Tiroid bezi hastalıkları, kadınlarda daha sık görülüyor. Hemen hemen 10 kadından biri, hayatının herhangi bir döneminde tiroid hastalığına yakalanıyor.
Kadınların tiroid bezi hastalıklarına neden daha yatkın olduklarını yanıtlamak zordur. Östrojen hormonunun etkili olması mümkündür. Kadınların bağışıklık sistemi hastalıklarına daha yatkın olmalarının, doğurganlıklarının, yoğun ve sert hormonal değişimler yaşamalarının, ruhsal-duygusal gelgitlerle daha sık boğuşmalarının da etkisi olabilir. Hamilelik sonrasında, menopoz başlangıcında, ağır stres ve depresyon dönemlerinde tiroid hastalıklarının yoğunlaşması muhtemelen bundandır. Bizim gözlemlerimiz, özellikle duygusal iniş çıkışları fazla, stres yönetimi başarısız kadınlarda tiroid hastalıklarının sıklaştığı yönündedir. Tiroid sorunlarının ruhsal problemlerin çözümünü iyice içinden çıkılmaz bir hale getirmesi ise tam bir şanssızlıktır!
İYOT EKSİKLİĞİNE DİKKAT EDİN
İyot, tiroid hormonlarının temel maddesidir. İhtiyacınız olan iyotu yiyecek ve içeceklerle almak zorundasınız. Tiroid bezi, yeterli miktarda iyot alamadığı zaman vücudumuz yeteri kadar hormon üretebilme telaşına girmekte, tiroid bezi büyüyüp irileşmekte ve guatr sorunu ortaya çıkmaktadır.Bu süreç bazılarında "nodül" olarak bilinen farklı dokuların oluşumuna da yol açabilir. Tiroid bezi, iyoda karşı çok hassastır. Gereğinden fazla iyot alındığında da tiroid sorunları ortaya çıkmaktadır.
İyot eksikliği, hamilelik döneminde daha da önemlidir. Sorunun çözülememesi, yeni doğan bebeklerde yetersiz tiriod hormonu yapımı ile karakterli hipotroidi problemine yol açmaktadır. Hipotroidi, bebeklerin zihinsel gelişimini, bir ölçüde de bedensel gelişimini olumsuz yönde etkliyen ciddi bir problemdir. İyot eksikliği sorununun önlenebilir bir durum olduğunu ve sadece tuza iyot ilavesinin bile bu sorunun çözümünü sağlayabileceğini bir kez daha hatırlatalım.
SÜREKLİ KİLO ALIYOR VEREMİYORSANIZ
Gizli ve sinsi seyreden hipotiroidili kadınlar, biz hekimleri de fazlasıyla üzmektedir. Uzun süredir fazla kilolarından kurtulma mücedelesi veren, diyetisyenlerin ve diyet merkezlerinin sürekli hastaları hale gelen, hipotroidisinden habersiz o kadar çok kadına rastlıyoruz ki! Kilo vermekte zorlanan, ölüm oruçlarına (!), şok diyetlere (!) rağmen kilosunu yerinden oynatamayan diyet yorgunu ve küskünü bu keyifsiz ve mutsuz kadınların sayısı sanıldığından çoktur. Gözden kaçmış gizli bir hipotriodi, "kilo direnci"nin en önemli nedenidir. Klinik olarak fark edilmesinin güçlüğü yanında tecrübeli bir uzman tarafından değerlendirilmezse, laboratuvar bulguları ile bile tanıda zorluk çekilebilir. Özellikle hamilelik sonrasında, orta yaşlarda ve menapoz virajında ortaya çıkan sürekli kilo alma veya "kilo verme direnci" ile karşılaşırsanız, bunların tiroid bezinizin yetersiz çalışmasından kaynaklanabileceğini hatırlayın. "Hamilelikte alınan kilolar zaten zor verilir, menapozda ne yaparsanız yapın kilo alınır" gibi genellemelere kulak asmayın. Özellikle kalori kısıtlamanıza, bedensel aktivitenizi artırmanıza rağmen kilo veremiyorsanız sorununuz sessiz ve derinden giden bir hipotriodi ile ilişkili olabilir.
KİLO KAYBINDAN YAKINIYORSANIZ
Sürekli ama yavaş kilo kaybeden, halsizlik, güçsüzlük, uyku kaçmaları sorunlarıyla bir türlü başedemeyen, saç dökülmeleri, avuç terlemeleri, zamansız kalp çarpıntılarına öfkelenip üzülen, kas güçsüzlüğü, merdiven çıkmada zorluk, kalp ritim bozukluğu, sebebi belirlenemeyen ishal gibi sorunlardan şikayet eden kadınlarda altta yatan sebep, gizli ve sessiz bir hipertroidi olabilir. Uzun süreli ve hafif seyirli hipertroidilerin atrial fibrilasyon, kalp yetmezliği gibi ciddi sorunlara yol açabileceğini, ağır kas zaafiyeti sonucu bedensel sınırlamalar yaratabileceğini de biliyoruz.
ZAMANINDA FARK EDİLMESİ ÖNEMLİ
Troid bezi hastalıkları kadın sağlığı için önemli tehditlerdir. Zamanında fark edilmediklerinde, ádet bozukluklarına, üreme sorunlarına, saç, cilt ve tırnak bozukluklarına, göz problemlerine de yol açabilmektedir. Belli bir sebebe bağlanamayan ruhsal değişikliklerin nedeni de (öfke, kızgınlık, unutkanlık, huzursuzluk, depresyon, sebepsiz ağlamalar, konsantrasyon eksikliği) tiroid hastalıkları olabilir. Özellikle hafif ve silik belirtilerle seyreden depresyon ile tiroid bezi tembelliği (hipotirodi) çok sık karıştırılmaktadır. Tiroid bezi hastalıklarının kolesterol seviyelerini de değiştirebildiğini, göğüslerden süt gelme, cilt kuruması ve kalınlaşması, ses tonunun değişmesi ve kabalaşması gibi sorunlara yol açabileceğini de bir kenara not edebilirsiniz.
BELİRTİLERE GÖRE TEŞHİS
Aşikar belirtilerle seyreden hipertiroidi (çarpıntı, kilo kaybı, terleme, uyku kaçmaları, sinirlilik, el titremeleri, sıcağa tahammülsüzlük, kas güçsüzlüğü...) ve hipotiroidi olgularının (halsizlik, yorgunluk, kabızlık, unutkanlık, algılama zorluğu, cilt kuruluğu, saç ve tırnak sorunları, kilo alma, yüz ve ayaklarda şişme...) tanınması pek zor olmaz . Belki 3-5 hafta kaybedilir ama sonuçta teşhis konulur, tedaviye başlanır. Silik klinik belirtilerle sessiz ve derinden giden, tanımlaması güç, gözden kaçan hipotiroidi ve hipertiroidili kadınlarda ise ciddi sorunlar yaşanır. Bu kadınlarda yukarıda sayılan belirtilerin sadece bazıları mevcuttur. Bunlar da çok düşük yoğunluktadır ve dikkati çekmez. Kilo almak veya vermek, sıcağa veya soğuğa daha az tahammülsüzlük göstermek, kabızlık, cilt saç ve tırnak sorunları, neredeyse her iki kadından birinde zaman zaman ortaya çıkabilen sıradan sağlık sorunlarıdır. Hafif uyku kaçmasından, çarpıntılardan, geri çekilme ve küskünlük ataklarından, sinirlilikten, alınganlıktan nasibini almamış bir kadına rastlamak oldukça zordur! Troid bezi hastalıkları erkeklerde de görülür ama tiroid sorunlarının kadınları daha çok sevdiğinden kuşkunuz olmasın!
NASIL YAŞIYORLAR?
KEREM ALIŞIK (Oyuncu)
39 yaşındayım. 181 cm boyunda ve 76 kiloyum. Her sabah kahvaltıda mutlaka beyaz ve kaşar peynir yiyorum. Üç öğün yemek yemeye çalışıyorum. Öğle yemeğini atıştırmayla geçiriyorum. Akşam yemeğinde ayrım yapmıyorum, ne olsa yiyorum. Kırmızı eti, genelde haftada bir gün yiyorum. Tercihim balık oluyor. Bunun dışında ara sıra da makarna tüketiyorum. Tatlı ve çikolataya çok düşkünüm. Sigara ve alkol kullanmıyorum. Gece geç yatıyorum. Günümün altı-yedi saatini uykuya ayırıyorum. Haftada üç gün futbol oynuyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Kesinlikle sağlığıma olumsuz bir etkisi yok. Aksine çalışırken kendimi daha zinde hissediyorum. Ailemden gelen ırsi bir hastalık yok. Düzenli olarak bir ilaç kullanmıyorum.
PROF. MÜFTÜOĞLU’NUN YORUMU
Sayın Kerem Alışık’ın beslenme alışkanlıkları genelde iyi. Öğle yemeğini atıştırmayla geçirmek yerine, protein ve karbonhidratlı bir öğüne dönüştürmesi daha iyi olur. Makarna bize gönderilen notlarda genelde korkularak tüketilen bir besin. Makarnanın kilo aldırdığı, yüksek kalorili ve kalitesiz bir besin olduğu yanlış bir kanaattir. Özellikle tam buğdaydan yapılan makarnalar zengin birer B vitamini, E vitamini ve mineral depolarıdır. Kaliteli makarna üzerine kremalı ve yağlı soslar, peynirler ve kilo aldırıcı diğer besinler eklenmezse şişmanlatmaz. Sayın Kerem Alışık halen sürdürdüğü iyi alışkanlıklarını devam ettirirse sağlığı (sürprizler dışında) için endişe taşımamalıdır. Sayın Alışık’a mutlu, huzurlu ve başarılı bir yaşam diliyorum.