Tatlandırıcılar zararlı mı

Enerji vermeyen (kalorisiz) tatlandırıcıların kullanımlarında tıbbi bir sakınca var mı?.. Bu soru, milyonlarca tüketicinin zihnini meşgul ediyor.

Hemen belirtelim: ‘İnternet otoyolu’ bu maddelerin yol açacağı sağlık sorunlarını anlatan asılsız haberler ve tevatürlerle doludur, ama usulünce kullanıldıklarında yapay veya doğal tatlandırıcılarla hazırlanmış yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinin herhangi bir sakıncası yoktur.

TATLANDIRICILAR, 1970’lerde ‘zayıflama’ isteği ile başlayıp, 1980’lerde ‘vücut geliştirme’yi de yanına alarak yayılan ‘kilo almama-fazla kilolardan kurtulma’ kampanyasının en önemli oyuncularıdır. Çok düşük miktarlarda enerji verdiklerinden besin değerleri yoktur. Herhangi bir besin unsuruna katıldıklarında kalori ilavesi yapmazlar. İlave edildikleri besinlerin besin değerini bozmazlar. ‘Aspartam’ ve ‘sakkarin’, tatlandırıcıların en çok kullanılanlarıdır.

EN ÇOK ASPARTAM

Aspartam, proteinlerin yapı taşları olan amino asitlerden ikisinin (aspartik asid ve fenilalanin) birleşimidir. Bu iki amino asit, et, süt, yoğurt, meyve ve sebzelerin doğal unsurlarıdır. Vücudunuza girdiklerinde hücreleriniz onlara diğer doğal amino asitler gibi muamele eder, bir zarar görmez.

Aspartam, ısıl işlemlere dayanıksızdır. Pişirme veya fırınlama gerektirmeyen yiyecek ve içeceklerde kullanılır: Alkolsüz içecekler (meşrubat), sakızlar, soğuk hazırlanan çay ve kahveler... Uzun süre ısıtıldığında tatlılığını kaybeden aspartamı besinlere pişirme işleminden sonra ilave etmeniz gerekir.

NEREDE KULLANILMAZ

Fenilketonüri seyrek görülen doğumsal bir çocuk hastalığıdır. Bu çocuklar doğumsal bir metabolizma kusuru nedeniyle fenilalanin’i kullanamazlar. Biriken fenilalanin sinir sisteminde önemli sorunlara yol açar. Aspartam, fenilalanin içeren bir tatlandırıcı olduğundan fenilketonürili çocuklarda kullanılmamalıdır.

EN ESKİSİ SAKKARİN

Sakkarin, kalorisiz tatlandırıcıların en eskisidir. Üzümde de bulunan doğal bir maddenin fabrikada üretilmiş halidir. Şekere oranla 300 kez daha tatlı olan bu yapay molekülü ağzınız tat olarak algılar ama vücudunuz parçalayamadığından enerji sağlayamaz. Isıl işlem gerektiren yiyeceklerde de kullanılabilmesi bu tatlandırıcının en büyük avantajıdır. Meşrubatlarda ve ev yapımı soğuk içeceklerde de kullanılabilir.

KİMLER KULLANMALI

Tatlandırıcıların kullanımının tavsiye edildiği durumların listesini yapmak güçtür. ‘Doğal besinlerle beslenme’ tutkunları için böyle bir liste yoktur! Sağlık uzmanları küçük bir liste ile yetinirken, üreticilerin listesi oldukça uzundur. Bu besin eklerinin başlıca iki kullanım alanı var:

Şeker hastaları.

Kilo verme süreci yaşayanlar ve kilolarını muhafaza etmekte zorlananlar.

Şekeri doğal kaynaktan alın

Şekerler vücudunuzun başlıca enerji kaynaklarıdır. Şekerlerin yakılması ile de, yağ ve proteinlerin yakılması ile de enerji kazanırsınız ama, sisteminiz enerji kaynağı olarak öncelikle şekerleri kullanmak üzere dizayn edilmiştir. Hangi şekeri kullanırsanız kullanın aynı enerji verimini alırsınız: 1 gram şeker size 4 kalori kazandırır. İster sofra şekerini, nişastayı, bir besini (patates) tüketin, isterseniz oldukça farklılıkların birlikte yer aldığı kompleks karbonhidratları (tahıllar, bakliyat, sebze ve meyveler) yiyin, enerji içeriği fark etmez. Farkın küçük ama çok önemli bazı nüanslarda olduğunu da sakın unutmayın! Tatlı isteğinizi veya enerji ihtiyacınızı ne ile karşıladığınız, bedeninizin nelerle karşılaşacağının da belirleyicisidir. Hazır sofra şekeri ile size ‘sadece kalori kazandıran’ kötü karbonhidratlardan vazgeçip, tatlı ihtiyacınızı kalorilere ek olarak vitamin, mineral, posa, flavonoid, karotenoid gibi yaşamı da, sağlığınızı da, sizi de güzelleştiren ‘akıllı karbonhidratlar’la giderin: Taze meyveler, taze sıkılmış saf meyve suları, kurutulmuş meyveler... Tatlı olmayan ama enerji verimleri aynı kalitede bulunan diğer akıllı karbonhidratları da bir kenara not edin: Sebzeler, tahıllar ve bakliyat...

Şekerin kısa tarihi

Tatlı yemenin, belki de sadece tatlı yemenin değil, tatlı konuşmanın bile yaşamanın zevkini arttırdığı (tatlı yiyelim tatlı konuşalım), tatlılara alışmanın insanlara özel bir yaratılış farklılığı olduğu da doğrudur ama tatlıları yerken şunları unutmayın:

1500’lü yıllara kadar ‘şeker’ çok pahalı bir besindi ve sadece ilaç olarak kullanılıyordu. Şekerin bir sanayi ürünü haline gelmesi ve bol miktarda üretilmesi 1900’lü yıllardan sonradır. Bu süreç sadece o toplumların yapısını, ekonomisini, dünya coğrafyasını değil muhtemelen insanın biyokimyasını da değiştirmiştir. Şişmanlık ve kilo fazlalığının global bir sorun haline dönüşmesinin ilk üç sorumlusundan (diğerleri tekerlek ve petroldür) birinin şeker olduğundan hiç kuşku duymayın.

BİR ÖNERİ

KETEN TOHUMUNDAN NASIL FAYDALANMALI

Keten tohumu kullananlar, keten tohumundan yararlanabilmek için tohumları öğüterek mi doğrudan mı kullanacaklarını merak ediyorlar. Keten tohumunu öğüterek kullanmak zorunda değilsiniz, ama bu besini ekmeğinize, salatanıza, yoğurdunuz ve diğer yiyeceklerinize öğüterek eklerseniz onun faydalarından daha çok yararlanacağınıza emin olabilirsiniz. Bu şekilde keten tohumundaki omega-3 yağ asitlerinden, östrojen benzeri lignalar’dan ve posa muhtevasından daha çok yararlanırsınız. Keten tohumunu öğütmeden kullanıyorsanız onu iyi çiğnemeniz lazım. Bir kahve değirmeni keten tohumunu öğüterek bekletmeden kullanmalısınız. Öğütülmüş keten tohumlarında buluna omega-3 yağ asitlerinin hava ile temas ettiklerinde çabucak bozulacağını, öğütülmüş keten tohumunun buzdolabı ve hava almayan koyu renkli bir kapta birkaç haftadan fazla saklanmayacağını unutmamalısınız.
Yazarın Tüm Yazıları