaviyi hangi yolla uygulamanın en iyisi olduğunu henüz bilmiyoruz.

ARAŞTIRIN

Size ne iyi geliyor?

Her yemeğin herkeste yarattığı etki farklıdır. Bazılarına iyi gelen, zindelik, güç ve hafiflik veren bir yemek, diğerlerini fil gibi ağırlaştırabilir. Bir yemeği tükettikten sonra kendinizi nasıl hissettiğinize bakarak, tok-aç, yorgun-enerjik, hafif-şişkin hissettiğinizi anlayarak, besin ve porsiyon kontrolünüzü daha da kolaylaştırabilirsiniz. Bedeninizin kendini iyi hissetmek için hangi besine ne kadar ihtiyaç duyduğunu öğrenmeye çalışın.

BİR BİLGİ

Liposuction zayıflatır mı?

Liposuction özel bir cerrahi tekniktir ve bu tekniği daha çok plastik cerrahlar kullanır. Amaçları vücudumuzun herhangi bir yerinde biriken ve kozmetik bir sorun haline gelen küçük yerel yağ birikintilerini ortadan kaldırmaktır. Bu teknikte vücudun karın, kalça veya diğer bölgelerinden yarı sıvı hale getirilmiş yağ emilmektedir.

Vücuda şekil vermek ve rahatsız edici görüntüleri gidermek bakımından oldukça popüler olan bu tekniği zayıflama amacıyla kullanmak yanlıştır. Liposuction ile alınan yağlar kısa bir süre sonra yeniden birikmektedir. Bu yöntem metabolizmaya herhangi bir fayda sağlamadığı gibi yağ embolisi gibi yaşamı tehdit edici komplikasyonlara yol açması nedeniyle de tehlikeli olabilir.


BİR SORU

Mideme kelepçe taktırayım mı?

Fazla kilolardan kurtulmak için mide bay-pass ameliyatı veya mide kelepçesi kullanımının ne kadar doğru olduğu ve kimlere bu ameliyatın yapılabileceği ile ilgili sorularınız giderek sıklaşıyor. Hemen belirtelim ki, bu ameliyata niyetlenen hastaların normalde ideal kilolarından en az 45 kilo daha fazla kiloya sahip olmaları gerekiyor. Ancak çok obez olan (beden kitle indeksi 45’in üzerinde olan) veya orta derecede obez olup da (beden kitle indeksi 35’in üzerinde olanlar) obeziteye bağlı ciddi sorunlar yaşayanlar bu ameliyatı düşünmelidir.

Bunun nedeni, bu tür cerrahi girişimlerin ciddi riskler taşımasıdır. Ayrıca bu işlem iyileşme sürecinin uzayabilmesi ve ortaya çıkan komplikasyonlar nedeniyle de endişe kaynağıdır. Ameliyat olan hastaların kişisel konforlarında da sorunlar yaşanabilmektedir. Bizim önerimiz yaşamı tehdit eden ciddi bir komplikasyon söz konusu olmadıkça bu operasyonu düşünmemek, bilinen yöntemlerden vazgeçmemektir.

AKLINIZDA OLSUN

Etiketleri doğru okumak gerekiyor

Doğru ve dengeli beslenmenin, iyi bir etiket okuyucusu olmayı gerektirdiğini unutmamalısınız. Besinlerin ambalajlarındaki bilgileri değerlendirirken, bilgili ve dikkatli bir tüketici olmalısınız. Şu önermelere özellikle önem verin...

7 Düşük yağ: Bir porsiyonunda 3 gram veya daha az yağ içeren besinler düşük yağlı besinlerdir.

7 Düşük doymuş yağ: Bir porsiyonunda 1 gram veya daha az doymuş yağ içeren besinlerdir.

7 Düşük sodyum: Bir porsiyonunda 140 miligram veya daha az sodyum içeren besinlerdir.

7 Çok düşük sodyum: Bir porsiyonunda 35 miligram veya daha az sodyum içeren besinlerdir.

7 Düşük kolesterol: Bir porsiyonunda 20 miligram veya daha az kolesterol içeren besin maddeleridir.

7 Düşük kalori: Bir porsiyonunda 40 kalori veya daha az kalori içeren besinler düşük kalorili besinlerdir.


DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

manager@yasasinhayat.org

Tel: (0212) 236 73 00

Hafta sonları genellikle 2 öğünümü de dışarıda yemek zorunda kalabiliyorum. Diyetimi bozmadan bunu başarabilir miyim?

Diyetisyen Nilüfer Bayram

Diyetleri bozan sessiz katiller

Diyetleri sabote eden, ama bunu sessizce beceren yiyeceklerin işte ilk 5’i... Özellikle dışarıda karşılaşabileceğiniz bu yiyeceklerin tadına bakmak istediğinizde önce mutlaka diyetisyeninizle konuşun.

1- Izgara et yemek için gittiğiniz lokantalarda ikram edilen ara sıcaklar; derin yağda kızartılmış soğan halkaları, masanızdaki kızarmış ekmek ve tereyağı...

2- Büyük, çok büyük, kocaman hamburger menüleri: Malzeme ilavelerinin sınırsız olduğu bu menüler hem kalori alımını hem de tuz alımını artırıyor.

3- Balık ve salatanın mükemmel birlikteliğini bozan yağlı-soslu eklemeler: Kızartılmış karides, midye, kalamar gibi...

4- Bir kahve molasını 400-500 kalori ilaveler yaparak kabusa çeviren kalori yüklü kekler, kurabiyeler, ekler...

5- Diyeti bozan içecekler; aşırı miktarda kahve kreması ve şekerle tatlandırılmış büyük bardak (330 ml) kahve çeşitleri...

6- Su tüketir gibi içtiğiniz kolalı içecekler, meyve konsantreleri...

BİR SORU

Sürekli diyet yapmaktan bıktım. Artık yemek yemek bile istemiyorum. Ne önerirsiniz?

Diyetisyen Güneş AYIR

Yemekten zevk alın

Herhangi bir zamanda, herhangi bir konuda, hiç yanlış yapmadan ilerlediğiniz oldu mu? Hiç hata yapmadan iyi sonuçlar elde ettiniz mi? Cevaplarınızı duyar gibiyim. Diyet ve yemek konusunda bu kadar kendinize kızmayın. Yemek yemekten asla vazgeçmeyin! Yemekten zevk alın. Her yemeğe keyifle oturun, tat alın ve her yemekten sonra şükredin.

Diyet bile yapsanız ilk önce sevdiğiniz yiyeceklerin listesini oluşturarak yeniden başlayın. Bunu yeniden ama sağlığınızı riske atmadan yapın. Unutmayın! Etrafınıza bakarken, yemek yerken yakaladığınız her artı, sizi mutluluğa götürür. Şükretmek kendinizi huzurlu hissetmenizi sağlar.

Kendinize bir daha şans verin! "Diyetten bıktım" demeniz yanlış, çünkü bu size uygun olmayan tedaviler ya da tedavi olarak gördüğünüz yöntemleri denediğinizi gösteriyor. Sadece moda olduğu için ya da başkaları denediği için yanlış yöntemlerle vücudunuzu oyalamayın. Sağlıklı kilo kaybı için mutlaka uzmana danışın. Size yardımcı olan kişilerin obezite konusunda uzman olup olmadıklarını sorgulayın.
Yazarın Tüm Yazıları