Paylaş
Sağlıklı, formda ve zinde bir yaşamın sadece doğru beslenmeyle başarılabileceğini zannedenler yanılır.
Sadece beslenmeye odaklanıp aktiviteyi ihmal edenler sağlıklarını “tek kanatlı bir kuş” haline getirip yolda kalır.
Kısacası yeteri kadar hareket edip egzersiz yapmadan sağlığı korumak ve kollamak mümkün olmaz. Ne var ki egzersiz söz konusu olunca bahaneler de bitmez.
Oysa bahaneleri bir tarafa bırakıp bu işi mutlaka güncellemek, vazgeçilmez hale getirmek lazımdır. Önemli bir nokta da şudur: Her gün ille de 30-45 dakikanızı bu işe ayırmanız da şart değil.
Yürüyüş takviminizi ikiye, hatta üçe bölmeniz, 10-15 dakikalık dilimlere ayırarak uygulamanız da benzer faydaları sağlar.
Herkesin mutlaka yüksek tempolu bir postacı yürüyüşü yapması da gerekmez. Yavaş tempoda düzenli yürümek de her zaman, herkese, her yaşta faydalıdır.
İsterseniz sırası gelmişken o eski Ceneviz atasözünü yeniden hatırlayalım: “Ayakkabıları eskitmek, çarşafları eskitmekten daha iyidir!”
Sık gündeme getirdiğimiz üç egzersiz bahanesi ve o bahanelere verdiğimiz yanıtlara gelince. Buyurun...
BAHANE 1
Çok yorgunum
Yorgunluk yaygın bir sorun. Yaşlı veya genç, kadın veya erkek fark etmiyor, her insan kendini yorgun hissedebiliyor.
Ne var ki yorgunluğu bir egzersiz bahanesi olmaktan çıkarıp aslında çözümünün de aktiviteden geçtiğini unutmamak gerekiyor.
Yani yorgunluğu egzersiz yapmamak için değil, yapmak için bir bahane haline getirmemiz lazım. Hareketsiz yaşamın kendisi de önemli bir yorgunluk tetikleyicisi.
Siz “yorgunum” deyip geriye çekildikçe kas ve eklemlerinizden aldığınız geri bildirimler sizde daha çok yorgunluk duygusu yaratıyor.
Kısacası yorgunum deyip egzersizden vazgeçmek yanlış bir tutum. Ne kadar yorgun olursanız olun yürümekten vazgeçmeyin. Yorgunluğunuzu kahve, çayla, daha da kötüsü enerji içecekleriyle atlatmayı denemek yerine yürüyüş veya başka bir aktiviteyle yenmeyi deneyin.
Şurası çok açık ve net: Hareketli insanlar sadece daha güçlü, sağlıklı ve dayanıklı kişiler değiller. Aynı zamanda daha enerjik, daha neşeli ve üretkenler.
Enerjiyi tazelemenin, bedeni ve ruhu keyiflendirmenin yolu dinlenmekten çok egzersizden geçiyor.
BAHANE 2
Yaşım çok ilerledi
Bayram öncesi sağlık durumunu değerlendirdiğim ve “daha çok egzersiz” yapmasını tavsiye ettiğim 63 yaşındaki beyefendiden “Yaşım çok ilerledi hocam, benden bu saatten sonra ne olur?” yanıtını alınca aklıma Bodrum’daki yazlık komşumuz Kadir Bey geldi.
Kadir Bey yaz kış demeden hemen her gün, sabah akşam 30’ar dakikalık düzenli yürüyüşlerini yapan, yürüyüş öncesi ve sonrası esneme ve soğuma egzersizlerini uygulayan, 80’li yaşların ortalarına merhaba demeye hazırlandığı halde hayatla son derece keyifli ve mükemmel bir ilişki kurmayı başaran bilge bir Anadolu insanı.
Kısacası Kadir Bey “aktivite ve yaşlılık” bakımından mükemmel bir örnek.
Hastama “Siz de onu örnek almalı, yaşınız ne olursa olsun hareketi elden bırakmamalısınız” dedim. Araştırmalar egzersiz çabalarının 80’li yaşlardaki insanlara bile sadece form ve zindelik sağlamadığını, dengeyi güçlendirip düşme riskini de azalttığını gösteriyor.
Ayrıca özellikle alt bacak ve kalça kaslarını güçlendiren aktiviteler yaşamı 90’lı yaşlarda bile başkalarına muhtaç olmadan sürdürebilme fırsatı veriyor.
Daha da önemlisi düzenli egzersiz yapanların yaşlanınca bunama sorunu yaşamaları da en azından yarı yarıya azalıyor.
BAHANE 3
Çok kiloluyum
Kilo sorunu olanların çoğu ısrarla hareketsiz bir hayat sürer. Yani “kilo-aktivite” arasında bir tür “tavuk yumurta ilişkisi” vardır.
Araştırmalar gösteriyor ki kilolu olanların da yapabilecekleri pek çok egzersiz var ve bunlar çok da güzel sonuçlar veriyor.
Mesela denizde veya havuzda yapılan aerobik egzersizler... Bunlar hem kilo kaybı sağlıyor, hem yeme düzenini dengeliyor, hem de ruhsal ve biyolojik şifayı hızlandırıyor.
Suda yapılan egzersizler diz ve kalça eklemlerine ağırlık binmediğinden kasları ve kıkırdakları da zorlayıp tahrip etmiyor.
Çok daha önemli bir ayrıntı ise şu: Kilolu olsanız bile düzenli egzersiz yaptığınızda fiziksel olarak da, ruhsal olarak da formda kalma ihtimaliniz artıyor.
Kısacası “kilom fazla” deyip bir kenara çekilmek yok!
Hangi nodüller ameliyat edilmeli?
Tiroit nodülleri en sık rastlanılan sağlık problemlerinden biri. Neden ve nasıl oluştuğunu ise bilmiyoruz.
Ama her nodülün kanser adayı olmadığını biliyoruz. Tiroit nodüllerinin ortalamada yüzde 5’i kanserle ilişkili.
Nodül hızla büyürse, hasta genç bir erkekse, daha önceden boyun bölgesine şua tedavisi uygulanmışsa kanser riski artıyor.
Her nodül ameliyat edilmemeli. Ameliyat edilmesi gereken nodüller şunlar:
- Çapı 3 cm’den büyük olan iyi huylu sert nodüller
- Tiroit biyopsisinde tümör mevcudiyeti saptanan nodüller
- Kanser yönünden şüpheli alametler gösterdiği patolojik olarak kanıtlanan nodüller
- Çapı 4 cm’yi geçen büyük kistik nodüller
- Göğüs kafesinin içine girerek solunum problemi yaratma eğilimi olan nodüller...
Not: Son kararı bir tiroit cerrahı ve endokrinoloji uzmanı birlikte vermelidir.
Hangi reçel daha sağlıklı
Sözü fazla uzatmaya gerek yok: Reçelin lezzetlisi olur, sağlıklısı olmaz. Hangi meyveden yaparsanız yapın, ister marketten satın alın, ister evinizde kendi ellerinizle hazırlayın reçeller tıka basa bakkal şekeri (sakaroz) ve meyve şekeri (fruktoz) doludur ve ikisinin de önemli birer sağlık zararlısı olduğu kesindir.
Tavsiyem prensip olarak reçellerden uzak durmanızdır. Yok eğer çok seviliyor ve “vazgeçemiyorum!” diyorsanız da onlardan sadece “tadımlık” olarak faydalanmanızdır.
Yeşil mucize: Maydanoz
Maydanoz, Akdeniz coğrafyasının dünyaya hediye ettiği sağlıklı ve lezzetli otlardan biri.
Oldukça eski bir geçmişi var. Sağlık faydası ise yüzyıllardır hep dillerde.
Maydanozun faydaları bilimsel olarak kanıtlanan içeriği ile de yakından ilişkili. Bol vitamin ve mineral içeriyor.
Özellikle B vitaminleri (riboflavin, niasin, B6, B12, pantotenik asit), C ve K vitaminlerden çok zengin.
Ayrıca güçlü bir folat içeriği de var. Maydanozu sağlıklı kılan özelliklerden biri de kalsiyum, magnezyum, demir, çinko ve potasyum gibi doğal elementlerden zengin yapısı.
Antioksidan polifenol zenginliği ise apayrı bir özelliği. Bu mükemmel içerik maydanoza “bedeni toksinlerden arındırma, bağışıklığı güçlendirme, tokluk hissini uzatma, vücudun su dengesini iyileştirme, kan şekerini dengeleme, kanserden korunma” ve daha pek çok alanda mükemmel özellikler sağlamış.
Tavsiye edileni, çiğ olarak tüketmek. Onu meyve-sebze suyu karışımlarına eklemek, çorba ve yemeklere lezzet artırıcı olarak ilave etmek de mümkün.
Her yaz olduğu gibi bu yaz da pazarlarda müthiş bir maydanoz zenginliği var, fırsatı kaçırmayın ve bu yaz biraz daha maydanoza yüklenin derim.
Paylaş